Sömestrda çocuklarla gidilebilecek en güzel 10 Avrupa ülkesi

Kuzey Işıkları’nın dansı: LAPONYA – Finlandiya

Son yılların en gözde destinasyonlarından biri olan Laponya, sömestrede gidilebilecek en güzel yerlerden biri. Finlandiya’nın kuzeyinde bulunan Laponya, karlarla kaplı bir bölge. Lapon ateşinde ısınmak, ayinlerinin bir parçası olmak, husky safarisi ya da ren geyikleriyle kızak sürüşü yapmak, onları ellerinizle beslemek ve daha fazlası...

Buzda balık tutmak, Kuzey Kutup Dairesi’ne ayak basmak, Noel Baba’nın evini ziyaret etmek, kar motoru ile dağlara tırmanmak, her yıl tekrar tekrar inşa edilen kardan kaleyi görmek ve olağanüstü renkleriyle Kuzey Işıkları’nı seyre dalmak istiyorsanız bu güzergâh tam size göre. Marmelat ile birlikte servis edilen geyik etlerini tatmadan ve aromalı votkalarını da denemeden dönmeyin derim.

Drakula’nın şatosu: TRANSİLVANYA – Romanya

Romanya’nın en mistik, en farklı dokularından biri Transilvanya. Yörede düzenlenen Drakula’nın İzinde Vampir Turları oldukça enteresan. Başkent Bükreş’ten yaklaşık 2 saatlik mesafede bulunan Sinaia’daki Peleş Kalesi görülmeye değer. 3.200 metrekarelik bir alanda bulunan kale, Neo-Rönesans mimarinin en güzel örneklerinden.

Dönem mobilyalarıyla dekore edilmiş 170 odasıyla her yıl ziyaretçilerini bekliyor. Sinaia’dan sonra Ortaçağ kenti Braşov’a uğramalı; eski şehir merkezini, Hollywood tarzı Braşov yazısını ve günün her saati hareket halinde olan meydanlarını keşfetmelisiniz. Braşov’dan sadece 30 dakikalık bir mesafede konumlanmış Bran ise, Bran Kalesi ile tüm dünyada tanınıyor. Sebebi, ‘Drakula’nın Şatosu’ olarak bilinmesi. Bu özelliği onu, Romanya’nın en fazla ziyaret edilen yeri haline de getirmiş durumda.

Avrupa’nın Zirve’si: INTERLAKEN – İsviçre

Karlı zirveleri ve ahşap evleri ile İsviçre’nin en büyüleyici yerlerinden biri Interlaken. Avrupa’nın Zirvesi olarak bilinen ‘Top of Europe’a da giriş kapısı. Heidi’nin izinde Alpler’in eteklerinde dolaşmak, yeşil puslu vadileri fotoğraflamak ve trenlerle zirveye tırmanmak için yolunuzu buraya düşürün mutlaka.

Karların ve buzulların ortasında, deniz seviyesinden binlerce metre yukarıda yemek yemenin tadını çıkarın. Aşağı inişe geçmeden önce, çocuklarınıza ve kendinize leziz İsviçre çikolatalarından almayı da unutmayın.

Şifa yuvası: PRAG – Çek Cumhuriyeti

Başkent Prag, Bohemya’nın en dikkat çeken yerlerinden. Eski şehir merkezi, gotik mimarinin en seçkin örneklerinden Tyn Kilisesi, Kafka Müzesi efsanelere konu heykellerle kaplı Karl Köprüsü, St.Vitus Katedrali ve halen çalışır durumda olan yapılmış en eski ve ayrıntı dolu saat olarak bilinen Astronomik Saat mutlaka görülmesi gereken yerlerden...

Dünyanın en ünlü kaplıca kenti ve Spa merkezi Karlovy Vary de ziyaret edilebilir. Bir zamanlar Atatürk, Sigmund Freud, Karl Marx, Gogol, Beethoven, Chopin ve Mozart gibi pek çok tanınmış şahsiyeti ağırlamış bu şifa yuvası, özellikle Neoklasik ve Art Nouveau stildeki yapıları ile görülmeye değer. Prag usulü fırında biftekleri, krepleri ve patates çorbalarıysa tadılabilecek lezzetlerden sadece birkaçı...

En az bir hafta: LONDRA – İngiltere

Güneş batmayan ülkenin başkentini layıkıyla gezmek için en azından bir haftanızı ayırmanızı öneririm. Zira müzelerini, parklarını, meydanlarını ve Notting Hill gibi cazibeli semtlerini keşfetmek için birkaç gün yeterli değil. Tower of London’dan Big Ben’e; Trafalgar’dan Westminster’a; National Gallery’den British Museum’a kadar başkentte uğramanız gereken onlarca önemli nokta var.

Çocuklara yönelik aktiviteler ise, muazzam... Bunların başında, The London Dungeon olarak bilinen Londra Zindanları’nın keşfi; London Eye ile gökyüzünden seyir keyfi; dünyanın pek çok kentinde şubeleri bulunan ünlü balmumu heykel müzesi Madame Tussauds turu ve Harry Potter’ın izinde gerçekleştirilen geziler geliyor.

Kuyrukta beklemeyin: PARİS – Fransa

Fransa’nın sembolü Eiffel Kulesi, dünyanın en fazla ziyaret edilen müzelerinden Louvre Müzesi ve elbette muhteşem geçit törenleriyle ünlü Disneyland çocuklarınızın başkentte en fazla ilgisini çekecek yerler...

Disneyland Park ve sonrasında kurulan Walt Disney Studios Park olmak üzere iki bölümden oluşan devasa eğlence parkı Disneyland’da, uzun kuyruklardan kurtulmak için Fast Pass adı verilen hızlı geçiş kartlarından temin etmenizi öneririm. Aksi halde her bir kapının önünde en az 45-50 dakika kaybedebilirsiniz.

Vikinlerin kenti: KOPENHAG – Danimarka

En sevilen İskandinav ülkelerinden biri olan Kopenhag, Viking kültürünün fazlasıyla yaygın olduğu bir yer. Çocuklarınızın ilgisini bu yönde çekeceği kesin. Zira neredeyse her dükkânda, sokakta vikinglere ait eşyalar ve ürünler bulmak mümkün.

Danimarkalı masal ustası Hans Christian Andersen’in aynı isimli masalından esinlenilerek yapılan Küçük Deniz Kızı Heykeli ve Hamlet’in geçtiği yer Kronborg Kalesi de mutlaka görülmeli.

UNESCO korumasında: BARSELONA – İspanya

Katalan başkentinde Las Ramblas’yı gezebilir, kentin neredeyse her yerinde bulunan tapas barları deneyebilir, Gaudi’nin olağanüstü mimarisine ve şehre kattığı renk harmonisine hayran kalabilirsiniz.

Ailece hoş vakit geçirebileceğiniz Casa Battlo, Casa Mila, Park Güell ve La Sagrada Familia gibi pek çok eseri, UNESCO tarafından koruma altına alınmış durumda. Kentte ayrıca Dali Müzesi’ne, Katalonya sanat eserlerini barındıran Palau Nacional’e ve İspanyol köyü Pueblo Espanol’a da uğramanızı öneririm.

En büyük tema parkı: RUST – Almanya

Avrupa’nın Disneyland’dan sonraki en popüler eğlence parkı olan Europa-Park’a ev sahipliği yapan Rust, sömestrede gidilebilecek keyifli yerlerden bir diğeri. Burada bulunan park, aynı zamanda Almanya’nın en büyük tema parkı. Farklı farklı bütçelere hitap eden tematik otellerden birinde konaklamanız da mümkün.

Komşuda kayak keyfi: BANSKO – Bulgaristan

Seyahat için kısıtlı süresi olanlar ya da ülkeden fazla uzağa gitmek istemeyenler için komşu ülke Bulgaristan’ın popüler kayak merkezi Bansko, ihtiyacınızı karşılayacaktır. Pirin dağlarının yamacında kurulu merkezde, çocuklarınıza özel kayak öğrenme parkları ve oyun alanları da bulunuyor.