GeriSeyahat Dünyalı olduğumu hissettiren ülke: İzlanda, Reykjavik
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Dünyalı olduğumu hissettiren ülke: İzlanda, Reykjavik

Dünyalı olduğumu hissettiren ülke: İzlanda, Reykjavik

Çocukluğumda Amerika’dan İngiltere’ye transatlantiklerle okyanusu 5 günde geçerdik. Queen Mary, Leonardo da Vinci gibi adlarıyla düşlerimize de ev sahipliği yapan gemiler ucuz, yolculuğun bir an önce bitmesini beklerken saatleri hesapladığımız uçaklar pahalıydı. Sürat tutkumuzun kurbanı olduk. Esas olanın yolculuk olduğunu unuttuk. Günümüzde Boston’dan Londra’ya en ucuz yol İzlanda aktarmalı. Yavaş turizmi keşfetmesem bu ülkeyi gezmek aklımdan geçmezdi. Uçaktan inip iki gün Reykjavik’te kalmaya karar verdiğimde “Aferin” çektim kendime.

Kitapçıdan gezi rehberi aldım. Önceden mi oradayken mi sonradan mı okumalı?

Günümüzü geleceği kurmanın düşlerine kurban ediyoruz. YouTube’dan İzlanda filmleri seyretsem, dünya edebiyatının başköşelerinden saga adlı 11’inci yüzyıl efsanelerine yeniden bakıp çağdaş yazarlarını okusam, hayallerimi yitirmek var! İstanbul’u tek bir romancının gözüne tutsak etmeyi düşünün. Kafka, Amerika’ya gitmeden yazmadı mı Amerika’yı?

Rehberi çantama koydum. Belki uçakta okurum. 16. yüzyılda buralara köle peşinde gelen Murat Reis’e için yazdıkları ‘Türk Baskını Saga’sını da dönüşümde okuyacağım.

Beklentilerimi tesadüfe mi bırakmalı derken yol öncesi iki e-posta. İlkine cevap verip araba kiralamak yerine ülkenin nerdeyse tamamını 7 saate sığdıracak otobüs turuna yazıldım. Hata mı? Sus diyorum kendime. Keyfin hatası mı olur? İkinci e-postası İzlanda’ya 2006’da giden arkadaşımdan:

“Gördüklerimi göremeyeceksin. İzlanda günbegün yok olup eriyor.”

İşte küresel ısınma!

Dünyalı olduğumu hissettiren ülke: İzlanda, Reykjavik

NEREDEYSE ÜLKEDE HERKES AKRABA

Bir yandan yok olurken, 320 bin kişilik nüfusuyla nerdeyse herkesin akraba olduğu bu ülkeyi ilaç şirketleri de rahat bırakmamış. Dünyanın belki de en homojen kalıtım bilgilerini haiz İzlandalıların kanlarından toplanan DNA bilgilerini meclisten çıkardıkları bir kararla araştırma yapabilmek için satın almışlar. Ama iş bankaların neden olduğu ekonomik krize gelince, Norveç’ten gelip 9’uncu yüzyılda buraya yerleşen Vikinglerin torunları iktidara haddini bildirmiş, başbakanlarını ve hükümeti istifa ettirip yargılamışlar.

İzlanda’nın 21’inci yüzyıl teknolojisi ile yerel kültür bileşimine ilk ipucum hostesin kemer bağlama anonsunda. Şunu bunu yap laflarını sıraladıktan sonra, gülerek “Zaten biliyorsunuz” deyip iyi yolculuklar diledi. Sabah 5 gibi Reykjavik’te olacağım.

Dünyalı olduğumu hissettiren ülke: İzlanda, Reykjavik

AĞIRLIK TAŞ DA DEĞİL BAŞTA

Başka hangi ülkede edebiyatla karşılanır insan?

Keflavik Havaalanı’nın pasaport kontrolü girişinde Viking sagalarından alıntı:

“Yolcunun ağırlığı, taşıdığı eşyasında değil bilgeliğindedir.”

Otobüsle şehre iniyorum.

Saat 5.50, henüz şafak ağarmamış. 6.10 - karanlık. 6.57- karanlık. 7.16’da otele giriş yaparken karanlık.

Resepsiyon görevlisine, “Güneş kaçta doğuyor” diye soruyorum.

Yüzünde şaşkın bir ifade...

“Bilmiyorum, 10 gibi galiba.”

Cevabından o da tatmin olmadı. Bilgisayara baktı.

“Güneş 11.21’de doğacak.”

“Kaçta batacak?”

“Bilmiyorum. Uyandığımda karanlık oluyor.”

Gene bilgisayara baktı.

“Öğlen, 3.29’da.”

Gece görevlisi. Haftalardır güneş yüzü görmemiş.

Yazın tersi. Ananevi golf turnuvaları yılın en uzun günü 21 Haziran’da tam gece yarısı başlıyormuş.

Bu gidişle İzlanda’yı karanlıkta göreceğim.

Dünyalı olduğumu hissettiren ülke: İzlanda, Reykjavik

YILDIZ SAVAŞLARI’NDAKİ DOST GEZEGEN MİSALİ

Çinliler İzlanda’yı keşfetmiş. Otobüs turunda en çok onlar. Reykjavik arkamızda, Uzaktan karanlıkta karlar arasında gördüğümün önce ışıl ışıl gemi, sonra yüksek olmadığının farkına varınca tren olduğunu sandım. Yolda uyuyakalmıştım. Önceden açıklamış olmalılar. Başka otobüslerin de olduğu alana park ettik. Kuzey kutbuna yakın bu diyarda ışık fışkıran bina domates serası. Binlerce fide. Nerdeyse topraksız yetiştiriyorlar. İçerde bar. ‘Yıldız Savaşları’ filminde dost gezegene gelme duygusu. Barda farklı ülkelerden, kıtalardan gelmiş çeşit çeşit insanlar. İçkilerimiz domates suyu ağırlıklı. Hediyelik eşyanın çoğu domates ürünü. Yılın 365 günü domates topluyorlar. Günde 17 saat ışıklandırma. Ne böcek. Ne hastalık. Yılda 300 ton domates.

Dünyalı olduğumu hissettiren ülke: İzlanda, Reykjavik

Başka ülkelere mimarisini, müzelerini görmek, kültürlerini anlamak, insanlarını tanımak, yemeklerini tatmak için gideriz. İzlanda? Domates serası? En çok bu ülkede Dünyalı olduğumu anladım. Yıldızların berraklığından değil. Karlı karanlığın egemenliğinde, dört duvar arasında hissedilen özgürlük gibi, ışıkla toprağın kıymetini anladım. Türümüz, Merih’te, Satürn’ün ayı Europa’da, kim bilir başka nerde yaşarsa, var olmasının koşullarını yaratabileceğini gördüm.

İzlanda’ya doğası için gelin. Muhteşemliğinden değil. Doğanın kırılganlığında insanın kıl payı konumunu yaşayacaksınız. Gezegenimizde varsaydığımız yaşamımızın aymazlığı yerine mucizesini göreceksiniz.

Dünyalı olduğumu hissettiren ülke: İzlanda, Reykjavik

DOĞAYI SÖMÜRMEDEN YAŞAMANIN KANITI

Turun sonraki durağındayız. Otobüsten neye bakmak için indiğimizi gene anlayamadım. Etraf yer yer sis kaplı. Su birikintileri. Bizden önce gelen turistler öbek öbek orda burada bekleşiyor. Birden, 30 metre yüksekliğe su fışkırdı. Başka bir noktadan bir başkası... Sıcaklığı yüzlerce dereceye varabilen sular fışkırıyor. İzlandacadan dünya dillerinin aldığı, tek kelime, volkanik ve fay hatlarının kırıldığı bölgelerde görülen ‘gayzer’. İlkokul bilgilerim fiilen ayaklarımın altında. Derinliklerde alev alev Dünyamızın merkezi... Yüzeyde türümüzün var olma gücü.

Dünyalı olduğumu hissettiren ülke: İzlanda, Reykjavik

Evler, okullar bu sıcak suyla ısıtılıyor. Domates seralarında bitkisel üretim bu su sayesinde... Gayzerlerden çıkan buharla çalışan türbinler ülkeye elektrik veriyor. Bizleri dolaştırarak turizme gelir sağlanıyor. Doğayı alt üst ettiğimiz gezegenimizde, İzlanda doğanın sömürülmeden kullanılabileceğinin kanıtı.

HER YIL ORTADAN İKİ SANTİM AYRILAN ÜLKE

Turumuzun son durağı, 11. yüzyılda kurulan dünyanın en eski parlamentosu, herkesin söz sahibi olabildiği Althing’in toplanma yeri. O dönemde bile yasaların arkasında devlet şiddeti yok. Yönetim yerel birimlerin inisiyatifine bırakılmış. Bulunduğum noktanın bir diğer özelliği Avrasya ve Kuzey Amerika kıtalarının tektonik levhalarının sınırında olması. İzlanda tam da burada her yıl ortadan iki santim ayrılmakta. 175 milyon yıl önce Dünyamız Pangea adlı tek bir kıtayken bugün de topraklarının ayrışmasını İzlandalılar birebir yaşıyor. Rehberimiz, “Çocukluğumda farklıydı” diyor ilerde iki ayrı adadan oluşacak ülkesi için.

Dünyalı olduğumu hissettiren ülke: İzlanda, Reykjavik

Boston-Londra seyahat molamın ilk günü bitmek üzere... Otel resepsiyonunda aynı kız. Yavaş turizm ilkem kendiliğindenlik...
“Çalışmasaydın şimdi nerde olurdun?”

Arkadaşları kilisede Noel konserinde olacakmış. Gittiğimde bekliyorlardı. Programda Bach, Liszt, Purcell. Soprano’nun soyadı Sigurdardöttir, piyano çalan kızın adı Dörsdöttir. İsimlerden ilki Sigurdar’ın, diğeri Dörs’ün kızı demek. İzlanda’da soyadları yasak... İsteyen ilk adına annesinin, isteyen babasının adını ekliyor. Amaç “Kimlerdensin” sorusunun arkasında yatan köklü aile elitizmini kırmak.

SABAHA KADAR EĞLENCE AMA SABAH YOK

Kiliseden sonra yılın bu en uzun gecesi 21 Aralık’ta adresim, sabah saatlerine kadar açık ve de dolu olduklarından rehber kitapların Avrupa’nın en çılgın gece hayatı diye ilan ettiği Laugevagur Caddesi’nde canlı müzikli barlarla bu ada ülkesinin balık lokantaları.
Gece otele dönerken sanki bütün sokaklarını turlamışım. Sabah on karanlığında yola çıktığımda tanıdık geldi. İstanbul’un orta boy semti büyüklüğünde Reykjavik’in yolları...

Dünyalı olduğumu hissettiren ülke: İzlanda, Reykjavik

İzlanda Ulusal Müzesi

İlk durağım Ulusal Müze. Kapısında çocuklar. Tesadüf bu ya, onlarla birlikte Noel’i kutladım. Şarkılar. Oyunlar. Noel Baba yerine İzlanda’nın mitolojisine özgü, yetişkinlerin de gerçekliğine zaman zaman inandığı cinlerle periler. Nasıl inanmasınlar? Kışları ‘Işık zamanı’ dedikleri dışındaki karanlıklarda her hışırtıya, harekete, görünmeyen mekânlara hayat verirken başka bir âlemi canlandırıyorlar.

BALAYI ÇİFTLERİNE TAVSİYE

Yanımda mayomu getirmemin nedeni, havaalanına gitmeden önce iki günlük molamın kar altında son saatleri için ‘Blue Lagoon’ şifalı sıcak su göletine girmek.

Dünyalı olduğumu hissettiren ülke: İzlanda, Reykjavik

Balayı çiftlerine tavsiye edilir. Bir de gece gökyüzünü dalga dalga renklere boyayan Kutup Işıkları (Aurora Borealis).

Havaalanı otobüsünde arkamda oturan Amerikalı İzlanda’da, kendini Titanik’te hissetmiş olmalı. Şoföre soruyor: “Yanardağ patlamalarına karşı ülkeyi acilen terk etme önlemleriniz nasıl?”

2010’da son patlamanın kül bulutları Avrupa semalarını kaplayınca kıtanın nerdeyse tamamında günlerce uçuşlar yasaklanmıştı. Şoför gülüyor, “Asıl bizi NATO’ya soktuktan sonra yıllarca Amerikan askerlerinin gittiğinin ertesi günü Ruslar İzlanda’yı işgal eder diye korkuttular”. Yanardağın püskürttükleri, havaalanının hediyelik eşya dükkânlarında kolyelere dizilmiş kara kara lav taşları.

Keflavik Havaalanı’ndan ayrılırken duvarlarda gene 11. yüzyıl İzlandacasının dilini bugün de çocukların anlayabileceği sagalarından alıntılar. ”Yazık ki kuşlar gibi seslenemiyoruz, kelimelerimiz o kadar aldatıcı ki” sözleri.

False