Solskjaer ve Semih

OLE Gunnar Solskjaer geçen sene futbola veda etti.

Futbol alanında elde ettiği başarılarla ülkesi Norveç’in en genç "Şövalye"si ilan edilen Solskjaer, uluslararası şöhreti Manchester United’daki unutulmaz performansıyla ulaşmıştı. 1990’ların sonundaki müthiş Manchester United’ın müthiş yedeği idi. "Yedeğin süperi nasıl oluyor?" diyebilirsiniz.

Solskjaer, asıl şöhretini oyuna sonradan girip attığı gollerle sağlamıştı.

Sir Alex Ferguson’un yanında 60-70 dakika oturduktan sonra oyuna giren Solskjaer, ne yapıp edip golünü, kimi zaman gollerini atardı.

Manchester’da 235 maçta attığı 92 golün çoğunu yedek kulübesinden gelip atan Norveçlinin en unutulmaz golü, 1999’da Nou Camp’ta Barcelona’ya attığıydı. Manchester United’a son dakikada Şampiyonlar Ligi’ni kazandıran gol.

Solskjaer’in bu başarısının temelinde "Maçı iyi seyretmesinin" yattığını kendi ağzından bir röportajda okumuştum. Yedek kulübesinde oturup maça öküzün trene baktığı gibi bakmaktansa maçı tahlil ettiğini, rakibin boşluklarını gördüğünü ve sahaya "kafasında bir planla çıktığını" söylüyordu.

Yedek golcü...

Ağustos’ta Espanyol’a karşı son kez Manchester United forması giyerek jübilesini yapacak olan Solskjaer, büyük ihtimalle teknik adamlığa yürüyecek.

Solskjaer’i bu sütunda anmamın sebebi Fenerbahçeli golcü Semih. Yedek kulübesinden gelerek 17 gole ulaştı. Çoğu maçta takımını kurtardı ve gol kralı oldu. Bence Solskjaer’e teknik özellikleri benzemese de futbola bakışı inanılmaz benziyor. Aynı hedefe kilitlenme, aynı kararlılık, aynı pozisyon olgunlaştırma yeteneği.

Dikkat ederseniz Semih sadece atan değil, aynı zamanda attıran bir futbolcu.

Gazetelerde okuyoruz: "Sözleşme yenilemezse Rusya’ya gidecek" diye. Fenerbahçe Tuncay kadar büyük bir silah kaybetmiş olur. Benden söylemesi. Böyle olgun yedek buldu mu millet şövalye yapıyor...

Cevat Hoca’nın zor anları

GALATASARAY’ın hocası Cevat Güler, Galatasaray taraftarının yeni kahramanı. Sanki bir Asterix kahramanı. İyi kalpli, çalışkan, temiz yüzlü, babacan ve şöhretten acayip sıkılan Cevat Hoca’nın "Uff! Bir an önce şampiyon olsak, yeni hoca gelse ve şu kameralar da oraya gitse" tavrı popülaritesinin daha da artmasına yol açıyor.

En önemli golden sonra bile sadece alkışlayan ve kulübeye dönüp "Çocuklar, yerlerinize!" diyen Cevat Hoca ve ekibi (Nezihi ve Rıdvan Hocalar da var tabii) umarım arzu ettikleri gibi "işler yoluna girdikten sonra" huzur içinde görevlerine dönerler.

Lig TV ve NTV’nin Rıdvan barışı...

ŞİMDİ iki taraf da çıkıp "Biz savaşmıyorduk ki barışalım" diyebilir. Haklılar, bence de ortada bir savaş yoktu ama tatsızlık olduğu açıktı.

90 Dakika’da Lig TV’nin eleştirilmesine Şansal Büyüka sert çıkmış, "Fuat sen de orada sessiz de kaldın ya..." diye NTV’nin spor müdürüne gönül koyduğunu açıkça duyurmuştu.

Uzun sürmesine zaten ihtimal vermediğim bu tatsızlığın ortadan kalktığı, Rıdvan Dilmen’in Lig TV’de "geçici görev"e gelmesiyle kesinlik kazandı.

Önümüzdeki ay Avrupa Kupası’nı yayınlayacak olan Lig TV, maç yayınları sırasında spikerlerin yanında yorumcu olarak Rıdvan Dilmen’in yer alacağını duyurdu.

Maraton’da NTV’ye teşekkür eden Şansal Büyüka, "Dilmen maç sonrası yorumlarını kendi kanalında yapacak" diyerek centilmenlik anlaşmasına verdiği önemi de vurguladı.

Bu konuyla alakası yok ama yeri geldi söyleyeyim. Lig TV, NTV, Milliyet derken Rıdvan Dilmen’in klonlanması gerekebilir.

Ama zaten bazı gazeteler, televizyonda yaptığı yorumu aynen yayınlayarak kullanıyor Rıdvan’ı ve Erman Hoca’yı.

Maraton’u veya Yüzde Yüz Futbolu seyredip, anlattıklarını köşe yazısı gibi yayınlıyorlar.

Tuhaf mı, ayıp mı uyanıklık mı bilemedim!

Yapan için uyanıklık, Rıdvan için tuhaf, Milliyet ve Hürriyet açısından da ayıp oluyor bence...
Yazarın Tüm Yazıları