GeriSeyahat Bit pazarına nur yağarken…
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Bit pazarına nur yağarken…

Bit pazarına nur yağarken…

“Eskiye rağbet olsa, bit pazarına nur yağardı” diye bir söz vardır. Doğru, eskiye oldukça rağbet var. Sanırım insanların eskideki samimiyet arayışları hiç bitmeyecek.

Karadeniz’de olmadığım zamanlar kışı genellikle İstanbul’da geçiriyorum. Sonsuz bir keşif seçeneği sunan bu şehrin hâlâ ve iyi ki ayak basmadığım yerleri var. Beni cezbeden de bu olsa gerek. Bin yılların yorgun kentinin sokakları, mahalleleri, yerleşimleri insana güzel şeyler sunabiliyor, sürprizler hazırlıyor. İstanbul’u gezmek başlı başına bir meşakkat, uzun seyahatlere çıkmadan bunu düşünmek lazım. “Yaşadığımız kenti ne kadar biliyoruz?” Eminim hâlâ İstanbul’un belli başlı mekânlarını, tarihi yerlerini gezip görmeyen bir sürü insan var. Yıllardır gidip gelmenin avantajıyla İstanbul’un Ayasofya, Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı, Galata Kulesi gibi sembol mekânlarını gezip gördükten sonra iş artık ‘arkeoloji’ye kalıyor. Daha derinlere dalıp, daha çok yer görmek mümkün, bazen bir sokak bir cümleden fazlasını anlatıyor.

Bit pazarına nur yağarken…


Kurtuluş, eski adıyla Tatavla böyle bir yerleşim mesela. Dar sokaklarından uzun uzun yürüyünce bambaşka bir dünyanın kapılarını araladığınızı düşünüyorsunuz. İnsan çeşitliliği ve zenginliği semte ayrı bir hava katıyor, sokakları cıvıl cıvıl. Pastaneler, turşucular, fırınlar gibi lezzet duraklarıyla, hala esnaf kalabilen mekânlarıyla Kurtuluş bambaşka bir diyar. Tabii Kurtuluş yekpare değil, birçok durağı ve bölümü var.

Bit pazarına nur yağarken…

Gelse Bomonti’den...

Büyük söz yazarı ve senarist, oyuncu ve dünya tatlısı sevgili Meral Okay’ın dizelerine konu olan Bomonti; Kurtuluş’un vitrini gibi. Sezen Aksu’nun, “Yine mi Çiçek?” şarkısının sözlerinde hayat bulur: “Gece çok genç, arzular şelale/Haber etsek o yâre/Gelse Bomonti’den/Şereflendirse bizi/Olsak teyyare…” Kurtuluş son duraktaki efsane mekân Madam Despina’nın yeridir anlatılan o muhit, tabii geçmişe özlemle…1860’larda sanayi bölgesi olarak bilinen, İsviçreli Bomonti kardeşlerden ismini alan, bir fabrikası daha sonra konseptli bir binaya dönüştürüldüğünde insanlara soluk aldıran çok sayıda mekana ev sahipliği yapan bir yaşam alanının adıdır artık Bomonti.

Bit pazarına nur yağarken…

Her şey var ama hiçbir şey yok!

Bomonti’nin son yıllarda diğer semtlerden daha fazla ziyaret edilmesinde iki pazarın çok önemli yeri var. Biri cumartesileri kurulan organik pazar, diğeri ise pazar günlerinin vazgeçilmezi bit pazarı ya da antika pazarı. Yazımın bahis konusu bit pazarı elbette çünkü benim gibi iflah olmaz eski sevdalılarının, anıların, hatıraların, yaşanmışlıkların izini sürenler için adeta bir sığınak burası. Kentin dört bir tarafından ya da şehir dışından gelen insanların kurduğu bir sürü tezgâhta tabir-i caizse ne ararsanız var. Benim haftasonu rutinimdir, eğer kentteysem bu pazarı ziyaret etmek, orada tezgâh kuran arkadaşlarla sohbet, alışverişler, pazarlıklar, şakalar, paylaşımlar.

Bit pazarına nur yağarken…

Burası sadece para kazanmak için kurulmuş bir yer değil çünkü o insanların çoğu uzak yollardan gece yollara düşüyor, o tezgâhların kurulması için. Sabah ya da öğleden sonra insanlar gelmeye başladığında tezgâhçı arkadaşların çoğu beş altı saattir orada bulunmuş oluyor, büyük emek var. Koleksiyonerlerin çoğu günün ilk ışıklarıyla birlikte soluğu pazarda alıyor. Ve aradığınızı oralarda bir yerlerde hele bir de istediğiniz fiyata bulabiliyorsanız ne mutlu size. Bazıları gerçekten değerli olan bir şeyi çok ucuza alma derdinde olabiliyor, bazıları memnun ayrılıyor bazıları gelecek hafta bizi neler bekliyor heyecanıyla.

Bit pazarına nur yağarken…

Pazar yerinin ortasındaki gözlemeci de müdavimlerini oluşturmuş durumda. Burada her şey ve herkes bir âlem. Bir gün dolaşırken, bir müşterinin tezgâhlardan birine şunu söylediğini duymuştum: “Burada her şey var ama hiçbir şey yok!” Belli ki çeşitlilikten kafası karışmıştı. Burada hayat bütün güzelliğiyle pazar günleri akıyor, vakit yaratın, yolunuzu düşürün, ruhunuza çok iyi geldiğini hissedeceksiniz.

Bit pazarına nur yağarken…

False