GeriSeyahat Beni yanıltan şehir
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Beni yanıltan şehir

Beni yanıltan şehir

Beklentimi yüksek tutmadan gittiğim ama sürprizleriyle beni şaşırtan kentleri seviyorum. Bu listeye en son Bologna’yı ekledim. İtiraf ediyorum, uzaktan izlenimim klasik bir ortaçağ kenti olduğu yönündeydi ama yanılmışım.

Çok sevdim Bologna’yı, özellikle keyifle yürüdüğüm caddelerine ve mimarisine bayıldım. Arkatların sardığı sokaklarda kemerlerin arasından geçerek şehri keşfetmek harika. Bir de yolunuza sürekli küçük ve birbirinden şirin dükkânların çıktığını düşünürseniz, Bologna’yı sevme listesinin ilk maddesine bu keyfi yazmak gerektiğini anlarsınız. Bologna’da yapılacak en güzel şey sokak aralarında kaybolmak. Burası acaba nereye çıkacak diye düşünmeden, haritalara bakmadan o sokak senin bu sokak benim yürüdüm, iyi ki de öyle yapmışım. Saptığım her yer nefis manzaralar çıkardı karşıma.

Beni yanıltan şehir



İstanbul’a tarih yolculuğu
Yürüyüşün şehir merkezinden tren garına olan istikametinde İtalya’nın ulusal kahramanı Giuseppe Garibaldi’yle selamlaşıyorsunuz. Ülkenin birliğini sağlayan isim Garibaldi. Heykeli ile karşılaştığımda ise aklıma hemen İstanbul geldi. Hayır İstanbul aşkımı her yere sıkıştırmaya çalıştığımdan değil, Garibaldi 3 yıl İstanbul’da yaşadığından. 1828-1831 yılları arasında İstiklal Caddesi Eski Çiçekçi Sokak’taki 17 numaralı evde kalmış. O evin hemen yakınında ise geçirdiği uzun restorasyonun ardından bir kültür merkezi işleviyle İstanbul’a kazandırılan Casa Garibaldi binası var. 19. yüzyılda yapılan bu bina, o dönem hızla yayılan İtalyan İşçi Yardımlaşma Cemiyeti’nin ülkemizdeki şubesi niteliğinde. Casa Garibaldi’yi 2013 yılında İtalyan düşünür Umberto Eco da ziyaret etmişti.

Beni yanıltan şehir



Neptün’ün mızrağı
Tekrar Bologna sokaklarına dönersem, heykelin hemen karşısında tiyatro binasını göreceksiniz. Yolu yürümeye devam ettiğinizde ise sizi çok güzel bir meydana çıkaracak. Ve karşınızda görkemli bir heykel daha göreceksiniz. Roma mitolojisinde Neptün, Yunan mitolojisinde Poseidon olarak geçen denizlerin efendisine adanan heykel meydanı süslüyor. Neptün figüründe ve yapılan heykellerde, elinde tuttuğu mızrak hemen dikkat çeker. Hatta adresi Atina olan mitolojik bir anlatıya göre zeytin ağacı ilk kez o mızrağı yere vurduğunda çıkar. İşte mızrağın ucu ünlü araba markası Maserati’nin sembolü.

Meydanlarda hayat var
Kent meydanında sadece heykel değil insan hareketliliği de çarpacak gözünüze. Şehir yaşamının parçası olmak ve yerli halk arasına karışmak için ideal nokta meydan. İtalyanca ‘piazza’ diyorlar; bizdeki ‘piyasa yapmak’ tanımı da melez bir tabir ve buradan geliyor.
Bologna ‘Kızıl Şehir’ olarak da geçiyor. Şehrin mimarisinde ateş rengi tuğlalarla yapılan binaların fazlaca oluşu bu ismin verilmesinin nedeniymiş. Şehirdeki devasa Assinelli Kuleleri ise görkemiyle hayran bırakıyor. 12. yüzyıldan yadigâr kuleleri, dönemin zengin aileleri güç gösterisi olarak yaptırmış.

Beni yanıltan şehir

Beni yanıltan şehir



Bitemeyen bazilika
San Petronio Bazilikası şehrin en görkemli yapısı. 14. yüzyıl sonunda inşasına başlanan gotik yapı, hâlâ tam olarak bitirilmemiş. Tıpkı İspanya’daki La Sagrada Familia gibi kaderi. “Dünyanın en büyüğü olsun” diye iddialı başlanınca, bir türlü bitirilemiyor demek ki! Katedralin yapımına başlandığında da yeteri kadar görkemli olmadığı için projelerden birçoğu iptal edilmiş, yenileri çizilmiş.

Üniversitelerin atası
Bologna akademik dünya için önemli bir adres ve kimliğini belirleyen önemli unsurlardan birinin eğitim olduğunu hissettiriyor. Dünyanın en eski akademik kurumlarından olan Bologna Üniversitesi’nin burada olmasının etkisi bu... Mezunları arasında Dante’den Kopernik’e, Erasmus’a kadar dünya tarihinde iz bırakan birçok isim var. Bir de şehirdeki kitapçılar çok güzel. Mutlaka içlerine girin, rafların arasında biraz vakit geçirin.


Alaçatı’da yeni bir mekan

Alaçatı’nın yaz kış açık olan otellerinden Viento bu sene otelin içinde İzmirli Şef Osman Sezener’in danışmanı olduğu efsane lezzetlere ev sahipliği yapan bir mekân açtı. Sota Alaçatı, Alaçatı’nın tek kabuklu deniz ürünleri sunan restoranı. Sıra dışı mezelerini ve servis kalitesini sevdim. Mekanda çarşamba, cuma ve cumartesi canlı müzik var. Istakoz, kum midyesi, narenciye soslu ahtapot, yerli kalamar ve şampanya soslu levrek yemeden dönmeyin. Benim gibi tatlı düşkünüyseniz Şef Onur Binerbay’ın fıstık kremalı baklavasını deneyin. Sota Alaçatı’da et yemeyi tercih edenler için de özel soslu dana kaburga var. 0232 716 95 85  www.sotaalacati.com
Instagram @sotaalacati

Beni yanıltan şehir




Sanatseverlere müjde...
Sanatın birleştirici gücüne inanan bir ekip, çok sevdiğim dostum Yonca Ebüzziya önderliğinde bir platform kurdu: Sanatla Randevu.
Benim de katıldığım Venedik Bienali ve Andrea Bocelli konseri, bu randevulardan sadece ikisiydi. İstanbul’da, Picasso, Dali gibi sanatçıların tablolarını okuma etkinlikleri, güncel sergileri ve sanat galerilerini kapsayan sanat yürüyüşleri düzenliyorlar. İstanbul ve Mardin bienalleri, sanatseverleri buluşturdukları etkinlikler arasında. Benim de gönüllü elçi olduğum Baksı Müzesi’nde, seramik sanatçısı Alev Ebüzziya sergisini kapsayan gezi programları var sırada... Sanat danışmanları eşliğindeki gezilerin duyurularını www.sanatlarandevu.com web sitesinden ve @sanatlarandevu Instagram hesabından takip edebilirsiniz. Rezervasyon için de 0542 722 73 45’i arayabilirsiniz.

Beni yanıltan şehir



Kader arkadaşlığı
Kapadokya ile Vietnam’ın kader arkadaşı olduğunu söylesem ne dersiniz? Yeraltında kurulan yaşamların arasında yüzyıllar var ama yapılış ve kullanılış amaçları aynı. Biri Hıristiyanlar için korunak olmuş, diğeri de ABD askerlerinden Vietnamlıları korumuş.
Kapadokya’nın, bazıları binlerce kişi alabilecek büyüklükteki yeraltı şehirlerinin tarihi Hitit dönemine kadar uzanıyor. Düşman saldırılarından korunmak için yapılmış. Daha sonraki çağlarda aynı amaçla buraya kaçan Hıristiyanlara sığınak olmuş. Şehirlerin bazıları tünellerle birbirine bağlanmış ve bu sayede düşman birini bulduğunda diğerine kaçarak yakalanmaktan kurtulmuşlar.
Vietnam’daki Cu Chi Tünelleri ise gerillalar tarafından Amerikan askerlerine karşı kullanılmış. Kapadokya’daki yeraltı şehirlerine benzeyen bu tüneller, ufak tefek Vietnamlılara göre yapıldığı için obez Amerikalılar sığmamış. Gerillaların hazırladığı inanılmaz bubi tuzakları da direnişi güçlendirmiş. Tuzakların bir kısmı hâlâ sergileniyor.

Beni yanıltan şehir


False