Siyaset dünyasından bir yıldız kaydı

Westerwelle’yi Berlin’de Dışişleri Bakanlığı döneminde yakından tanıma olanağı buldum. 2013 Temmuzu’nda Berlin’de yaptığımız röportajda, Türkiye’de genç modern sanat dünyasındaki gelişmeleri yakından takip ettiğini anlattı. İstanbul’a gittiğinde, genç Türk sanatçıların sergilerini kaçırmadığı ve koleksiyonunda Türkiye’den de eserlerin bulunduğunu söyledi. Çalışma odasının duvarları modern resim sanatıyla donatılmıştı.

Westerwelle gerçek bir Türkiye dostuydu. Türkiye’deki gelişmeleri çok yakından takip ediyordu. Bakan Westerwelle’nin Türkiye ilgisini basın sözcüsünden de dinlemiştim. “Sabahleyin çalışma odasına geldiğinde, Bakanın önüne ülkelerin dosyaları gelir. Türkiye dosyası hep en üstlerdedir“ demişti basın sözcüsü.

İlk röportajımız Gezi olaylarına denk gelmişti. İki ülke arasında bir gerilim yaşanıyordu. Türkiye’deki hızlı ve olumlu gelişmelerin kendisini hep heyecanlandırdığını anlatan Westerwelle, “Türkiye demokratikleşmeyi cesaretle devam ettirmeli“ demişti.

İSTANBUL’A VURULDUM

Westerwelle’yle 2013 seçimlerinde, bu sefer Köln’de uzun görüştük. Köln’de Urfalı İsmail’in Damla Pastanesi’nde sabah kahvaltısında buluştuk. Fatih Çekirge’yle birlikte. Sıcak çay, sigara börekleri, pastırma, menemen, zengin ve rengarenk bir kahvaltı masasında bir saati aşkın, biz sorduk o cevapladı. İstanbul’a aşıktı. İstanbul deyince sanki bir İstanbul daha çıkıyordu ağzından: “İlk olarak Türkiye’ye 1970’li yıllarda gittim. İlk göz ağrım, küçük, şirin Kuşadası’ydı. Sonra İstanbul’a çok sık gittim. Ankaralılar alınmasın ama İstanbul bir numara. Ben koyu bir İstanbul hayranıyım. Uzun yıllar bir Alman arkadaşımla evli Türk kökenli bir kız arkadaşımla İstanbul’un altını üstüne getirdik. İşte o zaman İstanbul’a aşık oldum.”

Westerwelle nazik, insana yakın, etkileyici bir devlet adamıydı. Almanya’nın bu güçlü siması yaşama erken veda etti.