Sistem analistleri bilişimciler ve sağlık sektörü önem kazanacak

Son yıllarda en hızlı gelişen istihdam alanlarından biri bilgisayar teknolojisi. Teknolojik ilerlemeler ile bilişim teknolojilerinin ve dijital iletişimin özel sektör, kamu sektörü ve gönüllü sektörlerde işyerlerine sürekli entegrasyonu bu eğilimin bir süre devam edeceğini gösteriyor.

Sistem analistleri, tasarımcılar ve geliştiriciler, bilgisayar programcıları, web geliştiriciler, danışmanlar ve bilişim yöneticileri bilgisayar teknolojileriyle ilgili kariyer alanlarının önü parlak. Altyapı kurma ve onarma, fiber, kablo, uydu, vs. işlerinde çalışacak donanım mühendislerine de ihtiyaç var.  

Bir diğer garantili büyüme alanı da sağlık sektörü. Yaşlanan nüfusla insanlar daha uzun süre yaşıyor. Bu yüzden de yaşlı sayısı artıyor. Sağlık sektöründe veya hastanelerde medikal rahatsızlıklar için sunulan tedavilerin artmasıyla sağlık bakımıyla ilgili giderek daha fazla sayıda iş imkanı doğacak.  

Gelecekte parlayacağı öngörülen bir diğer kariyer alanı da bilimsel ilerlemeyle, özellikle de biyoteknoloji gibi ‘biyo’ bilimler. Özellikle doku mühendisleri ve genetik programcıların önü açık. Diğer yeni bilimsel alanlardan biri de  nanoteknoloji ve enerji teknolojisi olacak.

İş dünyasında talepleri değiştiren etkenler

Otomasyon: Bilgisayarlar kurallara uymada ve basit prosedürleri algılamakta iyi oldukları için “rutin” işlerde giderek insan gücünün yerine kullanılıyor. Bu nedenle, yönerge izlemeyi en çok gerektiren “beyaz yakalı” diye adlandırılan iş kategorisindeki işler otomasyona maruz kalacak. Matematik, okuma ve yazma temel becerileri, öngörülemeyen problemleri çözebilme ve başka insanlarla iletişime girebilme gibi bilgisayarların taklit edemeyeceği beceriler gittikçe daha çok talep edilecek.

Küreselleşme: Dijital teknoloji ve telekomünikasyondaki gelişmeler, artık şirketlerin işleri bölmelerini ve yapılacak işleri en iyi ve en ucuza yapılacakları yere göndermeleri sağlanacak. Aynı zamanda, Rusya, Doğu Avrupa, Çin ve Hindistan gibi yerlerdeki siyasi ve ekonomik değişiklikler potansiyel olarak bu gibi işleri yapabilecek birçok çalışan sunuyor. Bazı ekonomi uzmanları diğer ülkelerdeki çalışanların daha fazla entelektüel beceri gerektien ve daha yüksek ücretler ödenen işler için gittikçe daha fazla yarışacaklarını öngörüyor. Bu da rekabet üstünlüğü kazanmak için yüksek seviyelerde yaratıcılık ve yenilik sunmak zorunda bırakıyor. Küresel bilgi ekonomisinde, ekonomik gelişme insan sermayesine dayalı olacak. Bu durumda Türkiye’nin de uluslararası sınavlardaki performansını en başarılı ülkelerle aynı seviyeye çıkarması gerekiyor.  

Şirket değişimi: Teknoloji, küreselleşme ve diğer rekabet unsurları nedeniyle, şirketler işlerin yapılış şeklini ciddi anlamda değiştirdi. Birçok şirket artık hiyerarşinin ve denetimin daha az olduğu, çalışanların daha bağımsız, yaptıkları işten kişisel olarak sorumlu oldukları “daha düz” örgütler haline geldi. Ayrıca, kendi kendini yöneten ve gittikçe daha zorlayıcı önemli projelerden sorumlu olan çalışma takımlarıyla, iş  de çok daha işbirlikçi hale geldi. Aralarındaki etkileşimin çoğunlukla elektronik ortamda gerçekleştiği bu gibi çalışma takımları yapı olarak gittikçe daha küreselleşecek. İşler daha az tahmin edilebilir ve daha istikrarsız hale geldi. Çalışanların projeden projeye ve yıldan yıla yeni güçlüklere ve taleplere ayak uydurması gerekiyor.

Risk ve sorumluluk: Bireyler kişisel refahları için giderek daha fazla risk ve sorumluluk üstlenmeli. Bu eğilimin görüldüğü birbiriyle kesişen üç alan iş güvenliği, sağlık ve finansal planlama olacak. 

21. yüzyıl öğrenme becerileri  

· Yaratıcılık ve yenilik 

· Eleştirel düşünme ve problem çözme 

· Kıvraklık, uyumluluk ve yaşam boyu öğrenme kapasitesi 

· Takım çalışması ve sanal takımlarda işbirliği 

· İnisiyatif, kendi kendini yönlendirme ve girişimcilik 

· Etkili sözlü ve yazılı iletişim 

· Anadilde yeterlik 

· Çoklu diller ve kültürel farkındalık  

· Bilgiye etkili bir biçimde erişim ve bilgiyi analiz etme 

· Dijital yeterlik

Geleceğin en popüler 10 mesleği

·  Sosyal medya yöneticileri

 ·  Elektrik/elektronik mühendisleri  

·  Yazılım mühendisleri  

·  Nano-teknoloji mühendisleri /bilim adamları  

·  Biyoteknoloji mühendisleri

·  Robot mühendisleri

·  Medikal teknisyenler

·  Medikal hemşireler

·  Pazarlama yöneticileri

·  Yatırım bankacıları/borsacılar 

Önem kazanacak öğrenme türleri

Geleneksel akademik bilgiler ve beceriler: Öğrencilerin artık okulda öğretilen geleneksel akademik bilgileri öğrenmeye ihtiyacı olmayacağı düşüncesi yanlış. Örneğin; öğrencilerin işte ve hayatta başarılı olmak için güçlü matematik ve dil becerilerine ihtiyacı olacak. Orta düzeyde bir gelir kazanmak isteyen herkes için giderek daha gerekli hale gelen yüksek eğitim ve öğretimde başarılı olabilmek için de güçlü bir akademik temel son derece önemli.

Gerçekçi uygulamalar veya ‘uygulamalı okuryazarlıklar’: Öğrencilerin sadece bilgiye değil, “okuryazarlığa” da ihtiyacı olacak. Okuryazarlık öğrenilenleri gerçek mücadele alanlarında uygulayabilme yeteneğidir. Okuryazarlık  tüm dersler için geçerli olacak.

Daha kapsamlı yeterlikler: Çok daha kapsamlı yeterlikler geliştiren öğrenciler işte ve hayatta gittikçe avantajlı olacak.

İşveren anketlerine ve diğer kaynaklara göre en önemli yeterlikler şunlar: Yeni problemleri çözebilme ve eleştirel düşünme, iletişim ve işbirliği için gereken güçlü kişilerarası beceriler, yaratıcılık, entelektüel esneklik ve gerektiğinde yeni şeyler öğrenmeyi sağlayacak öz yeterlik.

Okullar öğrencileri geleceğe nasıl hazırlamalı

İşverenler “mutlaka sahip olunması gereken” nitelikler listesinin başına işbirliğini üst sıralara koyuyor. Bu temel yeterlilik, etkili sözlü ve yazılı iletişim kurabilme, başkalarıyla bağlantı kurma ve işbirliği yapma, müzakere etme ve çatışma yönetme ve ikna edebilmeyi içeren “kişiler arası becerilerin” bir bütünü olarak anlaşılıyor. İşverenler mezunların en kötü becerisinin yazılı ve sözlü iletişim olduğunu belirtiyor.  Öğretmenlerinin bu süreçte bu sorumluluğu üstlenmesi gerekiyor. Araştırmalar  öğrenci faaliyetlerinin (yıllık, öğrenci kurulu, vs.) onların liderlik ve takım becerileri geliştirmelerine yardımcı olabileceğini ve gelecekteki kazançları üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabileceğini gösteriyor.  Uzmanlar, ekonomik trendler gözönünde bulundurulduğunda yaratıcılık ve yeniliğin daha önemli hale geleceğini öngörüyor. Öğrencilerde yaratıcılığı teşvik etmekle ilgili çok sayıda araştırma var. Ancak okulların öncelikle bu yeterliği nasıl tanımladıklarını dikkatle belirlemeleri gerekiyor. Öğretmenler yaratıcı bir insanın en önemli göstergesinin problem çözme yeteneği, işverenler ise problemleri belirleyebilmek olduğunu belirtiyorlar. İşverenler öğrencilerin ‘doğru yanıtı olmayan’ bir problemi rahatlıkla ele alabilmelerinin çok daha önemli olduğunu da düşünüyor. Buna göre, okulların öğrencilere daha karmaşık ve yapılandırılmamış problemler sunma ve daha az sayıda çoktan seçmeli sorular vermenin yollarını bulmaları gerekiyor. 

Yeni nesil çalışma hayatının kurallarını değiştirecek

Uzmanların 'Dijital Yerliler' adını verdiği günümüz çocuk ve gençlerini ve ihtiyaç duydukları eğitim modelini irdelemeye devam ediyoruz. Teknoloji ile doğan, hızlı düşünüp tüketen bu sabırsız nesil, geleceğin çalışma koşullarını da kendine göre biçimlendirecek. Sürekli online, dijital uyarıya açık avatarlar iyi eğitimli, teknolojiden anlayan hızlı ve değişime açık olacaklar.

Uzmanlara göre gizlilik endişesi taşımayan, konuşma yerine mesajlaşmayı tercih eden yeni nesil için arkadaşlarıyla birlikte olmak cep telefonu, e-mail veya mesajlarla konuşma anlamına geliyor. Günümüz gençleri yaratıcı ve işbirlikçi oldukları için işgücüne katıldıkları şirketlerin çalışma biçimleri üzerinde etkili olup, işyerlerinin çalışma stili ve beklentilerini ciddi ölçüde değiştirecekler. Hızlı tempo ve değişime açık olan bu nesil, anında ödül ve tatmin bekleyecek. Sürekli dijital uyarıya alıştıkları için uyaran olmadığında sıkılma ihtimalleri de yüksek olacak. Ancak sosyal adalete daha çok önem veren, iyi eğitimli, teknolojiden anlayan ve yenilikçi düşünürler olma yolunda bir gidişat var.

Şirketlere güvensizler

Düzenli olarak online olan çocukların çoğu, kendilerini sanal gerçeklikte temsil etmek için bir çeşit avatar (kendi dijital benzerleri) kullanıyor. Bu ‘ikinci hayat’ dünyasında alışverişten çalışmaya, oyun oynamaya, sosyalleşmeye ve hatta gayrimenkul alıp satmaya kadar her şeyi sanal gerçeklikte hazırlıyorlar.

Teknoloji ile ilişkileri sezgisel ve doğal, hatta bazı durumlarda bağımlılık seviyesinde. Anne babalarının zaman zaman krizler nedeniyle işsiz kaldığını gördükleri için şirketlere güvenmiyor, tek proje yerine çeşitli iş projelerinde yer almayı tercih ediyor, bunu daha güvenli buluyorlar.

Oyun oynar gibi öğreniyorlar

Sosyal olarak çekingen, orta ve uzun vadeli hedefler belirleyen ve bunlara ulaşmak için sabırsız olan bu nesil için eğitim artık hayatta kalma yöntemini temsil etmediği için o kadar da önemli değil. Daha çok teknolojik bilgilerini ve zekalarını geliştirmeye çalışıyorlar. Daha iyi el-göz koordinasyonuna sahipler. Artık birçok çocuk işitsel öğrenme veya diğer öğrenme stillerinden ziyade görsel yanını tercih ediyor. Oyun oynar gibi öğrenmek istiyorlar.

21. yüzyılda bu öğrenciler mezun olduğunda, kendilerinden önceki yıllara göre daha fazla ve farklı beceriler bekleyen karmaşık bir dünyada vatandaşlık sorumlulukları üstlenecekler.

Güçlü iletişime sahipler

Onlardan beklenen özel ve mesleki yaşamında öğrendiği kişisel becerileri uygulayabilen, alanındaki yenilikleri takip edebilen, iletişim becerileri güçlü, ekip çalışmasına yatkın, yeniliklere ve değişime açık, problem çözebilen, eleştirel düşünebilen, yaratıcı ve üretken birey olmak.

İş hayatında kimler kazanacak

Beş yılda bir her alanda ikiye katlanan bilgilerle ve bu bilgilerin küresel çapta erişilebilir olmasıyla en iyi işleri en çok bilgi sahibi olanlar yapmayacak. Bilgisayarlar bu konuda hep avantajlı olacak. En iyi işler bilgiyi analiz etme becerileri olan, gerçek olduğu düşünülen şeyler değiştiğinde uyum sağlayacak esnekliğe sahip, küresel bir oyun sahasında uzmanlarla işbirliği yapabilen, alternatif bakış açılarını dikkate almaya istekli ve düşüncelerini sözlü olarak başarıyla aktarabilen bireylerin olacak.  Üst düzey bilişsel becerilere sahip olmayanlar ancak biraz daha teknolojik olan montaj hattı işlerine veya hizmet endüstrilerine hazırlanacaklar.

 

Artık mesele bilgiye ulaşmak değil onunla ne yapılacağıdır

 Tuta Özgan TED İstanbul Koleji Genel Müdür Yardımcısı: 21. yüzyılın yansımalarını, son 20 yılda gözlemlenen değişiklikleri ve bu değişikliklerin günümüz öğrencilerini nasıl etkilediğini büyük bir dikkatle izliyoruz. Eğitimciler olarak, başarılı ve mutlu bireyler yetiştirmek için bizden oldukça farklı koşullara doğmuş öğrencilerin özelliklerini iyi tanımaya odaklanmalıyız. Okulumuzda da yapılan sosyal ve akademik tüm çalışmalarda her öğrenciye sahip olduğu niteliklerin değerli ve özel olduğunu hissederek, kendisini keşfederek eğitim-öğretim sürecinde ilerlemesini sağlıyoruz. 4 yaşla başlayan eğitim-öğretim uygulamaları 12. sınıfın sonunda anadili yetkinliğinde İngilizce’yi kullanan, ikinci yabancı dilde iletişim kurabilen, yüksek öğretim kurumlarına hazır, tam donanımlı mezunlar verebilmeye imkan sağlayacak şekilde ele alınıyor.

Okullarda bilgi kuramı, istatistik, bilgi ve iletişim teknolojisi, liderlik, araştırma ve sunum teknikleri gibi dersler ve yaratıcılık-spor-toplum hizmetinden oluşan sosyal etkinlik programları dikkatle izlenmeli. Organizasyonlar öğrencilerin liderliğinde takım halinde yapılmalı ki, öğrencilerin geleceğin lider profilini benimsemeleri sağlansın.

Takım çalışması önem kazanacak

Dersler teknolojik ve görsel materyallerle işlenmeli. Online ödev siteleri, öğrenci ile öğretmenin iletişimini doğrudan sağlayan öğretmen web sayfaları, ödev modülleri, öğrenci-öğretmen elektronik haberleşme ağı, bloglar, sınıf ortamında bilgisayar ve akıllı tahta kullanımının bu sürece katkı sağlayacağı unutulmamalı. Öğrencilerin değerlendirilmesi ve onlara geri bildirimde bulunma, becerilerin iyice kavranmasının anahtarıdır.

Gençlere takım halinde, eleştirel düşünmeyi öğrenmek, karmaşık problemler üzerinde, vatandaşlık okuryazarlılığını geliştirmek yerel ve küresel konular üzerinde çalışmak, meslekler hakkında bilgi edinmek için staj yapmaları sağlanmalı.

21. yüzyılda her türlü bilgiye her yerden ulaşılabiliyor. Artık sorun bilgiye nasıl ulaşılacağı değil. Ulaşılabilen okyanus boyutundaki bilgiyle ne yapılacağıdır. Öğretmenlerimiz öğrencilerine bu bilgiyi kullanabilecek, bu denizin içinde bir denizci maharetiyle hedefine ulaşabilecek beceriler kazandırmayı hedeflemeli. Öğrenciler sosyal sorumluluk sahibi, dürüst, adil, başkalarının hak ve hürriyetlerine duyarlı, toplumumuzun çıkarlarını ve refahını düşünen ve üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirecek bireyler olarak hayata kazandırılmalı.

21. yüzyılın okulları

• Meraklı olmaya teşvik eder, mekanik öğretimi uygulamaz.
• “Ne biliyorsun” diye sormak yerine, “Neleri daha bilmek istersin” diye sorar.
• Yaratıcılığa norm ve standartlardan daha yüksek değer biçer.
• Deneyim ve bilgiyi gerçek ve somut örneklerle aktarır.
• Mümkün olduğu kadar kalıplaşmış programlar yerine öğrencilerin ihtiyaç ve ilgi alanlarına göre hareket eder.
• Öğrencilere klasik ve zorunlu derslerin yanında kişisel gelişim, insan ilişkileri, sağlıklı yaşam,  hukuk, ekonomi, borsa, iş başvuruları, medya gibi konularda öğrenme ve gelişme imkanı sunar.
• Erken yaşta yabancı dil eğitimine başlar.
• Öğrencilerin hayata dair soru ve sorgulamalarını ciddiye alır.
• Eğitim öğretim hedeflerini planlarken, bilgilerin ne kadar kalıcı, yaşamlarında hangilerinin uygulanabilir olduğunu ve gelecekte hangilerine ihtiyaç olacağını düşünüp-gereksiz bilgilerden bilinçli olarak kaçınır.
• Uluslararası kurum ve okullarla yakın ilişki kurar; öğrenciye dış dünya ile bağlantı kurmasını destekler ve fırsat verir (öğrenci değişimi, uluslar arası projeler, e-mail arkadaşlığı,  …)
• Teknolojik donanımı çağın gerektirdiği düzeyde olur.
• Öğrenciye çağın gerektirdiği teknolojiden faydalanmasını sağlar.
• Öğrencilerine yeteri kadar hareket ve spor imkânları sunar.
• Velileri öğrenme sürecine dâhil eder ve katkılarını ciddiye alır.
• Hayat boyu öğrenmeyi öğretir.
• Toplumsal ve sosyal duyarlılık çalışmaları, toplum hizmeti çalışmalarını destekler.

Öğrenme ortamları yeniden düzenleniyor

İnternet Kuşağı ve Dijital Yerliler olarak da bilinen Z Jenerasyonu, internet erişiminin her zaman mümkün ve çok olduğu bir dünyaya doğdu. Bu hiper bağlantılı ve teknoloji meraklısı gençler eğitimcilerin ders hazırlama ve öğrencilerle etkileşim kurma şeklini değiştiriyor.

Sınıfiçi interaktif araçlar: İnteraktif ders kitapları, eğitsel oyunlar ve ortak projeler eğitimcilerin dijital jenerasyonun derse daha iyi katılmasını sağlamak için başvurdukları yollardan sadece birkaç tanesi. İşbirlikçi online projeler: Eğitimciler, öğrencilerini dünyanın başka yerlerindeki akranlarıyla birlikte çalışmaya teşvik etmek için web tabanlı programlardan daha çok yararlanacak. Sınıflarda podcasting (İnternet üzerinden ses ve görüntü dosyalarının paylaşılması), dijital medya ve hatta video kurgulama ve tasarlama gibi başka online işbirlikçi projelere de yer verilecek.

Görsel öğrenmeye odaklanma: Çalışmalar Z Jenerasyonu beyninin yapısal olarak kendinden önceki nesillerden farklı olduğunu gösteriyor. Beynin görsel yetiyle ilgili bölümü bu grupta çok daha fazla gelişti ve bu nesil için görsel öğrenme yolları daha etkili ve keyifli hale geldi. Öğretmenler ve yöneticiler dinlemeden ziyade bakmaya odaklı öğretim programlarıyla bu değişikliklere karşılık vermeye başladı.

Öğrenmeyi oyun gibi görme: Araştırmacıların gördüğü en büyük değişikliklerden biri, anında tatmin ihtiyacı. Bunu da sağlayan oyunlar. Öğrencileri konuyu daha da iyi öğrenmeye motive edebiliyor. Eğitici olmayan oyunların bağımlısı olan çocuklar oyun oynarken onlara farkına varmadan bir şeyler öğretecek oyunlarla çabucak kandırılabilir.Geleneksel eğitim derslerinin yerini asla almayacak olsalar da, oyunlar Z Jenerasyonu öğrencilerinin becerilerine ve ihtiyaçlarına uygun ek kaynaklar olacak.

Ezber yerine eleştirel düşünme: Öğrencilerin ezberlemesi gereken şeyler her zaman olacaktır, ancak internet, eğitimi ezber stratejilerinden yavaş yavaş uzaklaştırıyor. Öğretmenler bu günlerde önemli tarihleri hatırlama yeteneğinden ziyade eleştirel düşünme ve problem çözme becerileri üzerinde duruyor.

Mesleğe yönelik eğitime dönüş: Öğrenciler en iyi ve en büyük üniversitelere başvurmaya devam edecek, fakat Z Jenerasyonuyla birlikte liseden hemen sonra bir lisans derecesi alma eğiliminden uzaklaşılacak. Bunda yüksek eğitim maliyetinin payı büyük. Ayrıca, teknolojiye aşina olan ve birkaç iyi fikre sahip birçok gencin kariyerlerine başlamak için üniversite eğitimine ihtiyacı olmayacak. Gittikçe daha fazla sayıda insan, daha erken yaşlarda girişimcilik ve iş olanakları peşinde koşacak.

Daha küçük parçalar halinde öğrenme: Çabuk sıkıldıkları ve bir sonraki göreve geçmeye hazır oldukları için bu nesildeki öğrencilere öğretmek zorlaşacak. Uzun dersleri yönetmek zor olabilir, bu yüzden eğitimciler bilgileri küçük parçalar halinde verecek. Bazı öğretmenler daha kısa ve anlaşılır dersler hazırlıyorlar. Böylece istenen bilgi bir sonraki konuya geçmeye hazır öğrencilerin sıkılmasına neden olmadan etkili bir şekilde aktarılıyor.

Teknoloji ile doğan, hızlı tüketen ve sabırsız yeni kuşak nasıl eğitilecek?

Her nesil, bakış açılarını ve  davranışlarını şekillendiren farklı deneyimlerin özelliklerini taşır. Günümüz çocuk ve gençlerine uzmanlar “Dijital Yerliler” adını verdi. Teknoloji ile doğan, hızlı düşünüp tüketen bu sabırsız nesli eğitmek pek kolay olmayacak. Eğitimciler şimdi, sınırsız bilgi erişimi olan bu neslin, sınıf ortamında verilen bilgiyi, alışagelmiş geleneksel yöntemlerle sunmanın onlar için eğitimi sıkıcı ve anlamsız hale getireceği endişesi taşıyor. Biz de üç gün boyunca Dijital Yerliler olarak tanımlanan günümüz çocuk ve gençlerinin ihtiyacı olan eğitim modelini irdeleyeceğiz.

Dijital iletişim araçlarını daha çok eğlence için kullanan çocuk ve gençlerinin eğitimi günümüzde en çok kafa yorulan konu. Nasıl olacak da bu çocuklar yaşadıkları toplumu, küreselleşen dünyayı algılayan başarılı, mutlu, üretken ve yaratıcı bireyler olmaları için katkıda bulunacaklar? Doğrusu eğitimciler de bu konuda endişeli.

21. yüzyıl yaşam ve kariyer becerilerini bu sabırsız teknolojisever kuşağa öğretmek zor. Bu konuda atılacak  ilk adım da onlarda ilgi ve merak uyandırmak. Daha sonra gerçek yaşamı ilgilendirecek proje ve araştırma üretmelerini istemek.

Yarışmak yerine işbirliği

Ayrıca geçmiş kuşaklarda olduğu gibi bilgiyi ezberlemek de onların ilgisini çekmeyeceğinden öğrenme ortamlarını da değiştirmek gerek. Öğrencilerin değişik kültürleri tanıması, farklılıkları anlaması ve gerçek yaşamla ilgili bilgi, deneyim edinmesi de artık şart. Bunun için çeşitli ülkelerden öğrencilerle ortak projeler hazırlaması 21. yüzyıl eğitim programlarının temel özelliklerinden birisi haline gelecek.

Sınıf içi, okullar ve kültürler arası yapılan bu tarz çalışmalar sayesinde öğrenciler artık not için yarışmak yerine, öğrenmek için işbirliği yapacak. Projelerle dünyadaki çevre, açlık, savaş gibi bir çok sorun hakkında bilgi sahibi olacaklar. Ayrıca bu sorunlara getirdikleri çözümlerle gerektiğinde risk alma, karar verme, inisiyatif kullanma, liderlik, analitik düşünme ve problem çözme becerilerini geliştirecekler. Bütün bunlar da onlara işbirliğinin yanı sıra uygulama, analiz yapma, sentezleme, değerlendirme ve edinilen bulgulardan yola çıkarak yenilerini yaratma gibi üst düzey düşünme becerilerini geliştirme olanağı sağlayacak.

Bunların olabilmesi  için de olmazsa olmaz  koşul, tüm öğrencilerin en az bir yabancı dili çok iyi anlayarak yazılı ve sözlü iletişim kurabilecek şekilde bilmesi. Klasik müfredatta yer alan derslerin yanı sıra medya, teknoloji, çevre okuryazarlığı, iletişim becerileri gibi yeni bir çok dersin de müfredatın içine alınması.

Kişiye özel öğrenme

Eğitimdeki tüm bu değişimlere “beyin ve öğrenme” üzerine yapılan bilimsel çalışmalar damgasını vuracak. Her çocuğun farklı öğrenme stiline sahip olduğu düşünülerek öğrenme etkinliklerinin planlanması gerekiyor. Çoklu Zeka Kuramı ile Kişiselleştirilmiş Öğrenme Yöntemi gelecekte eğitimin en önemli gündem maddesi olacak.

Her bireyin öğrenme stili farklı

Öğrenme stratejileri, bilgi ve becerileri anlamak, hatırlamak ve kullanmaya yönelik teknikler olarak uygulanacak.  Öğrenme teknikleri aktarılacak, kendi düşünme ve öğrenme süreçlerine yönelik farkındalık kazandırılıp, kendi bağımsızlıklarını geliştirmeleri sağlanacak. Böylece akademik motivasyonları yükseltilecek. Farklı disiplinlerde düşünme ve öğrenme becerilerini uygulayan, zamanla kendi stilinin farkına varanlar bu konuda sorumluluk alacaklar. Öğretmekten çok öğrenmenin ön planda olduğu ortamlarda yapılan etkinlikler daha keyifli hale gelecek.

Eleştirel düşünen ve iletişime açık olan başarılı olacak

Öğrenciler;

21. yüzyılda hayatta ve iş dünyasında başarılı olmak için gerçekten daha iyi veya farklı becerilere ihtiyaç duyacaklar mı? Eğer öyleyse, bu değişimlerin arkasındaki eğilimler neler? Ve hangi bilgi ve beceri türleri en önemli olacak?

Uzmanların gelecekte öğrenciler için faydalı olacak bilgi ve beceri türlerini şöyle sıralıyor:

· Daha çok eğitim alan öğrenciler daha avantajlı olacak. Bir aileye destek olabilmek veya orta sınıf bir yaşam tarzını sürdürebilmek için lise sonrası eğitim veya teknik eğitim giderek daha çok önem kazanacak.

· Matematik, dil ve anlatım, fen bilgisi gibi okul derslerindeki geleneksel bilgi ve beceri ihtiyacının yerini bazı yeni beceriler almayacak. Ama, daha ileri seviyede matematik dersi alan ve daha üst seviyede matematik becerilerinde uzmanlaşan öğrenciler akranlarına göre belirgin bir üstünlüğe sahip olacak.

· Hem iş hayatında hem de özel hayatta başarılı olmak ve gerçek yaşamdaki zorluklarla mücadele etmek için bilgiyi sınavlarda  “tekrarlamak” yerine, bu derslerde öğrendiklerini nasıl daha iyi uygulaya-caklarını öğrenmeleri gerekecek.

· Eleştirel düşünebilen, alışılmamış problemleri çözebilen, iletişim kurabilen ve işbirliği yapabilen, yeni ürünler ve süreçler yaratabilen, değişime uyum sağlayabilen öğrenciler işte ve hayatta daha da avantajlı olacaklar.

Yazarın Tüm Yazıları