Sıcak para çok, yapısal tedbir yok

BU yıl da en çok konuşacağımız ekonomik konuların başında sıcak para gelecek. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yeni yıla ilişkin açıklamasında Merkez Bankası’nın bu ay içinde yine sıcak paraya karşı yeni önlemler alacağını söylemiş. Sıcak paraya karşı Hükümet bir şey yapmadığı için, belli ki yine bu konudaki umudunu sadece Merkez Bankası’na bağlamış durumda. “Bağımsız” Merkez Bankası’nın alacağı kararları bir Bakan açıklıyor.

Alınacak önlemler ise belli; yine munzam karşılıklar artırılıp belki vadeye göre biraz daha çeşitlendirilip, bankaların sıcak parayla temin ettikleri kaynaklar sınırlanacak. Böyle olunca da bankaların kredi vermeleri frenlenmeye çalışılacak.
İyi de, tüm bunlar sıcak para girişine değil, sıcak paranın yaratacağı etkiye karşı alınan önlemler. Doğrudan sıcak paraya önlem, yine yok.
Hükümet “önlem alanları gördük, sıcak parayı zaten önleyemiyorsunuz” diyerek önlem almamasına gerekçe gösterdi, belli ki bundan sonra da bu gerekçeye sığınacak.
Bari sıcak paranın bol olduğu şu yaşadığımız dönemde, zaten gecikilmiş alınması gereken yapısal tedbirleri alıp, ileriye dönük olarak avantaj kazanalım öyle değil mi? Örneğin yıllardır konuştuğumuz “aramalı ithalatına karşı içeride üretimin yolu açalım, bunun için planlama yapalım da cari açığın sürekli tehlikeli hale gelmesini önleyelim” değil mi?
Ama yok... Böyle bir şey konuşulmuyor bile...
Babacan, dolaylı verginin yüksek olduğunu ama buna mecbur olduklarını, zaman içinde doğrudan vergiyi artırmak gerektiğini söylemiş. Ancak bunun için bir şey yapılıyor mu derseniz; hiçbir şey yapılmıyor. Yıllardır, sadece yakınılıyor...
Halbuki sıcak paranın bol olduğu dönemlerde, bu tür yapısal tedbirlerin uygulamaya konup, ileriye dönük daha yüksek ve kalıcı bir büyümenin temellerinin atılması lazımdı. 2007 yılından bu yana, neredeyse hiçbir yapısal tedbir alınmadı. IMF gitti, böyle oldu.
Yani sürekli hazırdan yiyor, başkasının parasıyla büyüyoruz. Hem de bu paraya yüksek bedeller ödeyerek. Adam bir gün parasını geri çekip gitmeye karar verecek, buz para varken önlem almadığımız için, bu kez küçülmeye başlayacağız.
YAPISALLARI UNUTALIM
Babacan’ın söylemlerinden de ortaya çıktığı gibi; tümüyle dünya piyasalarına, buralardan gelecek sıcak paraya bağlı bir büyüme içindeyiz. Yapılan sadece bu sıcak paranın etkilerini biraz nötralize etmeye çalışmak. O da, bu paranın çıkışta başımıza büyük iş açacağı görüldüğü için, yani zevahiri kurtarmak için yapılan şeyler.
Bence kimse 2011 yılında sıcak paranın etkilerine karşı alınacak küçük önlemler dışında fazla bir şey beklemesin. Yapısal tedbir filan alınacağı yok.
Bırakın 2011’i, bu gidişle uzun süre gereken yapısallara dokunulmayacak bile...
Çünkü 2012 yılında da Cumhurbaşkanlığı seçimleri var.
Bu yıl ortasına kadar seçimlerin etkisiyle, Merkez Bankası’nın aldığı bu önlemlerin dışında bir önlem alınmayacak. Çünkü Hükümet seçime giderken bir yandan da bu sıcak paranın getirdiği bolluk görüntüsünü kullanmak istiyor. O nedenle rutin zam ve vergiler dışında yılın ortasına kadar bir şey yapmayacağı gibi, ücretleri, taban fiyatları da biraz yüksek tutmaya çalışacak. Bu arada 2011 yılı bütçesinde yazılı olan ödeneklerin çok büyük kısmı da ilk yarıda kullanılıp, seçime giderken bolluk havası pompalanmaya devam edecek.
Ancak seçimden sonra belli ki; yapılmayan, bekletilen zamlar yapılacak, vergiler belki artırılacak, yeniden bütçenin toparlanmasına çalışılacak.
Yani yılın iki yarısında iki ayrı ekonomik politika görebiliriz.
Tabi ki tüm bu tahminler dışarıdaki havanın mevcut seyrini koruyacağı varsayımına dayanıyor. Avrupa’daki kriz derinleşir, ABD’de faiz artırımı erken başlar, sıcak para çıkışı öne alınırsa, o zaman işler değişir.
Yazarın Tüm Yazıları