Spor denince

Güncelleme Tarihi:

Spor denince
Oluşturulma Tarihi: Ekim 03, 1997 00:00

Cüneyt KORYÜREK
Haberin Devamı

Türkiye'de ‘‘spor’’ denince akla hemen futbol gelir. Geçenlerde dikkat ettim, bir büyük TV kanalı, hafta sonu ‘‘Spor’’ programını ‘‘Futbol Programı’’ diye ilan etti. Ondan sonra da, herkes ‘‘Atletizm, ana spordur’’ der. Gazetelere bakın, TV'lerin spor saatlerini izleyin, atletizmin ne kadar az ele alındığını görün. İçler acısı bir kenara itilme ile karşılaşırsınız. Bunun kabahati sanırım, atletizmin kendini Türk toplumuna tanıtamaması, sevdirememesi ve iyi atlet çıkaramamasıdır. Evet, Ekrem Koçak, Osman Coşgül, Cahit Önel, Ruhi Sarıalp, Muharrem Dalkılıç ve çok başarılı maratoncularımızın zamanında toplum atletizmi sever ve medya da atletizmden bahsederdi Ama, Türk atletizmine modern bir anlayış ve uygulama getiren Naili Moran, onun yakın arkadaşı Jerfi Fıratlı ve İsmail Hakkı Güngör'den sonra ülkede atletizm yerinde sayma devrine girdi Bu, pek çok sayıda atletin 1960 Roma Olimpiyadları'na gitmesini sağladı. Günümüzde de, belki de atletizmin son şansı olarak, eski sprint şampiyonlarımızdan Yücel Seçkiner, Spor Bakanı olarak, atletizme hizmet için öneri bekliyor.

Seçkiner, Hürriyet'te bu köşede yayınlanan bir öneriye sahip çıkarak İnönü Stadı'nın tartanla döşenmesini sağladı. Olimpiyad veya dünya atletizm şampiyonluklarının yapıldığı pistleri döşeyen iki firmadan birine bu uş veriliyor. Sponsorluğunu üstlenen Kent Gıda'ya teşekkürler.

Hareket başladı

Bu arada, atletizmin tekrardan canlanması için Türkiye'de bir hareket başladı. Türkiye'de üretilen ama ülkede satılmayan ve sırf ihracat yapan bir pantolon firması olan Lan Gona, üç yıldır 10 km'lik bir yarışma yapıyor ve bunun içinde çeşitli kategorilerde yarışanlara iki buçuk milyar lira düzeyinde ödül dağıtıyor. Naili Moran'ın eşi, Tülya Hanım da sırf kocasının adını anmak için, şunca yıldır kendi cebinden milyarlar harcayarak gençlerin bulunması, derecelerinin iyileştirilmesi ve başarılı oldukları sürece eğitimlerinin sağlanması bakımından büyük katkılarda bulunuyor. Yakında, çok büyük bir kuruluş, Türk atletizmine büyük bir ivme verecek bir sponsorluk için kollarını sıvamış durumda. Sırası gelince bu köşeden onları da tanıtacağım. Türkiye'de birkaç tane olan tartan pist dışında, diğerleri toprak pist. Bunların onarımı da gerek. Eski atlet ve günümüzün tanınan mimarlarından Orhan Erdil, bu pistlerin tamiri ve bakımı için Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'ne kaç kez başvurmuş, cevap dahi alamamış. Erdil, aynı zamanda çok ucuz kapalı atletizm sahaları da yapabileceğini söylüyor. Kulak verecek var mı dersiniz?

Yücel Seçkiner, bugünkü federasyona ne bütçe gerekirse verecek durumda. İsterim ki, bütçeye eklenecek paranın çoğu eldeki kabiliyetli gençlerin kaliteli idman yapabilecekleri koşulların sağlanması ve tüm atletlere bol iç ve dış temaslarla, mevsim içinde çok yarışma yapmaları yolunun açılması için kullanılsın. Zira, yarışma kısırlığından dolayı, Türk atleti sadece ‘‘İdman Atleti’’dir. Atlet, yarışmalara katılarak form'a girer ve derecelerini geliştirir.

Tüm eleştiri ve önerileriniz için: Fax: (0-212) 241 36 47

e-mail: koryürek @ superonline.com

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!