Siyasete bak!

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Az buz değil, tam 58 DYP milletvekili bir araya gelip, Bayındırlık Bakanı Yaşar Topçu hakkında gensoru önergesi veriyorlar. Gerekçe ilginç:

ANAP'lı Bayındırlık Bakanı, ANAP milletvekili ve Bursa'nın sayılı zenginlerinden İbrahim Yazıcı'ya, devletin orman sahası ilan edilmiş yeşil alanları peşkeş çekmiş, imara açmış, ona yasadışı çıkar sağlayarak suç işlemiştir.

DYP bir süre sonra Meclis Başkanlığı'na başvuruyor ve önergesini geri çekiyor! Allah Allah, hayırdır inşallah!

Aradan kısa bir süre geçiyor... Ve ANAP Bursa Milletvekili İbrahim Yazıcı, pat diye partisinden istifa edip DYP'ye transfer oluyor!

Bak Allah'ın işine!.. Ne ilginç rastlantı!

Bizim Meclis Büro Şefi Kemal Saydamer bu ilginç haberi yakalıyor.

***

İşin sonrası daha da ilginç. Gensorunun geri çekildiği haberi, DYP takımını ve İbrahim Bey'i çok şaşırtıyor.

DYP Meclis Grup Başkanvekili Turan Güven diyor ki ‘‘Elimizdeki belgelerle Yazıcı'yı suçlamanın mümkün olmadığını gördük’’...

Ah, günaydın! Tam zamanında, transfer olayı piştikten sonra gördünüz! Madem belgeleriniz yeterli değildi, o halde niçin gensoru önergesi verdiniz?

Bir gensoru önergesi, Meclis Genel Kurulu'nun birkaç gününü alan bir işlemdir. Çocuk oyuncağı değildir.

Bu ne ciddiyetsizliktir!

İbrahim Yazıcı ise diyor ki ‘‘DYP o gensoruyu geri çekmeseydi, rezil olurdu’’...

Doğru, o da haklı!

Neyse, onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine! Elin oğlu gensoruyu vermiş, sonra geri çekmiş, sonra da milletvekilini kendi partisine alıvermiş!

Bizde böyle oynanır adına ‘‘demokrasi’’ dediğimiz komedi!

DİN TİCARETİ

Önceki gece Mevlit Kandili idi. Müminler dua ettiler, Allah'a yakardılar.

Ama bir kesim, her zaman olduğu gibi bu kutsal günü de ticarete alet etti. Şeriatçı gazetelerde kandil nedeniyle boy boy reklamlar vardı:

‘‘İslam âleminin mübarek kandilini kutlarız. Falanca mobilya firması... Filanca oto galerisi... Filanca holding...’’

Kocaman reklamlar... Ve altlarında ürettikleri, ya da sattıkları malların resimleri... Daha da altında, ilan veren firmaların adresi, telefon ve faks numaraları...

Tam bir din ticareti.

Kocaman reklamlar... Çoğu firmalar, bir bölümü de şahıslar tarafından verilmiş... Konya Belediye Başkanı, İ nokta Melih'in EGO Genel Müdürü Raşit vesaire... Bazısı, fotoğrafını da koymuş!

İran Büyükelçiliği'nin kocaman ilanı! Onların horozu da bizde ötüyor.

***

Din sömürüsünün ve din ticaretinin böylesine yoğunlaşmasıyla birlikte, yeni bir kazanç kapısı ortaya çıktı.

‘‘Dinsel amaçlı reklamlar...’’

Mübarek günlerde bile insanların din duygusunu sömürerek, Allah'ın ve Peygamber efendimizin adını kullanarak verilen, satışa yönelik reklamlar...

Bu bahane ile kendi malının mülkünün tanıtımını yapmak, müminlerin Allah ve Peygamber sevgisini kişisel ve ticari kazanca dönüştürmek!

Allah kabul etsin, Allah kazançlarını artırsın. Amin!

Din-ticaret-siyaset ilişkisi iyi hortladı. Bu işte iyi para var.

Geçenlerde geçmişin büyük siyaset adamı Osman Bölükbaşı ile sohbet ediyorduk. Bölükbaşı sağ görüşlü bir insandır ve Türkiye'ye gelmiş geçmiş en dürüst siyasetçilerin başında gelir. Aynen şöyle dedi:

‘‘Bunca yıl siyaset yaptım, bütün sektörleri inceledim. En çok para getirenin din sektörü olduğunu gördüm.’’

TAYYİP YİNE ZORDA

Yargıtay Başsavcılığı, bizim Tayyip'le ilgili yeni bir kaset ele geçirmiş. Gereken soruşturma İstanbul DGM Başsavcılığı tarafından yapılacakmış.

Tayyip son kasetindeki konuşmayı, İstanbul'da bir açılışta yapmış. Şöyle diyor:

‘‘Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor... Bu millet istedikten sonra tabii elden gidecek. Sen bunun önüne geçemezsin ki. Hem laik, hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın, ya laik! İkisi bir arada olunca ters mıknatıslanma yapar. Mümkün değil ikisinin bir arada olması.

Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir demek, koskoca bir yalandır.

1.5 milyarlık İslam âlemi, Müslüman Türk milletinin ayağa kalkmasını bekliyor. Kalkacağız. Onun ışıkları gözüküyor. Bu kıyam başlayacak...’’

***

Konuşmasında ‘‘kıyam başlayacak’’ diyor. Ne demek bu? Ferit Devellioğlu'nun Osmanlıca-Türkçe Lügat isimli eserinden baktım:

‘‘Kıyam: Kalkma, ayağa kalkma. Bir işe kalkışma. Ayaklanma. (Bakınız: İsyan).’’ Evet, sözlük böyle diyor.

Peki Tayyip bu sözleriyle neyi amaçlıyor?

‘‘Kıyam başlayacak...’’ Yani ‘‘Ayaklanma başlayacak’’...

Burada defalarca yazdım. Kabahat Tayyip'te falan değil. Kabahat, Refah Partisi'nden seçilen belediye başkanlarının yaptıklarına tam bir yıldan beri göz yuman bugünkü hükümette ve bunların marifetlerini sessizce izleyen, hiçbir girişimde bulunmayan CHP'de.

O belediyelerden bir bölümü ‘‘şeriatın kalesi’’ ilan edilmiş. Karışanı görüşeni, hesap soranı yok.

Onlara karşı bir tek hükümet yetkisi kullanılmıyor. Devletin ve milletin trilyonları onlara emanet edilmiş, bir yerlere hortumlanıyor. İrtica oralardan kaynaklanıyor.

Hayır, hayır, kabahat onlarda değil. Onlar o yolun yolcusu... Çünkü karşılarında onlara ‘‘Dur’’ diyecek hiç kimse yok.

Hükümet uyuyor, hükümeti sadece kendi parti çıkarları söz konusu olduğunda yönlendiren CHP uyuyor.

İyi uykular olsun!













Yazarın Tüm Yazıları