Siyasi bukalemunun kaz adımları

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Merak edip araştırdım. Siyasi tarihimizde, Tansu Çiller'den başka, cami açılışı yapan siyasi lider var mı?

Ben rastlamadım.

Refah Partisi Lideri'nin bile cami açılışı yaptığını hatırlamıyorum.

Çiller'in geçen ay yaptığı cami açılışı, DYP tarihinin önemli noktalarından birisi.

İLK ADIM

Çünkü, Çiller'in kestiği kurdele aynı zamanda, DYP'nin 1991 ve 1995 seçim bildirgeleri ile parti programından tamamen vazgeçtiğini gösteren en somut işarettir.

DYP, kongresini yapmadan, genel kurulunu toplamadan, parti kimliği ve programını değiştiren ilk parti oldu.

Nedir yeni DYP kimliği?

Daha doğrusu, kimliksizliği?

Bunun tarifini yapmak kolay değil.

Çünkü DYP bugün tam anlamıyla bir ara dönem partisi görünümünde.

Partinin kimliğini, gelenekleri ve tabanının iradesi değil, liderinin tamamen şahsi tutku ve duyguları tayin ediyor.

TEMEL DÜŞMANLIK

Bu da DYP'ye giderek hırçın, kavgacı ve negatif bir imaj veriyor.

Bu politikayı belirleyen ‘‘düşmanlık’’ duygusu, Çiller'i iktidardan indiren bütün güçlere karşı duyulan anormal kinden kaynaklanıyor.

Kimlere duyulan kin?

Önce Silahlı Kuvvetler'e.

Sonra basına.

Sendikalara, işveren kuruluşlarına.

Büyük şehirlere.

Üç beş egzantrik dışında, aydınlara.

Üniversitelere.

Bu kin, DYP'nin bu kesimlerle olan hayat bağlarını da koparıyor.

Çiller artık bu dünyada kendisine yer olmadığını biliyor.

O yüzden, kendisi ile birlikte DYP'yi de başka mahallelere taşımak istiyor.

Yerleşmek istediği yer, MHP ile RP arasındaki bölge.

FAŞİZAN KİMLİK

Kendisine her şeye rağmen destek vermeye devam edecek olan DYP'lilerin oyu ile RP ve MHP'den gelecek oyları birleştirmeyi planlıyor.

Cami açmalar, aşırı milliyetçi söylemler, hayali düşman yaratma arzuları, işte bu amorf kimlik arayışının adımlarıdır.

Çiller'in aradığı bu yeni kimlik, aynı zamanda DYP'yi faşizan bir çizgiye çekme ihtimalini de kuvvetlendiriyor.

Aslında, faşizan kimlik, Çiller'in eskiden beri benimsediği, ama bir türlü itiraf edemediği bir şahsiyet üslubudur.

Böyle olmasa lider, kongre toplamadan, genel kurulun onayını almadan, DYP'yi nasıl bu çizgiye çekebilirdi?

Peki, partinin geleneksel kaynaklarından gelen milletvekillerinin buna tepkisi ne olacak?

PASİF İZLEME

Yani Nahit Menteşe, Esat Kıratlıoğlu, Necmettin Cevheri gibi isimler ne yapacak?

Bu kesimdeki milletvekilerinde inanılmaz bir pasiflik gözleniyor.

Dikkat edin, DYP milletvekillerinin hiçbiri, son zamanlarda Çiller'i destekleyen bir demeç vermedi.

DYP milletvekilleri, Çiller'i desteklemiyor, ama karşı da çıkmıyorlar.

Onların çoğunun beklentisi, yapılacak ilk seçimde listebaşı olabilmek.

Ancak unuttukları bir şey var.

Çiller'in DYP'yi götürmek istediği yeni semtte, bu milletvekillerine yer yok.

Çiller RP ve MHP'nin oylarını alabilmek için, DYP'nin vitrinine bu işe uygun isimleri yerleştirmesi gerektiğini çok iyi biliyor.

DRAMA YETENEĞİ

Yani cami açacak, aşırı milliyetçi sloganlar atacak kişileri.

Şimdi siz, DYP'nin geleneksel tabanını temsil eden siyasetçilerin böyle bir kimliğe bürünebildiklerini düşünebiliyor musunuz?

Bu isimlerin hangisi, Çiller kadar müthiş bir siyasi bukalemunluk kabiliyetine sahip?

Hangisinin drama yapma, siyasi rol kesme becerisi bu kadar yüksek?

Üstelik DYP'yi bekleyen bir başka tehlike daha var.

İyice marjinalleşmek.

Çünkü, DYP'yi götürmek istediği yönde Çiller'in önüne çıkacak başka engeller var.

Mesela Mehmet Ağar.

Ağar gittiği her yerde Çiller'den en az 3-4 kat fazla kalabalık topluyor.

O yüzden ya söylemini daha da keskinleştirecek, ya da Ağar'ı tasfiye edecek.

Ancak Ağar'ı tasfiye ettiği zaman devletle olan bütün ilişkisini koparacak ve derin devletin karşısında yapayalnız kalacak.

Yazarın Tüm Yazıları