Soluk soluğa eleştiri

Güncelleme Tarihi:

Soluk soluğa eleştiri
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 18, 2017 12:49

Kuramsal ve eleştirel bir çalışmanın soluk soluğa okunduğunu söylemek abartılı bulunabilir. Orhan Koçak’ın ‘Tehlikeli Dönüşler’inin en belirgin özelliği, sanırım soluk soluğa okunmasında ortaya çıkıyor.

Haberin Devamı

‘Tehlikeli Dönüşler’in en belirgin özelliği, sanırım soluk soluğa okunmasında ortaya çıkıyor. Kuramsal ve eleştirel bir çalışmanın soluk soluğa okunduğunu söylemek abartılı bulunabilir. Soluk soluğa okunmayı belirleyen gereç, sadece finalin merak edilmesi değil, bulguların keşfedilmesi, birbirinden ayırt edilmesidir de. Buradaki dedektifi özellik, Orhan Koçak’ın konu edindiği metne/metinlere ilişkin bulguları irdelerken metne ilişkin daha önce ileri sürülmüş eleştirel bulgu ve yargıların doğruluğunu da irdelemesinde, sorgulamasında, dolayısıyla metne (Aylak Adam) özgü bir eleştiri tarihi de oluşturmasında, bu eleştiri tarihini yeniden sorgu alanına dönüştürmesinde ortaya çıkmaktadır. Denilebilir ki Koçak, metnin neliğini değil, metnin polisiye durumunu, o metni dedektifi kılan yazınsal durumu irdelemektedir. 

Haberin Devamı

Kaldı ki Koçak’a göre yazınsal bakımdan yeni olan, önceliyle kopuşu sağlamış yapıt değil, kendi öncelini belirleyen, yaratan yapıttır. Nitekim ona göre, Ayhan Geçgin’in ilk üç romanını yeni kılan, kendi öncüsünü/öncelini, yani Yusuf Atılgan’ın ‘Aylak Adamı’nı edebiyat tarihindeki kısmi yerinden zamansal sınırlarının dışına çıkarmakla yeniden evrenselleştirmesidir. Koçak’ı, Ayhan Geçkin’in ilk üç kitabını irdelemeye yönelten neden de buradadır. Bu neden, aslında Koçak’ın teorik yaklaşımına aşkın değil, içkin bir nedendir. Koçak’a göre, yazınsal yapıtlar arasındaki determine ilişki, nedenden değil sonuçtan gelir. Koçak, İkinci Yeni’yi de bu teori düzleminde açıklar. ‘Bahisleri Yüceltmek’te (2010) şöyle yazıyordu: “Ancak kronolojik olarak sonradan gelen bir olgu yeni bir durum yarattığı, yeni bir ad ve tanım ihtiyacı doğurduğu içindir ki, önceki bir olgu da (Garip Şiiri) başka olgularla yan yana yer aldığı tanımsız bir kümeden çıkarılıp ardışık bir dizinin, demek bir ‘ilerlemenin’ ilk öğesi haline gelir. Sebeple sonucun kronolojik yerlerinin de tersine çevrilmesidir bu; sonra gelen bir olgu, daha eski bir olgunun sonucu değil, sebebi oluyordur böylece.” Koçak buna duruma retroaktif nedensellik diyecektir.
Aslında bu yaklaşım, Koçak’ın, temel teorisini oluşturur. Nitekim bu yaklaşımı, daha öncesinde, ‘50 yılın sanatına kenar notları’ alt başlıklı ‘Sanat ve Ötesi’ adlı çalışmasında da buluruz. Şöyle söylemektedir orada: “Eskinin içinden hep yeninin doğduğu ‘ organik ‘ bir süreç değildir sanat tarihi. Bazen de yeni eskiyi ‘doğurur’, bir kez daha doğmasına yol açar. Yeninin ortaya çıkışı şüphesiz eskiyi uyarıyor, kamçılıyor ama bu uyarım eskinin düpedüz değişmesini değil de yine kendi tarzına, kendi ustalığına bağlı kalarak daha da yetkinleşmesini, keskinleşmesini, parıldamasını sağlıyor.”
Orhan Koçak’ın şaşırtıcı verimi, özellikle son dönemdeki çalışmalarını kitap bütünlüğünde ortaya koymasında sanırım. Bizde, akademik çalışmalar dışındaki eleştirel çalışmalar, gerek romana ve gerekse şiire ilişkin çalışmalar fragman ve tekil çalışmalar toplamından oluşur. Nitekim Koçak’ın ilk dönemine ilişkin çalışmaları da henüz dergilerde yer alan yazıları da bu türdendir.

Haberin Devamı

Haftanın Önerisi:
Otonom Yayıncılık’tan iki kitap...
1- Caliban ve Cadı: Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim, Silvia Federici, Çev. Öznur Karakaş.
2- Platon’a Rağmen: Antik Felsefenin Feminist Bir Yeniden Yazımı, Adriana Cavarero, çev. Bilge Tanrısever

Soluk soluğa eleştiri

Tehlikeli Dönüşler
Orhan Koçak
Metis Yayınları, 2017
400 sayfa, 36 TL.

BAKMADAN GEÇME!