Sorar hayat insana hooop, hemşerim, nereye böyle?

İlk kez 14 Şubat’ta yayınlandığını biliyorum; ben taze rastladım. Denk getiremedim bir türlü...

Nazan Öncel’in Tarkan’la düet yaptığı Nereye Böyle’sinin klibinden bahsediyorum.

Bir ‘al jileti, bilekten başla, şah damarına kadar sür gitsin’ tipi şarkıdır ki yarım milyon kere filan dinlemişimdir.

Her dinleyiş, bir gidenin arkasından bakmak.

Her dinleyiş, kalmak isterken, bir kendine rağmen gitmek.

Her dinleyiş, beyin ve yürek için bir gidip gidip geliş...

Altı şeritli otoban mübarek bünye; üç geliş, üç gidiş...

İnsan, ne çok şey hatırladığına inanamıyor böylesi parça tesirli bomba efekti yaratan şarkılarda.

Alıp eline silgiyi, o lánet belleği bembeyaz bir boşluğa dönüşene kadar silmek...

Ama yapmıyorsun. Bilakis, o hálin üstüne gidiyorsun.

Bilakis, bir obsesif mazohist edasıyla şarkıyı dönüp dönüp bir kez daha dinliyorsun.

Nereye Böyle’yi peş peşe, peş peşe dinlediğim o dönem, geçtiğimiz yaz sonu, kalkıp İzmir’e gitmiştim.

Albümü özellikle yanıma almadım. Bir hálden mola alırcasına...

Çeşme’de telefonum çalmıştı.

Burdan bir dost, bizim kendi aramızda ‘efsunlu’ addettiğimiz bir hálet-i ruhiye içersine girmiş, ‘anlarsın’ mealinden lafa girip, cep telefonundan dinletmişti şarkıyı.

Öyle, o İstanbul’da, ben İzmir’de, hiç konuşmadan, susup onun evde bangır bas çalan şarkıyı dinliyoruz:

Şarkı zaten zihnime nakşolmuş, sürprizli bir yanı yok.

Yine de çıplak ayaklarımla çimenleri eze eze, yere çöküp bir temiz ağlamıştım.

‘Gözümden yaş geldi / İçimden ağlamak / Yüzümden düşen bin parça / Konuşmak lázım konuşmak / Gözlerim dolmuş boşalmış bir kere / Sütten kesilmiş bebek gibiyim / Soruyor musun bakalım nasılsın diye? / Ne biliyorsun, belki iyi değilim bu gece / Anlamadan, dinlemeden / Son sözümü söylemeden / Nereye böyle?’

MERAK ŞARKILARI KİRLETİR, DİYORDU

Nazan Öncel, Kelebek için Mevlüt Tezel’e verdiği röportajda, şarkının hikáyesini anlatmaktan kaçınıyordu. Çok da doğru bir gerekçeyle:

‘Merak şarkıları kirletir’ diyordu; ‘Azzz sonra hikáyelerine dönüştürmek istemiyorum. Sevdiğim birçok şarkı vardır. Hiçbirinin kime hangi koşullarda yazıldığını merak etmeden sadece dinlerim. Daha fazlasına hakkım yoktur diye düşünürüm. Ama o sevilesi şarkılar hayatıma girdiğinde bir şekilde bir duygumun ihtiyacına ilaç olmuştur. O şarkıların kendileri dışında, bir sürü şey bilseydim, aynı bağı kurabilir miydim, bilmiyorum.’

Nereye Böyle’nin klibini Deniz Akel, İstanbul Sanat Merkezi’nde çekmiş.

Nazan Öncel, arada bir kalkıp dolanıyor, sonra oturuyor, yalın ayak, gitarını çalıp şarkısını söylüyor.

Bir örümcek ağının ardından bakıyor...

Pek manidar... Zihin de yürek de zaten onbin yıldır bir örümcek ağına takılmış, sıkıyorsa git.

Sorar hayat insana; ‘Hooop, hemşerim, nereye böyle?’ diye...

Arkadaki bir ekranda, Tarkan, (Bu arada, adamı her gördüğümde tekrar etmekten kendimi alamıyorum. Bu nasıl bir güzelliktir be birader? Maşallah yani.) siyah-beyaz sahneden görüntülerle Nazan Öncel’e eşlik ediyor:

‘Belki ben yatak döşek / Duygularım parça parça / Her günümü, her gecemi / Yaşıyorum iki kişilik / Hálimi sordular, söyledim birilerine / Söylemese miydim acaba? / Soruyor musun bakalım nasılsın diye / Ne biliyorsun, belki iyi değilim bu gece / Anlamadan, dinlemeden / Son sözümü söylemeden / Nereye böyle?’

Bu arada, Nazan Öncel, bu akşam, saat 23.00’de Buzhol’de sahne alacak; İstanbul’da olanların aklında bulunsun.

Ben maalesef çok istediğim hálde orada olamayacağım. Gidiyorum efen’im...

‘Nereye böyle?’ diye soracak olursanız, Allah’ın izniyle NİHAYET Kasım’dan beri gitme gayretinde olduğum ve fakat gitmeye muvaffak olamadığım memlekete.

Nazan Öncel’in de doğduğu yer olan, Karşıyaka’ya, İzmir’e...

Yarından sonra bir süreliğine yokum yani.

Gel-git akıllı muharrireniz bir koşu gidip gelecek; o zamana dek, muhabbetle kalınız efen’im.
Yazarın Tüm Yazıları