Soğuk kırbaçlar...

Bekir COŞKUN
Haberin Devamı

Aylardan mart...

Birkaç yıl önce kar çizmelerimi giyip, Gorbi ile karın üzerinde oynadığımız günler, işte bu zamanlardı.

Oysa bu sene martta erikler çiçek açtı.

‘‘Bahar mı geldi?’’ diye kafamı camdan uzatarak evimizin tam üzerinde bulutlar olup olmadığına baktım.

Güneş, gözlerimi yaktı.

Öbür gözüm erik ağacının çiçeklerinde... Dalları birer gelin buketi gibiydi. Çiçeklerin arasında yaşam yaşam-yeşil yeşil filizlenmiş tomurcuklar vardı.

Bence doğa, erik ağacını kandırdı.

*

O tıpkı ‘‘Demokrasi var, özgürlük var’’ diye meydanlarda çiçek çiçek açan bizim çocuklara benziyor.

Erik ağacı, ‘‘Bahar geldi’’ diye çiçeklerini salıverdi.

Oysa çok geçmeden kırbaç kırbaç soğuklar geldi. Erik ağacının çiçeklerinin ince-narin yaprakları üzerinde soğuk kırbaçlar şakladı.

Çiçekler bir bir düştüler.

Tıpkı bizim çocuklar gibi.

*

Yerden başlarını kaldırıp, son bir kez kısık gözleri ile öyle yukarı bakıyorlar.

Bir sıcaklık isteyerek.

Bir umut ışığı...

Ama soğuk kırbaçların acımasız darbelerinden başka hiçbir şey gelmiyor...

Soruyorlardır:

‘‘Hani bahar gelmişti?..’’

Erik ağacının çiçekleri, ya da bizim çocuklar...

Hiç fark etmiyor.

*

Ve bu sene meyvesiz olacak.

Soğuk kırbaçlar çiçekleri vurduğunda, ağaçlar meyve vermezler...

Büyükler ‘‘Soğuk vurdu’’ deyip geçiştirecekler:

‘‘Çiçekler erken açtılar, soğuk vurdu...’’

O kadar...

Ağaçlar meyve vermeyecek.

O dallarda yeşil yeşil, canlı canlı, diri diri, adam adam, insan insan meyveler olmayacak.

Onları soğuk kırbaçlar vurdu.

Hem erik ağacının çiçeklerini...

Hem bizim çocukları...

Bir bir düşecekler.













Yazarın Tüm Yazıları