Hafta sonunun en güzel 10 adresi! Üstelik pek fazla cep yakmıyor...

Bu hafta sonu gidecek bir yer bulamıyor ve baharın güzelliğinden mahrum kalmak istemiyorsanız bu haber tam size göre. İşte birbirinden güzel 10 hafta sonu adresi, üstelik pek fazla cep de yakmıyor...

Fotoğraflar: Alamy, www.visitizmir.org

Dünyada ilk kez batıdan doğuya göçen insanların köyü: Misi Köyü
Misi Köyü İstanbul’a yakın olmasının yanında tarihiyle de dikkat çekiyor. 2 bin yıllık geçmişe sahip Misi Köyü, Bursa’da yer alıyor. Köyün keşfi milattan sonra 183 yılında, Alex ismindeki bir keşiş tarafından gerçekleşmiş. Köyün bilinen ilk adı ise ‘Mysia’. Aynı zamanda diğer tarihi bilgi de ünlü tarihçi Heredot’a dayanıyor.

Heredot’a göre Trakya’dan Anadolu’ya geçen altı kavimden biri olan Mysiler burada ‘Misyalılar’ adıyla bir birlik kurmuşlar. Kurulan bu birlik dünya tarihinde ilk kez batıdan doğuya geçen kavim olarak bilinmekte. Tarihi hakkında söylenecek daha çok şey olsa da biraz da Misi Köyü’nde gezilecek yerlerden bahsedelim.

Misi Köyü’nde bir çocuk kütüphanesi bulunuyor. Kütüphane ufak yaş ve ilköğretim olarak ikiye ayrılmış. Giriş ise ücretsiz.

Köyde bir de Etnografya Evi bulunuyor. Karagöz Gölge Oyunu’nu günümüzde de yaşatmaya çalışıyorlar. İçeride yöresel kıyafetlerden köye has hediyelik eşyaya kadar birçok şey bulunuyor.

Şüphesiz köyün en ilgi çekici yeri buram buram Osmanlı kokan sokakları… Burada birçok fotoğraf çekebilir ve yürüyüş yapabilirsiniz. Bu hafta sonu rotanıza burayı mutlaka ekleyin, ortalama harcayacağınız miktar 200 TL.

Osmanlı’nın arka bahçesi: Mudurnu
Mudurnu, Osmanlı’dan kalma sokakları ve gezilip görülecek yerleri kadar lezzetleriyle de dikkat çeken bir yer. Listedeki diğer yerler gibi Mudurnu da tarihi açıdan oldukça zengin bir yer.

Tam olarak bir Osmanlı köyü olan Mudurnu’da Osmanlı’ya ait pek çok önemli yapı bulunuyor. Demirciler Çarşısı görmeniz gereken yerler arasında...

Burada birçok konak, restoran ve otel olarak hizmet veriyor. Haci Şakirler Konağı'nda konaklayabilirsiniz: 300 TL.

Sessiz sakin: Sığacık
Ege’nin bütün güzelliğini içinde bulunduran bir başka yer de Sığacık. Burasının da her Ege yerleşkesi gibi tarihi eskilere dayanıyor. Sığacık’ta bir de Teos Antik Kenti bulunuyor. Dönemin ‘sanat merkezi’ olarak adlandırılıyor bu yer. Ayrıca ilk tiyatro oyuncuları birliğinin kurulduğu yer burası.

Tarihi yerlerinin yanı sıra plajları ile de göz dolduruyor Sığacık. Akkum Plajı mutlaka görmeniz gereken bir plaj. Sakinliğini kanıtlar nitelikte bir harekette bulunan Sığacık, 2009 tarihinde Cittaslow’a katılmış. Yani Sakin Kentler Birliği’ne üye olmuş. Aynı zamanda salı günleri kurulan organik pazar bulunuyor. İlkbaharın gelişini karşılamak için Ege harici bir yer düşünemiyorsanız bu yer tam size göre.

Artvin’in gözbebeği: Şavşat Karagöl
Doğal güzellikleriyle insanın başını döndüren bir diğer yer de Artvin’de bulunuyor. Bu göl; doğası, yeşil ağaçlık alanları ile ilkbaharın en ideal yerlerinden. Şavşat Karagöl bir Milli Park...

Bu yüzden doğasına dokunulmamış. Gölün bulunduğu alanda birçok yayla ve orman bulunuyor. Şavşat Karagöl’e çok yakında yer alan bir diğer göl ise Borçka Karagöl.

Bu iki göl genellikle bir arada anılıyor. Doğal güzellikleriyle biri diğerini aratmıyor.

Şavşat Karagöl, ya da isterseniz Borçka Karagöl’de ilkbaharın gelişi ile cıvıldayan kuşları dinleyebilir ve gölün eşsiz güzelliğini izleyebilirsiniz.

Buraya kadar geldiyseniz, en iyi konaklama yapacağınız yer Laşet Motel... Doğanın içinde enfes bir mekan... Konaklama için ödeyeceğiniz fiyat: 125 TL.

Yeşil cennet: Kaz Dağları
Ülkemizde bulunan birçok doğal güzellikten biri olan Kaz Dağları’nı hiç gezmediyseniz şimdi tam sırası. Kaz Dağları, muhteşem doğal güzelliklerinin yanı sıra Yunan mitolojisinde önemli bir yeri olmasıyla göze çarpıyor.

Yunan mitolojisinde dağın adı İda Dağı ve birçok tarihi olay burada yaşanmış. Sonradan dağa Türkmenlerin göç etmesi ile adı ‘Kaz Dağı’ olmuş. 1993 yılında ise UNESCO tarafından Milli Park ilan edildi ve koruma altına alındı. Kaz Dağları Çanakkale ve Balıkesir il sınırında bulunuyor.

Bu sebepten seyahatinizde birçok yeri gezme olanağı yakalayabilirsiniz. Kaz Dağları’nda, adının anlamı ‘Sıçrayan Su’ olan Sütuven Şelalesi’ni ve döküldüğü yerde oluşan Hasanboğuldu Göleti’ni ziyaret edebilirsiniz.

Aynı zamanda günümüzde çok ilgi gören dinlenme alanlarından Pınarbaşı’nın güzelliğine de şahit olabilirsiniz. Dağın yakınlarında bulunan Adatepe Köyü ve Yeşilyurt Köyü’nü de görmeden sakın dönmeyin. Kaz Dağları'nın olduğu bölgede İda Nature Bungolov evleri bulunuyor burada doğanın içinde iki kişi konaklama ücreti 200 TL.

Tarihin avuçlarının içinde bir kent: Çanakkale
Çanakkale, geçmiş zamanlara dayanan tarihi ve bizim tarihimizdeki önemi açısından gezilip görülmesi gereken bir yer. Bunların yanı sıra yeşil ve mavi renklerinin uyumu ve insana ağzını açık bıraktıracak güzellikteki manzaralarıyla da görülmesi gerekiyor.

Çanakkale’de Çanakkale Savaşı’ndan kalan eserlerin yanında, bölgede hâkimiyet kurmuş devletlere ait eserler de mevcut. Şehitler Abidesi’ni de içine alan Gelibolu Yarımadası Milli Parkı’nı ziyaret etmelisiniz.

Bu milli parkta Avustralya, Yeni Zelanda, İngiliz ve Fransız askerilerinin yanı sıra 60 bini aşan Türk askerinin anıtları bulunuyor. Aynı zamanda bölgede bulunan muharebe alanları, gemiler vb. gibi yerler tarihi sit alanı ilan edildiğinden kolaylıkla gezilip görülebilir.

Çanakkale’ye gidilmişken görülmeden gelinmemesi gereken bir diğer yer de Troya Antik Kenti. Bu antik kent 1988 tarihinde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı. İlyada Destanı’nda bahsedilen Truva Savaşı da burada yapılmış. Yine bölgede bulunan tarihi Truva Atı ziyaretçilerini bekliyor.

İstanbul Boğazı’nın sonu Karadeniz’in başlangıcı: Rumeli Feneri – İstanbul
Rumeli Feneri, İstanbul Boğazı’nda Sarıyer ilçesinde bulunuyor. Rumeli Feneri’nin yanında şirin bir de balıkçı köyü bulunuyor. Aynı zamanda İstanbul Boğazı’na Karadeniz’den ilk giriş noktası.

Rumeli Feneri, 1855 yılında Kırım Savaşı esnasında Fransız ve İngiliz savaş gemilerinin İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e çıkmalarını kolaylaştırmak için yapılmış.

Hemen karşısında da Anadolu Feneri bulunuyor. Rumeli Feneri’ni gördükten sonra çevresinde bulunan Garipçe Köyü’nü ziyaret edebilirsiniz. Rumeli Feneri’nde Cenevizlilerden kalma, şuan bakımsız olan Rumeli Feneri Kalesi bulunuyor.

Fenere çıkış olmasa da bölgenin eşsiz manzarası güzel fotoğraflar çekmek için size yetecektir.

İstanbul’un akciğerleri: Belgrad Ormanları – İstanbul
İstanbul’un günden güne yeşil alanlarını kaybetmesi çoğumuzda endişe yaratıyor. İnsanların ve çocukların çimende oynamasını isteyen belediyeler parklar inşa etse de tam olarak yeterli olmuyor. Siz de bizim gibi düşünenlerdenseniz İstanbul’da bulunan Belgrad Ormanı tam size göre.

Eşsiz doğası, yürüyüş yollarıyla bir zamanlar İstanbul’un su ihtiyacı da buradan karşılanıyormuş. Havanın sıcak olduğu zamanlarda piknik için tercih edilen yerlerden Belgrad Ormanı. Ormanın yakınında bulunan Atatürk Arboretumu’nu da ziyaret edebilir ve içeride bulunan yüzlerce ağaç hakkında bilgi alabilirsiniz.

Ege Deniz’inin en güzel adası: Cunda
Temiz denizleri, yeşil sokakları ve sahillerinde yürüyüş yapabileceğiniz, yüzebileceğiniz tipik bir Ege adası Cunda.

Tam anlamıyla huzurun kol gezdiği bu adada birçok gezilebilecek yer de bulunuyor. Taş sokakları arasında kaybolup, tarihi eserleri tek tek incelemek yorgunluğunuzu unutturmaya yeter de artar…

Cunda Adası’nda bulunan Taksiyarhis Kilisesi, belki de adanın en önemli yapıları arasında. Aynı zamanda kilise Rahmi M. Koç Müzesi’ne de ev sahipliği yapıyor. Bir minare eklenerek camiye dönüştürülmüş. Camiye dönüştürülmüş bir diğer kilise de Saatli Camii.

Bu cami bölgedeki en yüksek ikinci kilise konumunda… Bir diğer kilise de tamamen ayakta kalmasa da günümüze kadar gelmeyi başarmış olan Panaya Kilisesi. Bu kilisede sadece birkaç duvar kalmış olsa da freskler hâlâ görülebilir.

Ege’nin tarihi burada atıyor: Foça
Eski zamanlara uzanan tarihi ve güzel manzaralarıyla hem kültürel hem de doğa gezisi yapmak mümkün. Burada yapılan tekne turlarına da katılmadan dönmeyin. Burada bulunan kayalıklarda yaşayan Akdeniz foklarını görme şansı elde edebilirsiniz. Akdeniz foklarının koruma altında olduğunu da söylemeden geçmeyelim.

Tarihinin eskilere dayanması sebebiyle sokaklarında kendinizi bir müzede gibi hissedebilirsiniz. Bölgede Athena Tapınağı, Foça’nın simgelerinden olan yel değirmenlerini, Kybele Tapınağı’nı ve daha birçok eseri görebilirsiniz. Sokaklarında bulunan taş evler de dikkatinizi çekecektir. Foça seyahatinizde Ege’nin eşsiz mutfağından zeytinyağlı yemekleri ve balıkları yiyerek midenize de şölen yaratabilirsiniz.

Karadeniz'in en güzel 10 yaylası
İşte herkesin bir gün gidip görmek isteyeceği, doğanın kendini tüm asaletiyle sergilediği en iyi 10 Karadeniz yaylası… Detaylar için videoya tıklayınız

Her ülkenin kendi kuralları ve yönetim şekli olması beraberinde bazı yasakları da getiriyor. Ama bazı yasaklar var ki oldukça ilginç. Video için tıklayınız...