Silivri’de vicdan

GENELKURMAY eski başkanı İlker Başbuğ feryat ediyor: “Ben bugünkü iktidarla yedi yıl birlikte çalıştım. Her hafta Cumhurbaşkanı ve Başbakanı gördüm. Demek ki, gündüz onlarla devlet işlerini görüşüyordum, gece de gizli örgütü yönetiyordum. Eğer öyleyse, kapatın gitsin bu devleti”.

Haberin Devamı

Emekli orgeneral Ergin Saygun on beş ayrı sağlık kurumundan rapor almış, mutlaka hastanede tedavi görmesi gerek. Sağlığı her geçen gün kötüye gidiyor ama, Silivri Cezaevinde kalmaya devam ediyor.

Gazeteciler, bilim adamları, askerlerle ilgili Silivri’de iki temel sorun var: Tecrit ve sağlık. İkisi de, insan hakları ihlallerine kadar varıyor.

Bunu ben söylemiyorum, Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesi, CHP Sivas milletvekili Malik Ecder Özdemir söylüyor.

Silivri ile ilgili komisyon tespitleri ise, çok farklı, Silivri sanki “dinlenme kampı, huzur evi”.

KONFOR VE TECRİT

İnsan Hakları Komisyonu üyesi beş milletvekili, üçü AKP, birer CHP ve MHP, Silivri’ye giderek tutuklu ve mahkumlarla görüşüyor, koğuşları dolaşıyor.

Adi suçtan yatanların koğuşları konfordan geçilmiyor. Siyasi zanlılara ayrılan bölümler felaket. Yirmi dört saat kamerayla izleniyorlar, tuvalette bile.  Açıkça insan hakkı ihlali.

Tecrit o boyutta ki, örneğin Mustafa Balbay telefona gidiyor, koridorda sağa, sola bakması yasak. Tecrit insansızlaştırma derecesinde. Dava sonucu ne olacak belli değil, ama cezaevi koşulları hapis süresinden beter.

Komisyonun AKP’li üyeleri bile, gördükleri koşullara “böyle olmaz” diyerek, itiraz ediyorlar. Ne var ki, yazdıkları Silivri rapor taslağında bunlardan söz yok. Malik Ecder Özdemir’in isyanı da bundan kaynaklanıyor.

Özdemir Meclis İdare Amirliğine seçiliyor, komisyon üyeliğinden ayrılıyor. Belki rapora karşı oy yazısı yazamayacak, ama yarın İnsan Hakları Komisyonuna katılıp, gördüklerini ve gördüklerinin raporda yer almadığını dile getirecek.

İKİ FARKLI DÜNYA

Raporun hukuki, fiili yaptırımı yok. Adalet Bakanlığına gönderiliyor ve kamu oyunun dikkati çekiliyor. İnsanlık dışı uygulamalara son vermek, artık Adalet Bakanlığının insafına kalmış. Bu çağda böyle bir uygulama, öç alır gibi.

İnsan Hakları söz konusu olduğunda, artık şu partili, bu partili ayrımı olmaması gerekir. Ama, var. Öyle var ki, Silivri gerçekleri ve rapor taslağı iki farklı dünya.
Raporu yazan AKP üyeleri suya sabuna dokunmuyor, orada gördüklerini ve söylediklerini rapora yansıtmıyor.

İnsan Hakları denildiğinde, parti ayrımı son bulur, değil mi? Ne yazık ki, öyle değil. Evrensel değerler bunu gerektirir, değil mi? Ne yazık ki, öyle değil.

Adı üstünde, “İnsan Hakları Komisyonu”. Ne komisyonu, hangi komisyon?

Haberin Devamı

O emniyet müdürü iş yapar

Haberin Devamı

ŞİİR yazıyor, tiyatroyla ilgileniyor. Bol kitap okuyor. Bölgeyi gayet iyi tanıyor Diyarbakır’ın yeni Emniyet Müdürü Recep Güven farklı bir profil çiziyor.

Güven Üsküp doğumlu, mesleğinde istihbarat kökenli. 91-96 arasında terörün şiddetlendiği, buna karşılık köy yakmalarının yaşandığı dönemden söz ederken, kendinden örnek veriyor:

 “Annemle elli yıl sonra köyümüze gittik, mezarlığı bulamadık, köyden ayrılmanın acısını bilirim. Boşaltılan her köyün geleceğimize tehdit olduğunu biliyorduk”.
Emniyet Müdürü devam ediyor:

“Dağda ölen teröriste ağlamıyorsanız, insan değilsiniz” ve ekliyor, “sadece polisle çözülmeyecek bir sorun olduğunu da biliyorum”.

Terörle mücadelede bu kadar deneyden geçmiş bir emniyet müdürü, pek çok siyasetçiye taş çıkartıyor, “silahlı operasyonlarla bu iş olmaz” diyor.

Diyarbakır insanıyla iyi diyalog kuracağa benzeyen Recep Güven’i kutluyorum, bu açıklamaları yapmak cesaretini gösterdiği ve “Kürt Sorununu” tek taraflı görmediği için.

Haberin Devamı

Ah Beşiktaş vah Beşiktaş

YOKUŞ aşağı son hızla iniyor, frenler tutmuyor, önüne gelen her engele çarpıyor. Her çarpmada, her tarafı yara, bere içinde.

Beşiktaş bu yıl kayıp. Kolay düzeleceğe de benzemiyor. Oynadığı, futbol filan değil. Fenerbahçe karşısında izlerken, bir Beşiktaşlı olarak kendi kendime, “eyvah” diyorum, “bu maç 5-0’a, 6-0’a gider”. 3-0’da kalıyor. Yine eyvah.

Teknik yönünü bilemem, şu oyuncu, bu oyuncu, ama izlerken takımın ne kadar kötü olduğu ortada. Mesele Ahmet, Mehmet, Samet meselesi değil.

Önce akıllarda o dev borç, onun moral bozukluğu, bunun takıma yansıması, kendine güvensizlik var. Sonra yetersiz teknik kadro ve yetersiz oyuncular.

Sadece bu yıl değil, bir kaç yıl Beşiktaş’ın işi zor.

 

Yazarın Tüm Yazıları