GeriSeyahat Yunan adaları turunda Gonya’yı değil de Hanya’yı gördüm
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Yunan adaları turunda Gonya’yı değil de Hanya’yı gördüm

Yunan adaları turunda Gonya’yı değil de Hanya’yı gördüm

Kısa sürede çok yer görmek isteyenlerden misiniz? O zaman cruise ile Yunan adaları turu tam size göre. Dört günde birçok yer görebilirsiniz. Ben öyle yaptım. Üstelik Yunanistan’ın en büyük adası Girit’teki Hanya’yı da gördüm. Meşhur sözün nereden geldiğini de öğrendim. İşte yunan adaları turu maceram

Son yıllarda Türkiyeli tatilcilerin gözde mekânlarının başında geliyor Yunan adaları. Sınırsız eğlence vaat eden gecelerinden sakin, eşsiz güzellikte koylarına, ucuz ve lezzetli yiyeceklerinden renkli ve kadim kültürüne kadar pek çok gerekçe bu tercihin nedenleri arasında sıralanabilir. Son on yıldır tatillerini gerek Yunan adaları gerekse anakaranın sahil şeridinde geçirmiş biri olarak tercihim bu kez cruise turu oldu. Tek bir mekâna bağlı kalmak istemiyor ve kısa sürede çok yer gezip görmek istiyor ve özellikle yolda zaman kaybet istemiyorsanız tercihiniz kesinlikle bu olmalı.

Gemi kalkar, yolculuk başlar...

Çeşme Limanı’nda bindiğim Celestyal Nefeli’de ilk eğlenceli aktivite tatbikat oldu. Gemiye biniş ve öğle yemeğinin ardından 14.30 gibi başlayan güvenlik tatbikatı size “Tatile geldik. Bu hafif askeri, bahriyeli düzen de nereden çıktı şimdi” hissini yaşatabilir ama unutmayın gemi seyahatiniz sırasında güvenliğiniz ve konforunuz için böyle tatlı bir disiplin gerekli.

Yunan adaları turunda Gonya’yı değil de Hanya’yı gördüm

Demir aldıktan iki saat sonra Sakız Adası’na vardık. Adanın Türkiye’ye en yakın mesafesi 8 km. Girit, Eğriboz, Midilli ve Rodos’tan sonra Yunanistan’ın 5’inci büyük adası. Sakız ağacından geçimini sağlayan; armatör yetiştiren, refah seviyesi yüksek bir ada. Yaklaşık 20 milyon sakız ağacı var burada. Sakız’da görülmesi gereken iki güzel köy var; ‘Pyrgi’ ve ‘Mesta’. Pyrgi’de evler Picasso tablosundan fırlamış gibi. Pyrgili’ler; volkanik kumdan elde ettikleri bir oluşumla evlerini kaplayarak; Picasso eserlerine benzer bir çeşit süsleme sanatıyla üzerlerini çizmişler. Dünyanın dört bir yanından insanlar Picasso’nun köyü diyerek buraya geliyor. Köyün bir ilgi çekici yanı da ünlü ‘Zorba’ filminin çekildiği köy olması. Anthony Quinn sirtakiyi bu köyde öğrenmiş ve çekimler sırasında köy meydanında ayağını kırmış. Mesta köyü ise tam bir kale köy...

EN GÜZEL YUNAN MÜZİKLERİ

Daracık labirent sokakları ortaçağa uzanan bir zaman tüneli gibi. Mesta Köyü’nün dar sokaklarını da keşfettikten sonra, ağaçlarla çevrili avlusunda sakızlı dondurma ya da kahve içmek büyük keyif.

Mermer sokaklı ada: Siros

İkinci gün Lavrion Limanı’na demirleyip yarım günlük hızlı bir Atina turu yaptık. Başkent Atina’ya düzenlenen turun olmazsa olmazı tabii ki Athena Tanrıçası’na adanan efsanevi anıt Panthenon’du. Yunan antik kültürünün izlerini taşıyan Parlamento Binası, üniversite, Olimpiyat Stadı gibi önemli yerleri görüldükten sonra; Akropolis’in hemen eteklerinde yer alan Plaka semtinin sokaklarını keşfettik. Bu hızlı turun ardından Siros (Syros) Adası’na doğru yol almaya başladık.

Yunan adaları turunda Gonya’yı değil de Hanya’yı gördüm

Siros, daha Ermopouli Limanı’na yanaşmadan diğer Yunan adalarından farklı mimarisi ve siluetiyle merak uyandıran bir ada. Biz Siros’a akşamüzeri ayak bastıktan sonra adayı rehberimizin eşliğinde yürüyerek keşfe çıktığımızda ada mermer sokaklarıyla hemen diğerlerinden farklı olduğunu hissettirdi. Adanın bu farklı mimarisinde tarih boyunca Sicilyalılardan Araplara, Venediklilerden Osmanlılara kadar birçok farklı milletin eline geçmiş olmasının da payı var. Kiklad Adaları’nın başkenti Ermopouli Limanı da (Hermoupolis) UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan görülmeye değer bir yer. Akşam yemeği için bizim tercihimiz Kini Koyu’ndaki ‘Allou Yialou Syros’ adındaki restoran oldu. Burası gün boyu denize girip, öğle yemeğini hemen denizin yanı başında yiyebileceğiniz, manzarası güzel, tipik bir Yunan tavernası.

Yunan adaları turunda Gonya’yı değil de Hanya’yı gördüm

İlk başkent: Nafplion

Siros’ta gece yarısı gemiye döndükten sonra gemimiz bizi uykudayken yol alarak Yunanistan’ın çok da bilinmeyen bir başka güzel şehrine, ülkenin ilk başkenti Nafplion’a ulaştırdı. Dar sokaklarıyla Dubrovnik’i andıran Nafplion, Yunanistan’ın ilk başkenti. 2. Beyazıt döneminde kuşatılan; Kanuni döneminde ise tam bir Osmanlı kenti olan Nafplion; Osmanlı izlerini hâlâ taşıyor. Evliya Çelebi 1668’de Nafplion’u ziyaret ediyor ve Seyahatnamesinde şehrin 5 mahallesi olduğundan bahsediyor. Nafplion’da bugün Osmanlı döneminden kalma 2 cami bulunuyor. Syntagma yani Anayasa Meydanı’na bakan Ağa Paşa Camii bugün tiyatro binası, diğeri ise parlamento binası ve arkeoloji müzesinin ofisleri olarak kullanılıyor. Meydana çıkan dar sokaklar restoranlar-kafeler ve şık hediyelik eşya dükkânlarıyla dolu. Deniz ürünleri ve balık için Arapagos Restoran iyi bir alternatif. Nafplion denize girmek için de ideal Yunan kentlerinden biri. Karathona, Plaka, Psili Amos ve Iria ise en önemli plajları.

İşte ünlü sözün kaynağı:

Hanya ve Gonya

Yunanistan’ın ilk başkenti Nafplio ile gecenin geç vaktinde vedalaşıp yola çıktıktan sonra yolculuğumuzun dördüncü günü gözümüzü Yunanistan’ın en büyük, Akdeniz’in ise 5’inci büyük adası olan Girit’te açtık. Ada, 35 milyon zeytin ağacıyla Yunanistan zeytin tüketiminin yüzde 60’ını karşılıyor. Girit, zeytinyağı tüketiminde dünya birincisi. Osmanlılar’ın son fethettikleri yer Girit. Osmanlı’nın adada ilk ayak bastığı yer Gonya. Girit Savaşı tam 25 yıl sürmüş. Yerel rehberlere göre, ‘Hanya’yı da Gonya’yı da görmek’ deyimi buradan geliyor. Venedik’le Osmanlı arasında sürüp giden bu zorlu savaşı anlatmak için söylenmiş. Biz Gonya’yı değil ama Hanya’yı gördük. Hanya kuşatması, 1648’de başlayıp 1669’da Osmanlı’nın zaferiyle biten uzun ve zor bir kuşatma. Anadolulu askerler yıllarca evlerine dönememiş. Türkçede zor işlere kalkışanlara işte bu nedenle o gün bu gündür yani neredeyse 350 yıldır, “Haydi bildiğin gibi yap bakalım. Yap da Hanya’yı Gonya’yı gör” deniyor.

Yunan adaları turunda Gonya’yı değil de Hanya’yı gördüm

Yunan adalarında nereden ne alınır?

SAKIZ ADASI: Limanın hemen yanı başında deniz kıyısında yol boyu yürürken göreceğiniz marketlerden buraya özgü olan anasonlu ya da anasonsuz üretilen incir rakısı alabilirsiniz. Limanın hemen
karşısındaki Mastihashop ise sakız, sakızlı sabun, sakızlı kremler ve kozmetik ürünleri gibi orijinal ürünleri bulabileceğiniz bir yer. Ayrıca ızgarada sadece 6 dakikada pişirilebilen ‘Mastello Peyniri’ de adanın meşhur ürünlerinden.
SİROS ADASI: Adanın gülsuyu, antep- fıstığı, badem benzeri şeylerle tatlandırılan bu sakızlı lokumlarını tadabilir ve hediye etmek üzere birkaç kutu satın alabilirsiniz. Yerlilere göre bu lokumlar ne şeker ne de tatlı. Onlara göre lokumlar su gibi. Ayrıca adada yapılan koz helvasını da deneyebilirsiniz.
NAFPLION: Gümüş takılar, doğal taşlardan yapılmış tespihler, el yapımı deri sandaletler ve özel tasarım giysiler şehrin şık dükkânlarında alıcı bekliyor.
HANYA: Girit, Yunanistan’da üretilen zeytinyağının yüzde 60’ını üreten ve 135 bin zeytin ağacının bulunduğu bir bölge. Dolayısıyla
Girit’in bu güzel liman kentine kadar gitmişken tadımlık da olsa zeytinyağı alınır. Ayrıca sağlık ve güzelliğine düşkün olanlar aloe vera bitkisini ve aloe veralı çeşitli ürünleri de bulabilirler.
Bir de Girit’in ünlü el yapımı bağcı bıçakları var meraklıları için.
Bu seyahat Celestyal Cruises’un sponsorluğunda yapılmıştır.

False