Şimdiki çocuklar meşgul

Baktım hava güzel, takılırız diye 6 yaşındaki oğlumu aradım ve bakıcı ablasından aldım cevabı: “Can bugün müsait değil Tuna Abi, okuldan sonra sınıf arkadaşının doğum gününe gidecek.”

“Peki yarın?” diye soracak oldum, birkaç saniye düşündükten sonra “yarın da antrenmanı var” dedi: “Cumartesi bildiğim kadarıyla okul gezisine katılacak, istersen yine de sabahtan ara.”
Beyefendinin pazar günlerini “dinlenerek” geçirmeyi tercih ettiğini bildiğimden, sormadım bile.
Kendimi bir an 65 yaşında, şirket yöneticisi oğluna ulaşmaya çalışan bir emekli gibi hissettim. Sanki bakıcı ablayla değil, asistanıyla konuşuyordum.
Kızcağız halime acıdığını belli eden bir sesle “Can Bey şu an toplantıda amcacım” diyordu: “Ankara’dan heyet geldiği için çok yoğun. Aradığınızı söylerim ama.”
Evliliklerini bitirmiş anne-babaların en büyük korkusu, günün birinde çocukları tarafından “ilgisiz” olmakla suçlanmaktır.
Amerikan filmlerinde okul merdivenlerine oturmuş, ağlamaklı bir yüzle bekleyen yavrucak görüntüsü gitmez gözümüzün önünden.
Bu yüzden canımızı dişimize takar, işten-güçten artırdığımız her saniyeyi evladımızla geçirmek isteriz. Biletler alır, programlar yapar, uçurtmalar boyarız.
Ama şekilde görüldüğü gibi, söz konusu zamane çocukları olduğunda öyle kolay değil bu.
Pazartesi arayıp kendisinin haftalık ajandasını öğrenmeniz ve programındaki boşluklara kahramanca sızmanız gerekiyor.
Bunu annesine söylediğimde Bono misali patlattı kahkahayı ve “fena mı?” dedi: “Sana yazı konusu çıkmış işte!”
Yazı falan iyi hoş da, çocukların bu meşgul halinin hastası olmamak sahiden elde değil. Neyse ki bir ara telefona çıkma fırsatı buldu da beni yarın 5 ile 7 arasında Gormiti oynamaya beklediğini söyleyebildi.
Sorumlu ve zamanı en iyi şekilde kullanmaya kararlı bir baba olarak düşünmeye başladım bile: Ne de olsa onunla kıyaslanınca boş gezenin kalfası sayılırım, düşünmeye vakit çok!

Mecnun oldum dizide

TRT’de Onur Ünlü’nün başının altından çıkan, alem bir dizi başladı: Leyla ile Mecnun.
Şahsen pek tanışmayız ama Onur sanat dünyamızın en şahsına münhasır simalarındandır: Şahane şiirler yazar, kreatif filmler yönetir...
Şimdi de ne kadar klişe varsa dalga geçen, absürt mizahın sınırlarında bir dizi yapmış işte. Senaryo ayrı, oyuncu kadrosu ayrı alem. Eğer seyircinin zekâsına iltifat eden ve gülmekten sandalyeden düşmenize neden olacak bir dizi arıyorsanız, takibe almanız menfaatinize.

Ağaoğlu, sözüm size

Madem inşaat sizden soruluyor, bir “yazar evi” inşa etseniz ya.
Dünyanın dört yanından yazarlar gelip kalır, ileride Nobel alacak eserlerini sizin yaptığınız mekânlarda kaleme alırlar.
Hem edebiyatımızın çok önemli bir eksiği kapanır hem de markanız dünya çapında saygınlık kazanır. Biz de gelişmiş bir ülkede yaşadığımızı hissederiz.
Teklif bizden, takdir sizden: Bana inanmazsanız da bu işlerin önemini arkadaşınız Sinan Çetin’e sorunuz.

İncir Çekirdeği

“Erkek ruhundan anlayan yazar” ne zaman çıkacak?
Yazarın Tüm Yazıları