Şoförlerimiz bir harika

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Dünyanın en iyi şoförleri İstanbul'dadır. Çünkü, İstanbul'da çok kötü araba kullanılır. Trafik, tam bir keşmekeştir. Bu ortamda araba sürmek için, çok iyi şoför olmak gerekir. Nasıl mantık ama? Çok saçma... Eğer İstanbul'da kötü araba sürülüyorsa, bunu Marslılar yapmıyor herhalde. Yani, hem İstanbul'da çok kötü araba sürülecek, hem de İstanbul şoförü, kendini çok iyi sürücü kabul edecek. Gel de çatlama.

Yukarıdaki mantıken çelişik ifadenin doğru kısmı, İstanbullu sürücülerin ‘‘kötü şoför'' olduğudur. Şimdi bu satırları okuyan her İstanbul şoförü derhal ‘‘dediğin doğru; ben hariç'' diye ‘‘durumu izah'' edecektir. Hiç kimse, kendini ‘‘istisna'' kabul etmesin lütfen. Yüzde 99 kötü şoför; ama ben iyi şoförüm demek kadar hıyarlık olmaz. Hele hele; kırolar, magandalar kötü, üniversite mezunları iyi araba sürüyor gibi, sınıflandırmalar son derece yanıltıcı. Bu ifade, istatistik bakımdan belli bir oranda gerçeği yansıtsa bile.

***

İstanbul, kötü şoför diyarı dedikten sonra, trafik polisi hocalarımızı anmamak olmaz. Bazen, trafik polislerinin tamamını yollardan çeksek, İstanbul trafiği bir süre sonra kendiliğinden iyileşir diye düşünüyorum. Trafik polislerimiz, trafik içine çıktıklarında, zamanlarının yüzde doksanını ‘‘zararı, faydasından çok olan'' düdük çalma, el kol sallama, şoförü ‘‘kırmızıda geçmeye, yeşilde durmaya'' zorlama gibi eylemlerle geçiriyor... Yüzde onunu da kemer veya evrak kontrolü gibi faydası çok az işlerle.

***

Vurgulanması gereken husus şu: İstanbul şoförü, araç kullanmayı bir ‘‘ustalık'' olarak algılıyor. Sürücülüğün esasında bir ‘‘adab-ı muaşeret'' (sosyal terbiye) olduğunu bilmiyor. Daha doğrusu kabul etmiyor. Çünkü, içindeki bencil duyguları başka türlü tatmin edemiyor. Hal böyle olmakla birlikte, yine de iyi niyetin, ahlakın ve hukukun bir gün araç kullanmaya hâkim olacağına inanıyorum. Çünkü, toplum açısından akli ve iktisadi olanı budur. Medeniyet yolunda ilerledikçe, özellikle ‘‘nefsimize hâkim olup, vicdanımızı dinler hale geldikçe'' trafiğin, çok kolaylıkla düzene girdiğini ve kazaların hızla azaldığını göreceğiz.

***

Bugün, özellikle çevre yollarında ve otoyollarda çok ciddi tehlike yaratan ‘‘tartışmalı'' bir kurala değinmek istiyorum. Olay, sıkça şöyle oluyor: İki veya üç şeritli bir yolda, bir araç hızla, hatta kanunun tanıdığı azami hızla seyrederek sol şeridi sürekli işgal ediyor. Sağındaki şeritler de kısmen dolu. Bu aracı, daha yüksek süratle arkadan gelen diğer bir araç, ‘‘nasıl olsa yol vermez'' veya ‘‘selektör yaptım derhal kaçmadı'' deyip, sağından geçiyor.

Ortada bir trafik kuralı ihlali var mı? Varsa, kim suçlu? Cevap: İki araç sürücüsü de suçlu. Ancak, sağdan geçiş yapan şoförün kabahati çok daha büyük. Çünkü, hareket halinde tehlike yaratıyor. Sol şeridi gereksiz şekilde işgal eden bir araç varsa, arkadan gelen ve geçiş yapmak isteyen aracın, önündeki aracı sesle ve ışıkla uyarması ve onun mutlaka sağ şeride geçmesini beklemesi gerekir. Sağ trafikte, öndeki araç, çok özel belli durumlar hariç, sağdan geçilmez.

SON SÖZ: Şoför, şoförü cezalandıramaz.

Yazarın Tüm Yazıları