Sitcom'un dönüşü muhteşem oldu

BUGÜN sizi, adını bile telaffuz edemediğim HSYK ve artık gına getirten türban konusundan kurtarayım mı?

Hadi öyleyse biraz sitcom yapalım.

Haberin Devamı

Sitcom kelimesini duyunca tüyleri diken diken olan bazı arkadaşlar çıldıracak ama fark etmez.
Bu defa küresel sitcom...
* * *
-  Tahmin edin, tanıdığınız ben, Facebook hikâyesini anlatan “Social Network” filminde en çok hangi karakteri sevmiştir?
Sakın tembellik edip hemen Kurucusu Mark Zuckerberg demeyin.
O harikulade bir hergele.
Ama benim asıl adamım Sean Parker.
Yani filmde Justin Timberlake’in oynadığı kişilik.
Ne diyor?
“Biliyor musun ‘cool’ olan nedir? 1 milyon dolar değil, 1 milyar dolar.”
Bu basit cümle ile, Faceebook’a, bugün geldiği 25 milyar dolarlık hedefi koyan çocuk o.
Daha 19 yaşında, bedava müzik indirme sitesi Napster’in kuruluşuna yardım ediyor.
“Napster battı ama biz devrimi gerçekleştirdik” diyor.
Herkese, her şeye meydan okuyor.
Takmıyor, iplemiyor.
-  Mark Zuckerberg’in, Harward Üniversitesi Disiplin Kurulu ve avukatların karşısındaki cool, umursamaz duruşuna bir bakın. Bakın ve üniversitede bir gazeteciye “Ruhunu kaça sattın” sorusu sorulabilir mi sorulamaz mı siz karar verin.
Bence aşırı terbiye öğrenciye iyi gelmez. Biraz cool ve haylaz duruş gerekir.
* * *
-  Geçen ay Türkiye’nin ilk 50 şirketinin kurumsal iletişim müdürlerine bir konuşma yaptım. Daha çok ben onlardan öğrendim.
Şirketler artık müşteri şikâyetlerine, kendi “müşteri ilişkileri” bölümüyle değil, Facebook ve Twitter üzerinden cevap veriyorlarmış.
Önceleri en hızlı sonuç “Tüketicinin Erkan Abi”si üzerinden alınıyordu.
Demek ki yeni savaş şu: “Facebook ve Twitter, Erkan Abi’ye karşı”.
-  Fortune Dergisi’nin son sayısının kapağında sürpriz bir cümle var.
“Google bitiyor mu?”
Hoppala, dünyanın en başarılı teknoloji şirketi, zirvedeyken biter mi?
Oluyor işte. Şirketin “core business”i (ana işi) sayılan arama sayısı düşüyormuş. Şirket son 2 yıl içinde 5.5 milyar dolara 3 dev şirketi satın aldığı halde, bunların gelirlere hiç etkisi olmamış.
Ayrıca pazara çok sayıda yeni rakip arama şirketleri girmiş.
Kıssadan hisse: Bu devirde kimse padişah değil ve bir insan veya şirket, kendini en zirvede hissederken, aslında fena halde düşüşe geçtiğinin farkına varmayabiliyor.
Liderler açısından da çıkarılacak acayip dersler yok mu?
-  Ortada tuhaf bir durum daha var.
Google’ın yıllık geliri 23 milyar dolar civarında. Facebook’un geliri ise neredeyse yok. Kâr açıklamıyor.
Ama bütün dünya geliri olmayan bu şirketin zirveye çıkışını konuşuyor.
Parayla saadet olmazdı, demek ki güç de olmayabiliyor.
“Oy sahiplerinin” de ciddi ciddi düşünmesi gerekir.
* * *
-  Dijital iktidar, medya çağının klasik kavramlarını dama atıyor. Artık “toplum mühendisliği” kavramı out. Onun yerine “toplumsal mimarlık” kavramı geliyor.
Tahmin edin kavramı bulan kim?
Adamım, Sean Parker...
Ukala, ama kabul edin ki sempatik bir hergele..
Sitcom ölmedi. Yaşasın yeni insanlar.

Haberin Devamı

BAŞBAKAN’IN ÇEVRESİ İYİ AMA KENDİ KÖTÜ!

Haberin Devamı

-  Facebook filmini seyrederken hepimize “Hoppalaa” dedirten bir kelime var.
“Fetva...”
Mark Zuckerberg kampusun bütün kızlarını ifrit edince, onun hakkında “fetva” çıkarılıyor.
Neden fetva? Acaba Hıristiyanca karşılığı mı yok?
Yoksa 11 Eylül, “fetva” kelimesine küresel bir anlam mı kazandırmış.
-  Vanity Fair Dergisi son sayısında Amerika’nın “Yeni Establishment”ini ilan etti.
Bilin bakalım, Amerika’yı yöneten yeni elitin ilk 3 sırasını kimler kapmış?
Bir numara: Mark Zuckerberg, yani Facebook. İki ve üçü Apple ile Google kurucuları paylaşmış.
Tek klasik adam 4 numarada Rupert Murdoch.
Bu arada Johnny Depp; Lady Gaga ve Bono da “Establishment”, yani yerleşik düzenin iktidar kadrosuna girmiş.
Yaşasın, demek ki “garaj çocukları” artık iktidarda.
HSYK falan onların umurunda değil.
-  Ve son sitcom bizden. Başbakan Erdoğan, Yeni Radikal’e konuşmuş.
Hürriyet için “Toplumu damardan yakalayan gazete” diyor.
Hadi buyrun... Son günlerde Hürriyet’i “Babıâli filosunun” başından indirmek için bütün hasetliklerini ortaya koyan arkadaşlar için ne büyük hüsran.
İster misiniz yarından itibaren Başbakan’a da takmaya başlasınlar.
“Zamanı okuyamadı” desinler, “Değişime ayak uyduramadı” diye uydursunlar.
Ya da “Çevresi iyi ama kendi kötü” türünden tuhaflıklara başlasınlar.
Öyle ifrit olmuş haldeler ki, vallahi yaparlar...

Yazarın Tüm Yazıları