Sorun savcıda değil zihniyette

NEDİM Şener ve Ahmet Şık’ın tutuklanmalarına doğan tepki karşısında, “Bu istikametteki yazılar tarafımızdan özenle izlenmekte, hassasiyetle değerlendirilmektedir” diyen yargı muhtırasının altında imzası olan Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün terfi ettirilmesi nasıl sonuç verecek?

Darbe girişimlerini ortaya çıkartacağı için destek bulan ama toplumsal muhalefeti boğma mekanizmasına dönüşerek raydan çıkan süreç rayına girecek mi?
Yani, “Ergenekon tutuklularına moral ve motivasyon vermeyi amaçlıyor” diye kitapların peşine düşmekten vazgeçilecek mi?
Hükümete yönelik eleştirilere, yargı ile ilgili şüphelere, cemaatlerle ilgili sorulara, Ergenekon’un talimatları damgası vurulmaya devam edilecek mi?
Savcı değişikliğinin ne anlama geldiğini zaman içinde, bu soruların karşılığını almaya başladığımızda göreceğiz.
Çünkü Ergenekon süreci ile yaşanan sorunların esas nedeni toplumda isimleri öne çıkan savcılar değil, bu savcıları öne çıkartan zihniyettir.
Bu zihniyet ile ne derin devlet kültürünü mahkum edebilir, ne askeri vesayet geleneğini çürüğe çıkartabiliriz.
O yüzden, savcılar arası görev değişimi kozmetik bir önlem olmaktan mutlaka çıkartılmalıdır.
Bu değişimi somut adımlarla görmek mümkün olmazsa, yargı da daha fazla eleştirilecek, bu mesleğin mensupları da daha fazla yıpranacaklar.

ERGENEKON sürecinin sulandırılmasını mı istiyorsun diyenleri duyar gibiyim. (Zaten kim ağzını açsa Ergenekon’un yok şu numaralı, yok bu numaralı talimatını yerine getirdin diyen meczupların sayısı son günlerde arttı.)
Hayır. Darbe hazırlıklarının teşhir edilmesini, devlet adına adam öldürenlerin, faili meçhullerin sorumlularının ortaya çıkartılmasını bekliyorum.
Ama Ergenekon davasının, ucu açık bir hale getirilmesini tehlikeli buluyorum.
Doğu’da KCK, Batı’da Ergenekon ile Türkiye’nin tek tipleştirilmesinden ürküyorum.
Üstelik tam da çok seslilik, demokrasi derken.
Bir ekran şöhretinin, “Bu dava biterse darbe heveslileri her an güçlenebilirler” dediğini kulaklarımla işitmeseydim, “açık uçlu Ergenekon” formülüne “kuruntu” şüphesiyle yaklaşmaya devam edebilirdim.
Kuruntu değil. Bu ihtimalin gerçek olabileceği Türkiye’yi izleyenlerin de dikkatini çekmiş olacak ki, Avrupa Birliği, raporlarında düne kadar desteklediği Ergenekon davasını son raporlarda sorgulamaya başladı. Davanın Gülen hareketi ile ilgili rövanş pistine çevrilmesi son değişikliklerin nedeni olarak yorumlandı.

ORTADOĞU’da beklenen ve beklenmedik değişim adımlarının atıldığı bir dönemde Türkiye’nin örnek ülke olup olamayacağı tartışmaları geride kaldı.
Bu süreçte nasıl oyun kurucu olacağımız üzerinde yoğunlaşmamız gerekiyor. Bu da çok sesliği sindirmiş olan demokratik dönüşümü başarmamıza bağlı.
Bu yüzden savcıların değişimi değil, önemli olan zihniyet değişimi.
Yazarın Tüm Yazıları