Avrupa'dayken en az bir kere yapılması gereken 50 aktivite

Avrupa Kıtası’nın tarihi şehirlere, dünyaca ünlü müzelere ve mükemmel restoranlara ev sahipliği yaptığı bilinen bir gerçek. Ama eski kıtada bir de pek fazla insanın bilmediği gizli plajlar, harika kayak merkezleri ve çok fazla insanın bilmediği kanyonlar, şelaleler ve geçitler gibi nefes kesici doğal güzellikler var.

Amsterdam kanallarında pedal çevirmekten tutun da Portekiz’in harika plajlarında sere serpe güneşlenmeye, işte karşınızda hayatınızda en az bir kere Avrupa’da mutlaka yapmanız gereken 50 aktivite...

Hırvatistan’ın surlarla çevrili Dubrovnik şehrinde bir tur atıp kendinizi Game of Thrones dizisinde kralın yaşadığı King’s Landing’de hissetmek.

Londra’nın en trendy kesimi Shoreditch’de kurulan Brick Lane Marketi’nde tezgahlarda satılan ürünleri incelemek.

Avusturya dağlarına kurulmuş enfes kayak merkezlerinden birinde kendinizi yamaçlardan aşağı bırakmak.

Berlin’in nehir kenarına kurulmuş barlarından birinde şehrin ünlü biralarını tatmak.

Ispanya’nın partileriyle ünlü adası Ibiza’da uykusuz bir gece geçirmek.

Amalfi Kıyıları’nın falezlerinde arabanızla seyahat ederken Positano, Ravello ve Salerno gibi etkileyici şehirleri ziyaret etmek.

İsveç’te Kuzey Işıkları’nı izlemek.

Çekya’nın başkenti Prag’da bulunan 612 yıllık Charles Köprüsü’nü boydan boya yürümek.

Malta’nın Gozo adasının en ilginç noktalarından biri olan Azur Penceresi’nin fotoğrafını çekmek.

Yunan adası Santorini’de nefes kesen Akdeniz manzaralarını yakalamak.

Budapeşte’nin termal hamamlarında yüzmek.

Almanya’nın meşhur otobanlarında sürüş becerinizi test etmek.

Portekiz’in enfes Lagos sahilinde rahatlamak.

Monte Carlo’nun Casino de Monaco’sunda bir el yirmi bir oyunu oynamak.

Limitlerinizi zorlayın ve Irlanda’nın Moher Falezleri’nden aşağıya şöyle bir göz atmak.

Baltık’ların Niagarası olarak da bilinen Estonya Jägala Şelalesi’nin gürlemesini dinlemek.

Vatikan’daki Sistina Şapeli’nin tavanına hayran kalmak.

Italya Modena’da bulunan Osteria Francescana’da bir akşam yemeği yemek. Bu restoran kısa bir süre önce dünyanın en iyi restoranı seçildi.

Güney Fransa kentlerinden Nice’in ünlü caddesi Promenade des Anglais’de bir tur atmak.

Amsterdam kanalları boyunca bisikletle turlamak.

Floransa Uffizi Galeri’sinde Botticelli’nin ‘Venüs’ün Doğuşu’ ve ‘Primavera ‘ isimli şaheserlerini incelemek.

İrlanda’nın en ikonik golf sahalarından biri olan Ballybunion’da golf oynamak.

İspanya Granada’da bulunan Fas mimarisine uygun olarak tasarlanmış Alhambra Sarayı’nın huzurlu bahçelerini gezmek.

Münih’in meşhur Oktoberfest’inde yöreye özgü dev bardaklarda bira içmek.

Roma’nın haşmetli yapısı Kolezyum’un kalıntılarını inceleyip bir zamanlar burada gerçekleşmiş Gladyatör dövüşlerine katıldığınızı hayal etmek.

Fransa’nın Provans bölgesinde mis kokulu lavanta tarlalarını gezmek.

Londra’nın Britanya Müzesi’nde bulunan define ve kalıntıları hayretle incelemek ve bunun için hiçbir ücret ödememek! (Londra’nın çoğu büyük müzesine girişler ücretsiz.)

Belçika’nın ünlü waffle’larını mevsim meyveleri, Nutella ve krema ile taçlandırıp mideye indirmek!

Krakow’un ünlü Ana Meydanı’nda bira içmek.

Edinburgh’ta gerçekleşen dünyanın en geniş sanat festivali olan Fringe Festivali’nde bir gösteri izlemek.

Hollanda’nın Lisse şehrinde bulunan uçsuz bucaksız çiçek bahçelerinde lale koklamak.

Kopenhag’ın muhteşem Tivoli bahçelerinde ve eğlence parklarında bir gün geçirmek.

İzlanda’nın Mavi Lagunu'nda yüzmek.

Paris Orsay Müzesi’nde sergilenen dünyanın en başarılı Empresyonist koleksiyonlarından birini incelemek.

Venedik’in dolambaçlı kanallarında gondol gezisi yapmak.

İngiltere ligindeki bir takımı ev sahibi oldukları bir futbol maçında desteklemek.

Kuzey İskoçya’nın dağlık bölgelerinde araç kullanıp harikulade tepelerin manzarasını izlemek.

Pamplona, İspanya’da boğalarla koşmak.

Hırvatistan’ın Pag adasında koyun sütünden üretilmiş meşhur peynirin tadına bakmak.

Kıbrıs sahillerinden birinde güneşlenmek.

İstanbul Boğazı’nda tekne turu yaparak iki kıtayı birden ziyaret etmek.

Güney İngiltere'de, Stohenge’de gün batımını izlemek.

Dracula’nın doğduğu şehir olan Romanya/ Sighisoara’da meşhur hikayeyi yeniden yaşamak.

Norveç’te erozyona uğramış buzulların oluşturduğu etkileyici fiyordları ziyaret etmek.

Barselona’da ünlü mimar Antoni Gaudi’nin tasarladığı ve 1882’den beri inşaat halinde olan Sagrada Familia kilisesinin ayrıntılarla bezeli ön cephesini incelemek.

Paris’te Eyfel Kulesinin dibinde piknik yapmak.

Bulgaristan’ın en ünlü Ortadoks manastırlarından biri olan Rila Manastırı’nı ziyaret etmek.

Bordo’da Fransız şarabı tatmak.

İngiltere’nin Bath kentinde antik Roma hamamlarını keşfetmek.

İspanya’nın Costa del Sol plajında güneşlenmek.