Sonbaharın en güzel yurt içi adresleri

Her mevsimin kendine has güzelliği rengi ve duygusu var. Ne şanslıyız ki her bir yanı bir başka güzel olan, farklı zamanlarda mevsimlerin farklı güzelliklerini benzersiz bir cömertlikle sunan bir coğrafyada yaşıyoruz.

Ve mademki sonbahardayız; renkleriyle, ışığıyla, yemeğiyle ve yarattığı duygusal havayla şimdi bu mevsimi yaşama zamanı.

Fotoğraflar: Alamy, Serkan Ocak, Gezen Anne blogger

Yedigöller-Abant / Bolu’da yürüyüş yolu 2 bin 100 kilometreye çıktı
Bolu’da, yaklaşık 4 yıldır devam eden çalışmalar sonucunda uzunlukları 6 ila 30 kilometre arasında ve zorluk dereceleri 1 ila 6 arasında değişen toplam 2 bin 100 kilometre olan 165 yürüyüş güzergâhı belirlendi.

Bu güzergâhlar içinde 18 bisiklet yolu, 5 tırmanma kayası, 6 kanyon ve 14 kamp alanı da yer alıyor. Şu an Türkiye’nin en uzun yürüyüş parkuruna sahip il olan Bolu’da hedef bunu 3 bin kilometreye çıkarmak.

Yürüyüş yolları Bolu sınırları içerisinde yer alan Yedigöller Milli Parkı ve Abant Gölü Tabiat Parkı’nda bulunuyor. Ankara ve İstanbul’dan neredeyse her saat başı Bolu’ya giden bir otobüs bulmanız mümkün.

Bolu merkezden Abant’a 34, Yedigöller’e 42 km’lik bir mesafe var. Yedigöller, ismini vadilerin önünün kapanması sonucu oluşmuş yedi adet gölden alıyor (Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl).

Piknik alanları, şelaleleri, anıt ağaçları, yürüyüş parkurlarıyla ailece geçirilecek bir hafta sonu için ideal.

Kamp alanlarında çadır kurabileceğiniz gibi pansiyon ya da otelde de konaklayabilirsiniz. Burada ilk tercihiniz mümkünse çadır olsun.

Bu bizi aşar diyorsanız Hindiba Pansiyon konaklamak için iyi bir adres. (hindibadogaevi.com)

Abant Gölü ve Abant Tabiat Parkı’na ise Bolu civarında Ömerler-Madensuyu sapağından ayrılan yolu takip ederek ulaşabilirsiniz.

Burada da bungalovdan lüks otellere kadar birçok konaklama seçeneği bulunuyor.

Likya yolu / Sonbahar ışığının doğaya kattığı güzellik
Bu yolda kuzeydekinin aksine sararmış rengârenk yapraklar görmeyeceksiniz. Burada yeşilliğini koruyan ormanlar ve makilik bir de birbirinden etkileyici antik kentler sizi bekliyor olacak.

Ancak buradaki sonbahar ışığının doğaya kattığı güzelliği Türkiye’nin başka bir yerinde görmek pek mümkün değil. Ayrıca emin olun ki ne kadar sonbaharda olsa illa ki kendinizi Akdeniz’in sularına atmaktan alıkoyamayacaksınız.

Fethiye’den başlayarak Antalya’ya kadar uzanan Likya yolu dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotalarından biri olarak gösteriliyor. Bu yolun üzerindeki Gelidonya Feneri manzarası ise Türkiye’nin en güzel manzaralarından biri olarak kabul ediliyor.

Parkur üzerindeki yerleşim birimlerinde konaklama olanağı mevcuttur. Parkurun tamamı işaretlenmiş durumda. Likya Yolu’nun birinci bölümünde Uzunyurt (Faralya) Köyü, Dodurga Köyü, Sdyma, Pınara - Letoon - Xanthos kentleri ve incecik kumlarıyla eski bir liman bölgesi olan Patara yer alıyor.

Antiphellos, Apollonia, Simena, Myra, Limyra, Rhodiapolis, Gagai, Melanippe, Gelidonia, Edrassa, Olympos, Chimaera ve Phaselis ikinci bölümde bulunuyor.

Olympos’tan başlayıp Musa Dağı’nın zirvesinde(780m) son bulan gidiş-dönüş yaklaşık 5 saat sürüyor.

Küre Dağları / Üzerine gökkuşağı serpilmiş orman
Küre Dağları sonbaharın Türkiye’de en güzel yaşandığı yerlerden. Aynı ağaçta koyu yeşilden başlayıp gökkuşağının bütün renklerini farklı tonlarıyla birlikte görebileceğiniz en yer tam da burası.

Aynı zamanda yaban hayatı oldukça da zengin olan Küre Dağları’nda konforlu ve güvenli zaman geçirmeniz için direk olarak Zümrüt Köyü’ne gitmenizi öneririm.

”Zümrüt Köyü Küre Dağları Milli Parkı sınırında bulunan ve Azdavay bölgesinde yer alan izole bir köy. Etrafı tamamen ormanlarla kaplı olan köy gerek kültürel gerekse doğal açıdan bozulmamış.

Yaklaşık 50 hane olan köy 4 mahalle ve 350 nüfustan oluşuyor. Kayın, Sarıçam ve göknar ağaçlarının en güzel örnekleri de burada bulunuyor. Köyde yörenin orijinal yemeklerini tadabilir, köyden edineceğiniz rehberle birlikte ormanda yürüyüşler yapabilirsiniz.

Hiç kuşkusuz ki sonbahar denildiğinde başı kardan beyazlamış Kaçkar dağları ile onun önünde rengârenk ağaçların oluşturdu manzara ile ilk akla gelen yerlerden biri de Doğu Karadeniz.

Burada yaylalara doğru bir yürüyüş yapın. Günün kârı sulak çayırlar ve su yakınlarındaki ormanlık alanlarda açan güz çiğdemleri (Sonbahar zamansızı), tam da bu zamanlarda olgunlaşan Doğu Karadeniz’e özgü ‘İsabella’ denilen kokulu üzüm, seyrine doyum olmayan Kaçkar dağlarının görkemli zirvelerinin görüntüsü, renk denizine dönmüş ormanın huzuru olacak.

Bölgede sonbaharı en güzel yaşayabileceğiniz noktalardan biri de Macahel.

Borçka’dan Maçahel’e giden yol bugünlerde olağanüstü renklerle bezeli. UNESCO’nun Türkiye’deki tek Biyosfer Rezerv Alanı olan Maçahel’e vardığınızda ise kendinizi rengârenk bir denizin içine düşmüş gibi hissedeceksiniz.

Macaheli’nin Türkiye tarafındaki merkezi Camili olarak anılıyor.

Düzenli, Efeler , Kayalar, Maralköy ve Uğurköy diğer köyler. Hemen her köyde konaklayabilecek birkaç ev pansiyon bulunuyor.

Bunlardan birini seçin ve kartal yuvasını andıran balkonundan önünüzdeki doğanın yaptığı tabloyu izleyin.

Kapadokya / Vadilerde ışıkla köşe kapmaca
Buranın her mevsim bambaşka bir hali var ancak sonbahardaki ışık eşliğinde göreceğiniz coğrafyanın en etkileyici haline tanıklık edeceğinizi kesinlikle söyleyebilirim.

Tabiat ananın özenle yarattığı doğa mucizesi Kapadokya, derin tüf vadileri, peri bacaları ve insanlığa mesken olmuş kaya yerleşimleriyle biliniyor.

Tabiat ananın özenle yarattığı doğa mucizesi Kapadokya, derin tüf vadileri, peri bacaları ve insanlığa mesken olmuş kaya yerleşimleriyle biliniyor.

Sürekli bir devinim ve değişim içerisindeki coğrafyasının oluşturduğu vadiler, Kapadokya yürüyüş parkurlarının omurgasını oluşturuyor.

Panoramik ayrıntıların tek tek sahneye çıkıp görsel bir şölene dönüştüğü söz konusu vadiler, günübirlik rotalar sunuyor konuklarına.

Nevşehir, Kayseri ve Aksaray il sınırlarına yayılan Kapadokya bölgesinde Ihlara, Soğanlı, Güvercin, Âşıklar, Kızılçukur, Gül, Bal, Zemi, Keşişler, Devrent, Avla vb vadilerde keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz.