Şifromani

Farkında mısınız? Son yıllarda hayatımız şifre çözmekle geçiyor.

Haberin Devamı

Ergonekon’un şifresi, Balyoz’un şifresi, Deniz Feneri’nin şifresi, KPSS’nin şifresi, basılmadan yasaklanan kitaplardaki, e-postalardaki, telefon konuşmalarındaki şifreler, şimdi de YGS’nin şifresi…

Siyasilerin söylediği her sözde bile şifre arıyoruz.

Devletler arası ilişkilerde, kurumlar arası işbirliklerinde, her türlü hayır işinde, herkesin hayatında, her şeyin içinde bir gizli işaret, gizli bir kod, anlam ya da amaç arıyoruz.

Ben bu duruma bir isim koydum; şifromani…

Sanki bugünleri görmüş gibi 27 Ağustos 2010’da bakın ne yazmışız bu köşede; “Kodlama ve şifreleme kavramları günlük yaşamımıza o kadar yerleşti ki bu da hepimizi kuşkucu bireylere dönüştürdü. Artık diyaloglarda ya da söylemlerde bile gizli mesajlar arıyoruz. Şüphecilik, niyet okumacılık birer zanaata dönüştü günümüzde. Ötekileşme, yandaş olma ve taraf olma da birer meziyete. İnançlar, aidiyetler, duruş ve söylemlerde bile gizli kodları ayırt etmeye çalışıyoruz. Yapılan çözümlemelere göre de o kişiye, kuruma ya da markaya karşı kendi yaklaşımımızı ve duruşumuzu belirliyoruz. Deşifre olmadan ama kendimizce deşifre ederek birbirimizle iletişim kurmaya çalışıyoruz. Birbirimizle ne kadar samimiyiz değil mi? Cenap Şehabettin'in şu sözünü unutmamakta fayda var: Şüphe hummalı hastalığa benzer. Uyumaz, uyuyamaz, uyutmaz, bir an uykuya dalsa da korkulu rüya görür...”

Haberin Devamı

Evet, toplumsal bir şifromani içindeyiz. Birbirimize karşı güvensiz ve samimiyetsiziz…

KPSS ile toplum nezdinde güven erozyonu yaşayan ÖSYM’nin YGS’deki son krizi ile iyice su yüzüne çıktı birbirimize karşı ne kadar güvensiz olduğumuz.

Görünen o ki, karşılıklı olarak bu niyet okumacılık ya da kimileri de saman altından su yürütme çabası içinde olduğu sürece şifromani ülkemizde toplumsal bir takıntı olarak sürüp gidecek.

Vatandaş neye kime güveneceğini ve hangi açıklamaya inanacağını anlamaya çalışıyor.

Tatmin olanlarla, olmayanlar arasındaki kavga sürdükçe de yine olan aklı bulanan vatandaşa olacak. Çünkü çok güvenen aldatılmaya, güvensiz olan da hayatı azap içinde yaşamaya mahkumdur da ondan.

Haberin Devamı

Güven denen şey inançla tesis edilir. İnanç ise görmediğine inanmakla... Bunun mükafatı da inandığının gerçek olduğunu bir gün göreceğini bilmektir. Bu yüzden insanlar genellikle arzu ettiği gibi gerçekleştiğini düşündükleri şeylere inanır.

Böyle olunca da akla Dante’nin “Cehenneme giden yolun taşları da iyi niyetle döşenmiştir” sözü geliyor ister istemez.

Şimdi söyleyin bakalım; YGS’deki son olayda iyi niyetli hataların bir milyon 700 bin gencin sınav sonucunu etkilemeyeceği yönündeki görüşlere mi inanalım, yoksa etkileyeceği yönündeki iddialara mı? Ne dersiniz?

Ertan Acar’ı http://www.facebook.com/ertanacar001 ya da http://www.twitter.com/ertanacar’dan takip edebilirsiniz...

Yazarın Tüm Yazıları