Sovyetlerde bile bu kadar yoktu

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Zaman zaman, sanatçı kime denir diye tartışmalar yapılır. Şimdi Devlet Sanatçısı kimdir biçiminde soruyu değiştirelim.

Çok kimse buna net bir cevap veremeyecektir. Karmaşık ve tartışmalı liste, bu seçimi yapacak zihinleri bulandırmıştır.

Aday tesbitini, ad önerilerini yapan seçici kurul üyeleri, bir takım nesnel normları unutmuş.

Ben, Devlet Sanatçısı kavramına, mevkiine, yukardan sanatçı tayinine karşıyım. Sovyet rejimindeki Halk Sanatçısı unvanını hatırlatıyor. Alaturka bir sentezle, liberalizmle devletçiliğin buluşmasından ortaya çıkan bir hilkat garibesi .

İngiltere'de Poet Laurate vardır, müntehir Sylvia Plath'ın eşi Ted Hughes'tu, o da öldü.

İmparatorluklardan kalma bir alışkanlıkla bol keseden unvan dağıtma, bu unvanlarda değer aşınması yaratır.

Hiç kuşkusuz başka ülkelerde de, nişanlar verilir, ödüller dağıtılır.

Böylesine bir toptancılığa rastlanmaz. Bu toptancılık, eski Kültür Bakanlarından Gökhan Maraş zamanında başlamıştı demek ki artık gelenekselleşiyor.

Yönetmelikten uluslararası ölçütü kaldırıldıktan sonra, bu ödülü herkesin alabileceğini tahmin etmiştim.

Benim korkum, yavaş yavaş ulusallıktan yola çıkıp, yerelliğe kadar inmesidir.

Listede; sanata üretim olarak hiç bir katkısı olmayan kişilerin de yer alması, bunu gerçekten hak edenleri üzmüştür sanırım.

Söz konusu burada liste üzerine spekülasyon yapmak değil.Çünkü bir çok değerli ad burada yer alıyor. Bir çok değerin de dışarda kalması gibi.

Ancak, bu tür bir seçim dışarda kalanları rencide etme açısından yersizdir.

Ayrıca bir sanatçıya bu unvanın ne katacağı sorusu sorulmalıdır.

Devletin seçtiği daima tartışılır ve üstelik sanatçıyı devletin bu tür himayesi de artık günümüz sanat ve devlet anlayışına ters düşmektedir.

Herkes, ben kendimden sorumluyum savunması ile liste vebalinden kaçamaz. Çünkü aynı ödülü alan kişilerin kendilerini, dalları, alanları dışındaki insanların sanatçı niteliği ve düzeyi ile de mukayese etmeleri gerekir.

*

MEĞER ne kadar çok sanatçımız varmış. Yetmiş iki kişinin devlet ödülüne layık görülmesi ister istemez böyle düşünmemizi gerektiriyor.

Bir ülkede, ödül verilecek 72 sanatçı hemen bulunabiliyorsa, övünmek hakkımızdır. Ama ben listenin tamamını görünce sevinemiyorum.

Kapalı devre övgü düzmenin, bizi gittikçe içe kapanık, ulusal kabuğumuza çekilmiş bir toplum yapacağı korkusunu, demek ki bu ödülü düzenleyenler bir tehlike olarak görmüyorlar.

Eğer devlet, sanatçısına bir takım onursal ayrıcalıklar sağlamak istiyorsa, bunu yaygınlaştırmalıdır.

Sanatçı derneklerinin temsilcilerinden, gerçekten sanat dünyasını tanıyan insanlardan oluşan bir seçiciler kurulunun buna karar vermesi gerekir.

Ayrıca devlet, bütün sanatçılarına ortak ve eşit haklar sağlayabilir.

Böylece ayrıcalıklar bütün sanatçılara dağıtılır.

Yoksa aralarında değer farkı olan/olmayan kişilerin listesi sanat ve sanatçı kavramı üzerine bizde kuşkular uyandırır.

Bu toplumun sanatçıya bakış açısını da zedeler.

Listenin oluşmasında; Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in rolünü bilemiyorum.

Ancak, çevresindeki danışmanların, bundan sonraki liste hazırlanırken, daha seçici, daha ince eleyip sık dokuyan bir anlayışla çalışmaları konusundaki görüşümüzü sayın Cumhurbaşkanı'na arz etmek isterim.

Çünkü bu liste üzerindeki tartışmalar, son onay mercii sayın Cumhurbaşkanı olduğundan kendisini üzebilir. Danışmanların inceleme eksikliğinin yol açacağı bir eleştiri kampanyasına dönüşmesini istemediğimden bu notu koydum.

*

VERİLECEK en doğru karar, Devlet Sanatçısı unvanının kaldırılmasıdır.

Böylece gereksiz statülerin, gereksiz unvanların polemiklerinden de kurtuluruz.



Yazarın Tüm Yazıları