İstanbul'da saklı cennet: Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi

Her geçen gün kalabalıklaşan İstanbul’da bir soluk dinlenecek, doğayla baş başa kalacak alan bulmak gün geçtikçe zorlaşıyor. Ama size pek fazla bilinmeyen bir cennetten bahsedeceğim: Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi… Ataşehir’in gökdelenlerinin arasında adeta bir vaha gibi ziyaretçilerini bekliyor. İşte size hafta sonu tüm yorgunluğunuzu atacağınız Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi gezi rehberi…

Fotoğraflar: Nadiye Çağlar

Doğanın güzelliklerinden faydalanıp, yoğun haftanın stresinden uzaklaşmak için şehir merkezinden en azından bir kaç saat de olsa uzaktaki rotalara yönelmek gerekiyor.

Siz de tam böyle bir arayış içinde ama şehir dışına çıkacak zamana da sahip değilseniz Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’ne gitmeye ne dersiniz?

Hem yetişkinlerin hem çocukların keyifle zaman geçirecekleri bahçe kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak.

1995 yılında Ali Nihat Gökyiğit ve eşi Nezahat Gökyiğit adına hatıra parkı olarak kurulmuş bahçe günümüzde birçok bitki türüne ev sahipliği yapan bir botanik bahçeye dönüştürülmüş durumda.

Ataşehir’de TEM Otoyolu ile yan yana adeta gizli kalmış bir cennet gibi ziyaretçilerini şaşırtıyor.

Batı Ataşehir’den giriş yapılan bahçe ücretsiz ziyaret edilebiliyor.

Dilerseniz girişte bahçenin bakımına destek olmak için bağış yapabilirsiniz.

Bu güzelliğin bağışlarla ayakta durduğunu ve onca bitkinin bakımının hiç de kolay olmadığını düşündüğümüzde makbuz karşılığında yapacağımız 5-10 liralık bağışın ne kadar kıymetli olduğu bir gerçek.

İçerisinde ücretsiz otoparkında bulunduğu bahçeye uzunca bir koridordan giriş yapılıyor. Bu koridor bile oldukça özenle aydınlatılmış.

Bahçenin yapım aşamasını anlatan nostaljik fotoğraflar ve içeride sizi bekleyen bitki türleri hakkında resimlerin olduğu adeta mini bir sergiye dönüştürülmüş.

Bu koridoru tamamladıktan sonra bugüne dek defalarca yanı başından geçip gittiğiniz ama uzaktan sadece bir kaç ağacın olduğunu düşündüğünüz dev bir bahçeye adım atacaksınız.

Sizi ilk karşılayansa nilüferin ve diğer su bitkilerinin yetiştiği büyük bir havuz olacak. İşte o an neden daha evvel gelmediğinizi kendinize soracak ve her köşenin güzelliğine ayrı ayrı hayran kalarak dolaşacaksınız.

Yedi ada şeklinde kurulmuş olan bahçenin her köşesi başka bir amaç için tasarlanmış. Giriş kısmında uzun uzun zaman geçirip piknik yapmak için ayrılmış bir alan var. Burası için de yine girişte yaptığınız bağışın dışında ücret ödemiyorsunuz.

Tabi ki mangal yakmak yasak. İstanbul’un diğer yeşil alanlarında hafta sonları maruz kalınan mangal dumanını düşündüğünüzde bir kez daha mutlu olarak yeşilin tadını çıkaracaksınız.

Piknik yapılan bölgenin yakınına çocuklar için İstanbul’da görmeye çok da alışık olmadığım nitelikte bir keşif alanı oluşturulmuş.

Çocukların eğleneceği park alanı tamamen doğal malzemelerden yapılmış. Bitki türlerini keşfedecekleri, doğaya farkındalıklarının artacağı bulmaca duvarı ve bitkilerden oluşturulmuş labirentten çıkma oyunu ise çocuklara yaşamadıkları bir deneyim sunacak.

TEM Otoyolu üzerine kurulmuş köprüden yürüyerek bahçenin bitki çeşitliliği çok yüksek olan diğer kısmına geçiş yapılıyor.

Burada Türkiye’deki her toprak çeşidine uygun birçok bitkinin yetişmesi için özel alanlar oluşturulmuş. Sulak alanlarda yetişen bitkilerden, çorak toprak bitkilerine kadar bir çok çeşidi incelemek mümkün.

Bitkiler üzerine konulmuş levhalar sayesinde de çeşitler hakkında bilgi edinebilirsiniz.

İçerideki küçük gölet kenarında oturup ördek ve kazları seyretmekse bahçenin diğer keyifli etkinliklerinden.

Bahçenin bir kısmı da arıcılık için ayrılmış.

Özellikle hafta içi okul grupları gelerek öğrenciler bitki türleri hakkında bilgilendiriliyor. Böyle bir grup çalışması için önceden rezervasyon yaptırıp çocuklara destek olacak bir eğitmen ayarlamak gerekiyor.

Eğitmenler çocuklara hem bahçeyi, hem Türkiye’deki bitki çeşitliliği anlatıyor hem de drama çalışmaları gibi keyifli etkinlikler yaptırıyor. Böyle bir çalışmada öğrencilerine eşlik etmiş bir öğretmen olarak söyleyebilirim ki okulların çok sıcak olmayan aylar için planlama yapması önemli. Aksi takdirde alacakları verim dilediğiniz kadar olamayabilir.

Hâlâ şehrin ortasında, araba egzozları etkisinde, gökdelenlerin gölgesinde böyle yerlerin varlığını sürdürebiliyor olması gerçekten çok kıymetli.

Mevsimlere göre çeşitli tematik etkinliklerin gerçekleştirildiği botanik bahçe hakkında internet sitesinden daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Hazır sonbaharın kızıllığı yapraklara düşmeye başlamışken bu hafta sonu planınıza botanik bahçeyi eklemeye dersiniz?

Hatta hazırlayacağınız minik sandviçleriniz ve bir termos çayınızı da beraberinize alarak güzel bir kahvaltı ile burada güne başlayabilirsiniz.

Açılış saatinin 9.30 olduğunu unutmayın. Herkese doğa dolu bir hafta sonu dilerim....