Sihirli çözüm yok

AMERİKA’dan başlayıp tüm dünyayı saran ekonomik kriz daha çok can yakacak gibi görünüyor. Krizin kısa sürede bitmesine yönelik alınan ve alınması tasarlanan önlemlerin ne derece etkili olacağı bilinmiyor. Galiba, krize sihirli çözüm bulmak zor.

Bu yılın ortasında ekonomiyi uyarmak için Bush İdaresi’nin uygulamaya koyduğu vergi iadesi beklentilerin aksine hiçbir işe yaramadı. Aslında yaramaması doğaldı, beklentiler abartılıydı. Amerikalıların yüzde 60’ı aldıkları vergi iadesini olduğu gibi bankaya yatırmışlar. Halbuki, devletten parayı alanların harcamalarını artırmaları bekleniyordu.

HİÇBİR ŞEY YAPILMASA

Söylentilere göre, yılbaşından sonra göreve gelecek Obama İdaresi düşük ve orta gelirlilerin vergilerini düşürmeyi tasarlıyor. Aynı zamanda, alt yapı yatırımlarının artırılmasıyla da ekonominin uyarılması gündemde. Vergi indirimleri ve harcama artırımlarıyla Amerika’nın bütçe açığının gelecek yıl 1 trilyon doları geçmesi bekleniyor. Amerikan devleti gelecek yıl milli gelirlerinin yüzde 10’u kadar yeni borçlanma yapmak zorunda kalacak. Almanya’da da benzer bir durum var.

Devletin büyümesi çoğu zaman özel sektörün küçülmesi anlamına gelir. Bugüne kadar ekonomik büyümenin motoru durumunda olan özel sektörün devletle yer değiştirmesiyle ekonomiyi büyütüp büyütmeyeceği tartışmalı. Ayrıca, her hafta yeni paketler açılarak ekonomik birimlerin kafaları giderek daha fazla karışıyor. Kaldı ki, sırada kurtarılmayı bekleyen şirket ve sektörlerin akıbeti de henüz belli değil.

Bu şartlarda, ekonomiyi uyarmaya yönelik önlem paketleri ekonomiyi uyarmaktan çok ekonomik dalgalanmalar yaratıyor. Genel eğilim ise aşağı yönde. Ekonomi yazınında çok yer bulan devletin özel sektörü piyasalardan dışlaması (crowding-out) olgusu bugünlerde tüm açıklığı ile yaşanıyor. Faizlerin düşürülmesi buna ilaç olamıyor.

Bunca kafa karışıklığı içinde, "hiçbir şey yapılmasa ne olur?" sorusunu sormak gerekiyor. Belki, hiçbir şey yapılmasa, ekonomik birimler içinde yaşadıkları kurallar içinde daha çabuk çözümler üretebilecekler. Ekonomi elbette küçülecek, işsizlik artacak. Ama, her gün yeni bir duruma yönelik oluşan beklentilerin yarattığı dalgalanmalar olmayacağından, belki işsizlik daha az artacak, krizin maliyeti daha az olabilecek.

DURGUNLUĞUN RUH HALİ

Ekonomik durgunluk sürecinde devletin para ya da maliye politikaları yoluyla doğrudan müdahale edemediği en önemli alan özel sektörün yatırım harcamalarını kesmesi oluyor. Yatırım harcamalarının kesilmesi ekonomide hem toplam talebi düşürürken hem de ekonominin ileride büyüme şansını kısıtlıyor. Bu süreci kısa dönemde faizleri düşürme yoluyla tersine çevirmek de mümkün olamıyor.

Dikkat edilirse, dünyanın en büyük şirketleri her gün yatırım harcamalarını kestikleri ve istihdamı azaltmayı planladıkları konularında açıklamalar yapıyorlar. Türkiye’de de durum aynı. Şeffaflık daha az olduğundan, Türkiye’de benzer haberleri aynı yoğunlukta duyamıyoruz. Bu olguyu küresel düzeyde bir süre daha yaşayacağız.

Ekonomik durgunluk psikolojisi (ekonomik durgunluğun ruh hali), ekonomi politikalarının kendisinden çok, politika uygulamalarının kararlılığı, tutarlılığı ve inandırıcılığı ile dağılabiliyor. Henüz bu aşamadan uzağız.

İyi bayramlar dilerim.
Yazarın Tüm Yazıları