Şizofreni hakkında bildiklerinizi unutun

Güncelleme Tarihi:

Şizofreni hakkında bildiklerinizi unutun
Oluşturulma Tarihi: Aralık 08, 2011 23:43

Şizofreni hastalarının dışlanması ile mücadele eden Şizofreni Dernekleri Federasyonu ve Bilim İlaç tarafından gerçekleştirilen ‘Gerçekler Maskelenmesin’ projesinin bu yıl üçüncüsü düzenlendi. Proje kapsamında gerçekleşen ve sadece şizofreni hastalarının katılabildiği ‘Ateşin Düştüğü Yerden; Sesler, Yüzler, Öyküler’ adlı öykü yarışmasına, bu yıl 45 öykü katıldı.

Haberin Devamı

Dereceye giren tüm öyküler, Doğan Kitap tarafından ‘Aklımın İplerini Saldım’ adıyla yayımlandı. Toplam 9 yazar ve 13 öykünün yer aldığı kitap, şizofreni hastalığına dikkat çekmenin yanı sıra, fırsat verildiğinde şizofreni hastalarının ne kadar üretken olabileceğinin de güzel bir kanıtı.
 
Şizofreni, günlük dilde kolayca kullandığımız ama anlamını yeterince bilmediğimiz bir hastalık. Akıllar, şizofreniye ilişkin yalan yanlış bilgiler, ürkütücü önyargılarla dolu. Birçok insan, şizofreninin tedavisi olmayan bir hastalık olduğunu düşünüyor. Onların cinayet işleyen, saldırgan, ‘normal’ insanlara zarar verebilecek; her zaman saçmalayarak konuşan, ne dediği anlaşılmaz; her an her şeyi yapabilecek kadar dengesiz, tembel ve güvenilmez kişiler olduğuna inanıyor. Oysa şizofreninin başarılı tedavisinin ve hastanın yeniden topluma kazandırılmasının önündeki en önemli engellerden birisi, işte bu olumsuz önyargılar ve damgalama. Bireyler, diğer insanların kendilerine değer vermediklerinin, saygı göstermediklerinin ve kendilerine güvenmediklerinin farkında.
Gelin, yanlış bildiklerimizi unutalım!..
Çünkü, şizofreni tedavi edilebilen bir hastalık. Onlar aşırı duyarlı, naif kişiler. Önyargılardan uzaklaşıp olanak yaratıldığı takdirde, her biri kendi yeteneği doğrultusunda üretken olabilir. Hastalığın en şiddetli olduğu atak dönemlerinde dahî, bir şizofreni hastasının başkasına zarar verme olasılığı sadece yüzde 10 oranında. Üstelik, bu oran tedavi sürecinin ardından daha da azalıyor. Şizofreni Dernekleri Federasyonu Başkanı Doç. Dr. Haldun Soygür’ün de söylediği gibi, planlanarak gerçekleştirilen cinayetlerin tamamına yakını ‘akıllılar’ tarafından işleniyor. Herhangi birimizin bir şizofreni hastası tarafından öldürülme olasılığı ise, on dört milyonda bir.
Şizofreniye karşı geliştirilen damgalama eğilimi, ayrımcı tutumlar ve sözünü ettiğimiz yanlış bilinenlere karşı verilen mücadelede kullanılan en güçlü araçlardan biri ise, tabii ki sanat.

Haberin Devamı

Şizofreni hakkında bildiklerinizi unutun

Haberin Devamı

ŞİZOFRENİ HASTALARININ DÜNYASINA YOLCULUK

Şizofreni Dernekleri Federasyonu ve Bilim İlaç tarafından bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen ’Gerçekler Maskelenmesin’ projesi kapsamında düzenlenen ‘Ateşin Düştüğü Yerden; Sesler, Yüzler, Öyküler’ adlı öykü yarışması, şizofreni hastalığına dikkat çekmenin yanı sıra, fırsat verildiğinde şizofreni hastalarının neler yapabileceğini gösteriyor. Sadece şizofreni hastalarının katılabildiği yarışmaya, bu sene toplam 45 öyküyle başvuruldu. Başkanlığını Mario Levi’nin üstlendiği; Tuncel Kurtiz, Doğan Kitap Genel Koordinatörü Deniz Yüce Başarır, Tiyatro Kedi Genel Koordinatörü İpek Altıner, Şizofreni Dernekleri Federasyonu Başkanı Doç. Dr. Haldun Soygür ve Bilim İlaç Genel Müdürü Dr. Erhan Baş’ın yer aldığı jüri, öyküleri değerlendirdi. Birinciliği, daha önce birçok öykü ile yarışmaya katkıda bulunan Yasemin Şenyurt alırken, ikinciliği Okay Uludokumacı, üçüncülüğü ise yarışmaya ilk kez katılan Hasan Emre Keskin aldı. Bu yıl ilk kez düzenlenen sürdürülebilir başarı öyküleri bölümünde ise, geçen senelerin birincilerinden Hüseyin Avni Cinozoğlu ve Süveyda Ölüdeniz’in öyküleri alıyor.
Daha önceki yıllarda yarışmaya katılan öyküler ‘Hayat Bana Yüreğini Açıyor’ ve ‘Hepimiz Deliyiz’ adlarıyla Doğan Kitap tarafından kitaplaştırılmıştı. Bu seneki yarışmada dereceye giren öyküler ise ‘Aklımın İplerini Saldım’ adıyla yine Doğan Kitap’tan çıktı. Kitapta; Yasemin Şenyurt, Okay Uludokumacı, Hasan Emre Keskin, Mehmet Görkem Özköse, Muhammed Hanefi Taşkın, Mustafa Saraçoğlu, Hüseyin Kubilay Önal, Süveyda Ölüdeniz ve Hüseyin Avni Cinozoğlu’nun öyküleri yer alıyor. Aklımın İplerini Saldım, okuru şizofreni hastalarının dünyasında ‘gerçek’ bir gezintiye çıkarıyor.

Haberin Devamı

Süveyda Ölüdeniz

DELİYDİM ‘DÂHİ’ OLDUM

Geçen sene düzenlenen yarışmada birinci seçilen Süveyda Ölüdeniz, 36 yaşında bir devlet memuru. Bu yüzden yarışmaya rumuzla katılmayı seçmiş. Zaten yaşadığı şehirde adı ‘deli’ye çıkınca, dışlanmalardan ötürü başka bir şehre yerleşmiş. Şimdi, yeni yerinde mesleğini sürdürüyor ve art niyetli yaklaşımlardan çekindiği için ismini vermek istemiyor.
Ölüdeniz’e yarışmanın hayatına etkilerini soruyoruz. Adım deliye çıkmışken, dahi diye anılmaya başladım, diyor ve ekliyor: “Sinir hastanesinde kalmıştım bir süre. Toplumun tepkilerinden, kinayelerden, sözlü saldırılardan dolayı bir çeşit aşağılık kompleksine kapılmaya başlamıştım. Yarışmanın, bu kompleksi yenmekte ve rahatsızlığımı kabullenmekte çok etkisi oldu. Çalıştığım yerde şahsıma yönelik art niyetli yakıştırmaları susturmada büyük etkisi oldu. Kendimle ve toplumla yüzleşmemi sağladı. Özgüvenim arttı. Yıllardan beri yazar olmayı hayal ederdim. Önceden yazdıklarımı yakıyor, yok ediyordum. Şimdi yazma çabamı sürdürüyorum. En büyük hayalim profesyonel yazar olmak. Büyük konuşmuş olmazsam, yazdıklarımla insanların kendi hayatlarında devrim yaratabilmelerine bir parça da olsa yardımcı olmak istiyorum.”
Ölüdeniz’in geçen seneki yarışmada birinci seçilen ‘Kanatılmış Sözcükler Kitabı’ adlı öyküsünden yola çıkarak hazırlanan ‘Ben Deli Değilim’ isimli kısa video çalışması da, internette tıklanma rekoru kırmıştı. Ölüdeniz, şimdi roman ve öykü üzerinde çalışıyor.

Haberin Devamı

Hastalığımız yaratıcılığımızı destekliyor

Bu sene düzenlenen ‘Ateşin Düştüğü Yerden; Sesler, Yüzler, Öyküler’ yarışmasının birincisi Yasemin Şenyurt (31), Ankara Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden mezun olduktan sonra, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde yüksek lisans çalışmalarını tamamladı. Yazıları; Şizofreni Yazıları, Bilinçaltından Notlar, Aletheia, Psychedelia ve Rüzgâr gibi birçok dergide yayımlandı. ‘Mavi Çimenlerde Nefes Al’ kitabı 2008’de, ‘Mayıs Islığı’ ve ‘Umut Defteri’ adlı kitapları 2010 yılında çıktı.
Yarışmada ikinci seçilen Okay Uludokumacı (34), 1996 yılında ODTÜ Felsefe Bölümü’ne girdi. Hastalığını, 2002 yazında ODTÜ Felsefe Bölümü’nde okurken öğrendi. Üçüncü olarak dereceye giren Hasan Emre Keskin (32), Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü dördüncü sınıfta okuyor; İstanbul’da yaşıyor.
Onlarla şizofreni ve sanat ilişkisini, yazı serüvenlerini konuştuk.
- Ne zaman başladınız yazmaya?
Yasemin Şenyurt: İlkokulda başladım aslında. Özellikle son 10 senedir deneme ve öykü türünde yazıyorum. Hastalığımın ilk senesi atak döneminden yeni çıkmış, yazamamaya başlamıştım. Doktorum yazdıklarımı okumak isteyip olumlu eleştiriler yapınca, devam ettim. Bugün yayımlanmış  üç kitabım olmasına rağmen, hâlâ kendime yazar diyemem. Ama üretmek hem bana iyi geliyor, hem de insanlar bu konuda bilgilenmiş oluyorlar.
Okay Uludokumacı: Edebiyata ilkokulda başladım. Hatta bir ödül de aldım. Bir şiir ödülü: On beş yaşında bir kaptan / Jules Verne. O yarışmada da ikinci olmuştum. Kurtuluş Savaşı’nı konu edinen bir şiirle. Ama maalesef bu şiiri kaybettim.
Hasan Emre Keskin: Aslında küçüklüğümden beri, her dönem yazıyordum. Yazabileceğimi hissettiğim an ne olursa olsun, yazıyorum. Bilgisayarımın hafızasında 1700 KB’lık yazım var. Bu da epey bir sayfa ediyor. Ciddi anlamda, 2006’dan beri uğraşıyorum.

Haberin Devamı

- Edebiyat alanında neler yapmak istiyorsunuz?
YŞ: Yarışmaya geçen sene katıldığımda ikinci olmuştum. Bu sene de birinci. Şimdi yeni yazacaklarım için umutluyum. Kitaplarım var ama bu ödül bana daha titiz çalışmam gerektiğini söylüyor. Kendimi çok iyi hissediyorum. Bu kitapları daha çok kişiye ulaştırdığımız anda insanlar şizofreni hastalarına ne yaptıklarını, onların neler yaşadıklarını düşünmeye başlayacaklar.
OU: Bu ödülü başta hocam Mario Levi’ye ve Bilim İlaç’a teşekkür ederek, ayrıca arkadaşlarım Yumy Ümmühan Celiloğlu, Namesta Emine Gökkaya ve 730 bin zararsız şizofreni hastası adına aldım. Şimdi hedefim bana ait bir kitap çıkarmak ve edebiyattan hayatımı kazanmak. Reklam yazarlığı da olabilir.
HEK: Bir sürü şey yazdım ve bunları neden yazdığımı düşündüm sonra. Çoğunu imha ettim. Hezeyan anlarında bir sürü yazımı yırttım. Bu yarışmayı kazanmak bana ‘keşke’ dedirtti. Demek ki değeri olan şeyleri yırtmışım. Ama sorun yok, kaynağı bende. Şimdi yoğun bir şekilde üzerinde çalışıyorum.

ÖNYARGILAR YÜZÜNDEN GELECEK KAYGIMIZ HÂLÂ VAR

- Şizofreni hastalığının edebi yaratıcılığınızı olumlu anlamda etkilediğini düşünüyor musunuz?
YŞ: Tabii düşünüyorum. Çünkü şizofreni farklı bir bakış açısı katıyor. Bunu şöyle açıklayabilirim: Rüyamda beyaz bir at gördüm. Kafasını ağaca vuruyordu. Gidip kurtarmak istiyordum ama yakınlaşamıyordum. Merak ettiğim için yine aynı mesafeden ama bulunduğum noktayı değiştirerek baktım ata. O zaman anladım. Beyaz at kafasını ağacın gövdesine vuruyordu; çünkü ağacın dallarına kuşlar sıkışmıştı. Bu benim için bakış açısını değiştirmek anlamına geliyor. At kafasını ağaca vurdukça, kuşlar göğe havalanmaya başlıyor. Bu düşten yola çıkarak kaleme aldığım bir deneme yazısında, beyaz atın bir şizofreni hastası olduğunu yazdım. Bulunduğumuz yerden baktığımızda, onun acı çektiğini düşünüyoruz. Ama o acının bir nedeni var. Bakış açımızı değiştirelim.
OU: Psikiyatristler “Hastalık yok, hasta var” derler hep. Bence bu çok doğru bir tanımlama. Her hastanın dünyası farklı. Edebiyat, zaten hastalıklı bir durum. Bir arızanız varsa yazabilirsiniz; şizofrensinizdir, bipolarsınızdır, spastiksinizdir, topalsınızdır. Bir arızanız varsa yazabilirsiniz. Yeteneğiniz varsa ve çalışırsanız ortaya edebiyat çıkar. Ama her şizofren yazar olmayabilir ve her yazar da şizofren olmayabilir. Aralarında sıfır korelasyon var.
HEK: Duygusal yoğunluğumun fazla olduğu zamanlarda müthiş bir yaratıcılık geliyor. Bugün ödül kazanan öykümü otuz dakika gibi bir sürede yazdım, mesela. Dışarıdaydım, yazasım geldi. Bir bankamatiğin dibine çömeldim, laptopumu açtım ve yazdım. O sırada bir karga kondu üzerime. Onu da kattım öyküye. Etrafımda gördüğüm her şeyi kattım ve katacağım da. Yazar olmak gibi bir iddiam yok, ama yazacağım. Bir şeyin adı konduğunda sona erdiğine inanıyorum. Adı konmadan daha güzel.

- Söyleşimizi okuyacaklara söylemek istediğiniz bir şey var mı?
YŞ: Şizofreni, insanın duygu ve düşüncelerini etkileyen bir beyin rahatsızlığı. Aynı zamanda bir insanlık durumu. Şizofreni hastası tehlikeli değildir. Hasta, başka bir insana yardımcı olabilmek için kendini parçalayabilir. Biz sizden çok farklı değiliz. Bizim yaşadıklarımızı anlamaya ve başkalarına doğru aktarmaya çalışın. Bilmeden kurulan her cümle kötü sonuçlar doğuruyor. Şizofreni hastasının eve kapanmasına, dışarıdaki hayata adım atamamasına sebep oluyor. Siz de bizim yanımızda olun ve adımlarımızı birlikte daha cesur atalım. Küçük adımlar attığımızda küçümsemeyin, abartmayın da, güvenin bize.
OU: Şizofreni dünyada ve Türkiye’de %1 sıklığında görülüyor. Ülkemizin nüfusu 73 milyon. Bu da 730 bin Türk şizofren eder. Dünya’daki şizofren sayısını varın siz düşünün. Sanılanın aksine bir şizofren eğer tedavi altındaysa, rehabilite ediliyorsa kimseye -kendi dahil- zarar vermez...
HEK: Benim gelecek kaygım var. Yarışmayı kazandık adımız duyuldu. Ama yarın öbür gün iş başvurusunda bulunacağım. İşveren, internet tarayıcısına ismimi yazıp rahatsızlığımı öğrendiğinde başlayacak her şey. Ben bu yarışmaya katılarak kendi testimi geçtim. Çünkü getirisi götürüsünden fazlaydı. Şimdi topu size atıyorum. Bakalım, ne kadar samimisiniz...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!