Sibirya’da Kıbrıs’ın yerini bilen yok

NOVİ URENGOY

Son dört gündür Allahın dahi unuttuğu, Sibirya’nın tam ortasındaki merkezleri dolaşarak geçirdim. Tavsiye ederim, son derece ilginç bir tatil fikri (!) Tek farkı ne Kıbrıs’ı tanıyan ne de Tayyip Erdoğan’ın kim olduğunu bilen...

Hiç aklıma gelmezdi, ancak önerdikleri zaman heyecanlandım. Sibirya’ya davet edildiğimde şaşırdım. Hergün karşılaşılan cinsten bir davet değildi.

Rus doğal gazı için büyük bir belgesel projesi önerilince, doğrusu dayanamadım. Binlerce kilometrelik bir yol olmasına rağmen gittim.

Öylesine farklı bir dünya ile karşılaştım ki, bugünkü yazımı Sibirya’da gördüklerime ayırdım.

Nasıl olsa yine yarından itibaren Kıbrıs’tan söz edeceğiz. Hiç değilse bugün gelin sizi bambaşka bir ortama götüreyim. Herhalde, aynı konuları okumaktan sizlere de bıkkınlık gelmiştir.

*

Gittiğim yer, Türkiye’den 5 bin kilometre uzakta, Rusya’nın Allah tarafından bile unutulmuş bir bölgesi. Batı Sibirya’nın tam ortasında Novi Urengoy adlı bir kent. Nüfusu 80 bin civarında yapay bir kent. Sadece 30 yıl önce Gazprom tarafından kurulmuş.

Gazprom, Rusya’nın bir devi...

İşi doğalgaz çıkartmak ve hem içeri, hem de Türkiye dahil dünya’ya satmak.

Sibirya’da ne kedi-köpek ne kuş var, yeşillikte yok. Sadece soğuk (-30/-45 arası), don, sürekli fırtınayı andıran sert rüzgar var. Herşey ve heryer bembeyaz. Burnunuzu dışarı çıkaramıyorsunuz.

Gazprom’un Sibirya’da tam 28 şehir-kasaba ve köyü var. 1 milyon insan doğal gazdan yaşam sağlıyor. Gazprom tarafından yapılan bu yerleşim bölgelerinde oturuyor ve Gaz’dan para kazanıyorlar. Yaşanılacak bir hayat değil, ancak karşılığında hem normal yerlerdeki işçilerden bir misli (ayda ortalama 500 dolar yerine 1000 dolar) kazanıyorlar, hem de çok ucuza yaşıyorlar. Tabii siz buna yaşamak diyorsanız.
Çocuklara “yaz ne demektir?” dersleri veriliyor. Normal yerlerde yaz aylarında, güneşin nasıl ısıttığı, kuşların nasıl öttükleri ve en önemlisi tabiat yapısının nasıl değiştiği, nasıl yeşillendiği yapay ve kapalı bahçelerde gösteriliyor.

Bu şerleşme merkezlerine gidiş gelişte ancak Gazprom’un özel uçak ve helikopterleriyle olabiliyor.

Dedim ya bambaşka bir yaşam.

Benim tavsiyem, halinize şükredin. İnsanlar öylesine güç para kazanıyor, çocuklarını-ailelerini rahat ettirmek için öylesine özverilerde bulunuyorlar ki, inanılacak gibi değil.

Novi Urengoy başta, Sibirya’da cirit attım (!) desem yalan olmaz. Altınızda Gazprom’un özel heliktopterini bulursanız tabii atarsınız.

Ancak bir ara resmen donuyorum sandım. Ellerimin parmak uçları hissini kaybetti. Kulaklarım kızardı ve çenem tutuldu (!) konuşamaz oldum...

Biraz meraktan, biraz de hınzırlıktan, nereye gitsem Kıbrıs’ı sordum. Gaz şehirlerinde ve gaz çıkarılan kuyuların başında -30 derecede çalışan mühendislere kadar herkese aynı soruyu sordum:

“ Kıbrıs’ta Annan planı kabul edilmeli mi? Rumlar ve Türkler EVET mi demeli?”

Karşımdakilerin bakışlarını unutamam.

- Neyin Kıbrıs’ı?

- Kıbrıs adasından söz ediyorum.

- Orada ne oldu?

- Referandum var ya, Rumlar ve Türkler 30 yıl sonra AB’ye ya birleşik Kıbrıs’ı sokacaklar veya oldukları gibi kalacaklar.

- Kıbrıs nerede?

Kıbrıs’ın nerede olduğunu, tartışmanın nereden kaynaklandığını bilenlere de rastladım tabii. Ancak, onların da hiç umurlarında değildi.

Onlar için önemli olan, Sibirya’dan kurtulmak ve doğru dürüst bir yaşam sürdürebilmekti... O kadar.

Biri dayanamadı “Türkiye’yi de biz besliyoruz” dedi. Bundan gurur duyduğunu hissedebiliyordunuz. Türkiye’ye giden doğal gazın çıktığı yerde, herkes gazdan söz ediyor.

Başka bir hayat yok.

Rusya’nın gücü de buradan kaynaklanıyor.

Gazprom adında inanılmaz büyüklükte bir de ile karşı karşıya kaldığınızı hemen anlıyorsunuz.

Düşünebiliyor musunuz, 159 bin kilometrekarelik boru, 1 milyon insan, yıllık 540 milyon metreküplük gaz üretimi. Sadece 3/1’ini ihraç ederek 16 milyar dolar kazanan bir Devlet şirketi.

Türkiye doğal gaz ile yeni tanışıyor. Oysa gaz 21 inci asrın , petrolün yerine geçmeye başlayan yeni şımarık çocuğu. En fazla 5-10 yıl içinde tüm sanayimiz gaz enerjisi ile çalışacak. Hayatımız gaz ile iç içe girecek.

DIŞIMIZDA DA BAŞKA BAŞKA DÜNYALAR VAR

Her ülke kendi sorunlarıyla yaşar.

Bizim gibi, başkaları da kendilerini dünyanın merkezi sayarlar. Kendi sorunlarımızın bütün dünyayı ilgilendirdiği ve sadece o sorunlarla yatıp kalktıklarını sanarlar. Oysa herkesin kendi sorunu vardır.

Bizler, Kıbrıs’taki gelişmelere ve Avrupa Birliğine veya AKP’nin gündemine saplanmış durumdayız. Oysa dünya öylesine büyük ve her toplum öylesine kendiyle meşgul ki, ne Türkiye ne Kıbrıs umurlarında.

Herşeyi kendi yaşam kavgaları ve kendi görüş açılarından görüyorlar.

Bizde öyle değil miyiz?

Bizim içinde Alman, Fransız veya Amerikalıların ne düşündükleri önemli değildir. Filistinlilerin neler çektikleri, Irak’taki savaş Afganistan’daki iç kavga ile pek ilgilenmeyiz.

İş bulma mücadelesi, cebimize girecek para veya bölgemizdeki gelişmeler daha önceliklidir.

Sibirya’da dolaşırken hep bunları düşündüm.

Dünyanın bir başka ucuna gittiğiniz zaman olayları çok farklı görüyorsunuz.

Yarından itibaren, ben de yine geri döneceğim ve yine günlük yaşam kavgasına gireceğim. Benim dünyamda yine değişecek. Ben de, Sibirya’da gördüklerimi geri plana atacağım ve sizlerle birlikte güncel sorunları paylaşacağım.

Havanın -30 derece olup olmadığını, yarın fırtına başlarsa evden dışarı burnumu dahi çıkaramayacağımı düşünmeyeceğim.

Tek tavsiyem var.

Günlük yaşamın içinde kaybolmayın. Bırakın ne olacaksa olsun. Denktaş HAYIR diyecekse, Rumlar Annan planını reddedeceklerse etsinler. Hayat hepimizi bir yere götürüyor.

Yaşam, o karar ciddiye alınacak birşey değil...

* * *

(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır.)
Yazarın Tüm Yazıları