'Sistem değil rejim değişikliği'

Güncelleme Tarihi:

Sistem değil rejim değişikliği
Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2016 00:00

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’e getirilecek anayasa değişikliği paketiyle ilgili, “Yapılan rejim değişikliğidir, sistem değil. Anayasalar bir partinin mutfağında hazırlanmaz. Dünyanın neresinde OHAL olan bir ülkede anayasa değişiyor” dedi. NTV canlı yayınına katılan Kılıçdaroğlu özetle şunları söyledi:

Haberin Devamı

BU ORTAMDA OLUR MU
“Oturdular iki parti anlaştılar, ‘Anayasa yapacağız, millete anlatacağız.’ Dünyanın hangi ülkesinde OHAL olan bir ülkede anayasa değişiyor? İnsanlar düşüncelerini açıklamaktan korkuyorlar. Üniversiteleri suskun bir ülkede sağlıklı anayasa hazırlanamaz. Hangi hukuk fakültesi dekanı korkudan konuşabilir, hangi akademisyen konuşabiliyor? Türkiye’de medya özgürlüğü yoktur, özgürce düşüncelerini ifade etmek isteyenler zaten kendilerini şu veya bu şekilde ya mali baskı altında ya da hapishanede buluyorlar. Bu ortamda anayasa değişikliği mi olur?

BAŞBAKAN’A SÖYLEDİM
(Danışmanının gözaltına alınması) Benim bir danışmanım gözaltında doğrudur, gönüllü danışmanlık yapıyor. Üniversitede hoca. Bir ekiple miting günleri nabız tutuyordu. Başbakan beni ziyarete geldiğinde ‘Üç arkadaşın Gülen cemaati ile bağlantısı nedir bilmiyoruz’ dedim. Kendisi not aldı; ‘Buna daha dikkatli bakalım bilgi verelim’ dediler. Ama şimdiye kadar gelen bir bilgi yoktu.

KİM OLURSA KAPIYA KOYARIZ
(Kardeşinizle konuştunuz mu?) Hayır. Kardeşim küçük bir çocuk değil. Onun illa benim siyasi görüşümü desteklemesi söz konusu değil. Her birimiz bağımsız bireyiz. Bizim bir belediyemiz, Didim Belediyesi olağanüstü hizmetler veriyor. Kıyılarını temizledi. İki yüksek bina var, yıkılması lazım. Didim’in örnek turizm merkezi olması lazım. O binanın sahipleri parayla insan satın alıp bize saldırmanın peşindeler. Göreceksiniz o müteahhitin yandaşlarını.

(Kardeşinize de bu insanlar tarafından para verildiğini mi söylüyorsunuz?) Benim ne söylediğimi siz de anladınız herkes de anladı. ‘Soyadı ne olursa olsun, bir belediyeye gidip çıkar amaçlı bir öneri götürdüğü an kapının önüne koyun’ dedim. Benim düşüncelerimi kardeşim savunmayabilir ama kimse kusura bakmasın kapının önüne koyarız. Bunda kardeşlik değil ahlak yatar.

BAHÇEKAPILI’NIN BEKLETİLMESİ
Sen kalkacaksın Türkiye Cumhuriyeti’nden bir parlamenteri alacaksın, 45 dakika bir yerde tutacaksın. Bunu kabul etmem. Bir ülkenin parlamenterine yapılan olaya karşıtlığı olabilir, anlarım. Ama karşıtlık yaparken her yabancıyı Alman diye sorgulayalım. Bu olmaz, ayağınıza kurşun sıkmış olursunuz. Halkları birbirinize düşman ediyorsunuz.

ONU DA YÜKSEK BOZDURDUN
Bir ülkenin yöneticisi veya Cumhurbaşkanı, Başbakan koltuğunda oturan bir kişi bankasında dolar tutarsa TL’ye güvenmiyor demektir. Sen gelmişsin devletin tepesine, dolar tutuyorsun TL’ye güvenmediğin için ondan sonra çağrı yapıyorsun. Ben soruyorum; ‘bozdurdum’ diyorsun. Hangi akılla tutuyordun, onu da yüksek bozdurdun, ondan da kâra geçtin. Ben niye dolar hesabı tutmuyorum? Ben TL’ye güveniyorum, kendi ülkemin parasına güveniyorum. Çağrıyı yapıyorsunuz, Ankara’daki beylere sesleniyorum, döviz geliri olmayan kurumlar da dövizle borçlanabilir diye yetki verdiniz mi? Evet verdiniz 2009’da. Şimdi dolar aldı başını gidiyor. Bu vatandaşı bunlar kandırdı. Şimdi sahte dolar bozdurma dekontları geziyor ortalıkta. Ayakkabı kutularındaki dolarların bozdurulması lazım. Dört bakana çağrı yapıldı mı ‘bozdurun dolarları’ diye.

(EKK açıklaması merhem oldu mu?) Merhem olsaydı dolar yükselmezdi. Güven kaybeden bir iktidar ne yaparsa yapsın güven tazeleyemez. Ülkenin Cumhurbaşkanı Merkez Bankası’na ‘faizi indirin’ talimatı verir, Merkez Bankası da faiz yükseltiyorsa bu ülkede güven bunalımı var demektir.

(AB ile ilişkiler) Binali Bey’e açık çağrı yapayım. Neden onların fasıl açmasını bekliyoruz biz? Binali Bey gelsin parlamentoya bize neyi yaptırmak istiyorlarsa onlar istemeden biz yapalım. Yargı bağımsızlığını, kadın erkek eşitliğini, basın özgürlüğünü getirelim. Fasıl tartışmalarını bitirelim. Biz kendi özgür irademizle yaptık bitti.

TARİHİN EN BÜYÜK YENİLGİSİ
Dış politikada AKP hükümetleri Türkiye Cumhuriyeti’ne tarihin en büyük yenilgisini yaşatmışlardır. Suriye, Irak, Mısır, İran, Libya Rusya ve AB bütün bunlarda sınıfta kaldılar. Cumhurbaşkanı ‘Esad için gideceğiz’ dedi. Bir gün sonra MGK toplandı ‘oraya Esad için değil terör için gittik’ dediler. Putin’e bu açıklama yetmedi, Cumhurbaşkanı’nın kendisinin açıklamasını istedi. Erdoğan çıktı, ‘biz oraya bir kişi için değil terör için gittik’ dedi. Bir ülkenin devlet başkanı bir ülkenin devlet başkanına ayar vermemelidir. Bunlar Türkiye’yi ayrıştırır ve böler.”

YENİKAPI'YA TEK SADIK KALAN BENİM
(CHP Yenikapı ruhunu kaybetti açıklamaları) Yenikapı ruhuna sadık kalan tek kişi benim. 12 madde ile nelerin yapılması gerektiğini söyledim. Birinci maddesi de ‘camiye, kışlaya, yargıya siyaseti sokmayın. Laiklik, din ve vicdan özgürlüğüne önem verelim’ dedim. Herkes de alkışladı. Saray’a da gittik. Yargı bağımsızlığını sağlamak lazım. Adaletin olmadığı yerde devlet olmaz. ‘Anlaştık anayasa komisyonunda’ dediler. İki kere toplantıya gittik bir daha katılmadılar. Kim Yenikapı ruhunu bıraktı açık ve net. Hangi Yenikapı ruhundan bana bahsediyorlar? ‘Bizim istediğimizi kabul edersen Yenikapı var, kabul etmezsen Yenikapı ruhu yok.’ Bu mudur? Siyasi otoritenin emrindeki yargı özgür düşüncenin önündeki en büyük engeldir. Ergenekon’da, Balyoz’da kimin emrindeydi yargı; siyasi otoritenin etkisindeydi. Ne değişti, roller. 

BAKMADAN GEÇME!