GeriSeyahat 36 saatte Seul
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
36 saatte Seul

36 saatte Seul

Bir zamanlar Asya’nın kıymeti fark edilmeyen şehirlerindendi. Kore’nin pop kültürü öylesine önem kazandı ki şimdilerde Beijing’den Bangkok’a, modadan eğlenceye onun sözü geçiyor. Güney Kore’nin başkenti şimdilerde turizm patlamasıyla öne çıkıyor. Her yıl heyecan verici bir açılış yapılıyor. 2013’te Ulusal Modern ve Çağdaş Sanat Müzesi’nin Seul şubesi açıldı. 2014’te Zaha Hadid’in tasarımı Dongdaemun Design Plaza hizmete girdi. Geçen yıl Affordable Art Fair Seoul başlatıldı. İki yıl sonra Kış Olimpiyatları kent yakınlarındaki Pyeongchang’da yapılacak. Şehri keşfin tam zamanı.

CUMA 15:00 

Hipster cenneti!

Kentin kahve tiryakisi ve yaratıcı ahalisi son yıllarda Han Nehri’nin kıyısındaki eski endüstriyel bölgeye yerleşiyor. Şimdi bu bölge yerel medyada Brooklyn’le karşılaştırılıyor. Seongsu-dong semtinde, otomobil tamircileri ve ayakkabıcılara karşın Zagmachi gibi çok amaçlı mekânlar açılmaya devam ediyor. Eski matbaa binasında bir kısmı endüstriyel aydınlatma elemanları satış ünitesi, bir kısmı kafe olarak hizmet veriyor. Aynı zamanda Koreli sanatçıların, modacıların işlerini de sergiliyor. Alışveriş için bir yaşındaki Common Ground’a gidin. 200 gemi kargo taşıyıcısından imal edilen alışveriş merkezinde Studio K gibi Koreli moda firmaları ağırlıkta. Doğal olarak yemek tezgâhlarına da rastlayacaksınız. Örneğin otobüste hizmet veren Kimchi Bus, bira ve Kore esinli Meksika yemekleri sunuyor.

36 saatte Seul

36 saatte Seul



                                                       

36 saatte Seul


18:30

Ayıları beslemek

Kentin öte yakasındaki meşhur Hongdae, milenyum çocuklarının gözde oyun yeri. Parlak ışıklar ve moda giyimevlerinin arasında atmosferiyle dikkati çeken  Namul Meongneun Gom, restore edilmiş 90 yıllık bir Kore evinde hizmet veriyor. İsmin anlamı ‘Çim Yiyen Ayı’. Aslında restoran sahibinin annesinin lakabı bu. Her akşam mutfakta kimchi yapıyor. Mayalanmış lahana, biberden yapılan bu geleneksel gıda çoğunlukla Çin’den ithal ediliyor. Mönüde sebzeli, yumurtalı pilav bimimbap’tan (23 TL), akşamdan kalmalara iyi gelen, kurutulmuş balıktan yapılan hwangtae haejangguk’a (23 TL) pek çok seçenek var. Restoran geleneksel olsa da hafta sonu müşterilerinin görünümü modern. Markalı giysileri, gözlükleri, basketbol kepleriyle genç ve dinç. 

 

20:00

K-Chop şovu

20 yıldır Seul’de faaliyetlerini sürdüren, dünya turnelerine çıkan, davullu, izleyiciye yiyecek maddesi fırlatmalı tiyatro gösterisi Nanta öyle görülüyor ki pek çok pop grubunun hayal bile edemeyeceği statüye ulaştı. Gösteri büyüyor. Geçen ekimde yeni Nanta tiyatrosu açıldı. Hongdae, kentteki üçüncü tiyatro. Gösteri çılgın enerjisini henüz yitirmemiş.  Aktörler ve şefler düğün törenine hazırlanıyor. Sözsüz dans gösterisine katlanabilirseniz doğrama tahtasında bıçaklarla trampet çalmak, süpürgeyle savaş, tabak çarpıştırma, kabak doğramak gibi eğlenceli unsurlar içeren bir şov seyredebilirsiniz. Bir küçük uyarı: Ansızın şova katılmak istemiyorsanız koridora yakın koltuklarda oturmayın. Biletler 100 TL.

CUMARTESİ 10:00

Ses müzesi


Hannam-dong semti sadece elçilikleriyle değil, sanat ve müzik mekânlarıyla da ünlü. Leeum’daki Museum of Art’a kısa yürüyüş mesafesindeki Stradeum tamamen müziğe ayrılmış yeni bir mekân (giriş 25 TL). Japon akustik tasarımcı Sam Toyoshima’nın elinden çıkan yapı Astell&Kern ses ekipmanlarıyla donatılıp geçen yıl açıldı. Salonlarında küratörlerin hazırladığı listeler çalınıyor, stüdyolarında kayıtlar yapılıyor, çatıdaki kafesinde müzik dinleniyor. Geçen yıl sonunda Daelim Müzesi’nin yeni şubesi Seul’de açıldı: D Museum (22 TL) 9 yabancı sanatçının ışıkla tasarladığı görkemli eserlerle açıldı. Yakınlardaki kardeş galerisi D Project Space (ücretsiz), eski bir spor salonundan sanat mekânına dönüştürüldü. Sergilerinde yeni parlayan Koreli sanatçılar öne çıkıyor. 

11:30

Moda mahallesi

Hannam-dong alışveriş ve yürüyüşe çıkabileceğiniz güzel bir semt. Özellikle Koreli tasarımcıların ürünlerini görmek için. Jain Song’un spor kadın giysileri Mo Jain Song’da. Joseph Bentley çiçek yetiştirme merakı olanlara hitap ediyor, sera görünümündeki çatı terası da görülmeye değer. Maybell Bakery, dekorasyonuyla Monocle dergisinin sayfalarından fırlamış gibi. Zerdeçallı ekmeğini tatmaya değer. Takeout Drawing, sanat dolu bir kafe. Bir süredir ünlü pop yıldızı PSY ile mahkemelik, ağustosta Itaewon-dong’a taşınacak. Sahnesinde Afrodit saçlı folk şarkıcıları konser veriyor. 

14:00

Sokak yemekleri festivali

Seul’de tatmaya değer çok sayıda sokak lezzeti var. Yeter ki zamanınız, midenizde yer olsun. Asırlık Gwangjang Pazarı, şehrin en eskilerinden. Kore, İngiliz, Çin mutfağından farklı lezzetler sunan çok sayıda satıcı tek çatı altında. Tezgâhlarda görebilecekleriniz arasında etli mantı, pirinç çöreği içeren müthiş lezzetli duk mandu guk çorbası, yosunla sarılmış pirinç, turp ve havuç turşusundan oluşan kimbap, altın rengini alana kadar yağda kızartılmış maş fasulyesinden çörek (bindaetteok), havuzdan canlı çıkartılıp yenen ahtapot...

                                         

36 saatte Seul

16:00

Sakin nehir
Pazarın güney kapısının karşısında kentin en şaşırtıcı yeşil alanlarından biri bulunuyor: Cheonggyecheon Deresi. 600 yıl önce Joseon Hanedanı yerleşimlerini bu derenin kıyısına kurmuş. Şehir büyüdükçe dere kirlenmiş. Sonunda üstü yolla kapatılmış. 2000’lerde dereyi yeniden hayata döndüren kent yönetimi, kıyısına da park yapmış. Müdavimleri genç âşıklar ve emekliler. Fotoğrafçılar deredeki küçük balıkların fotoğrafını çekiyor. Cadde seviyesinin altındaki parkta öylesine huzur var ki, ağaçlardaki kuşların cıvıltısı duyuluyor.   

20:00

Nostaljik noodle

Yaşlı Seul’lülere naengmyeon içmek için gittikleri restoranı sorun. Çoğu “Woo Lae Oak” diyecektir. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra güneye kaçan bir  Pyongyang’lının kurduğu restoran yıllar içinde öyle popüler oldu ki ABD’de bile şube açtı.  Zaman içinde çok az değişen restoranın Seul’deki merkez şubesinde karabuğday çorbası sipariş üzerine et suyunda pişiriliyor (32 TL). Üstüne dilimlenmiş et, armut, salatalık, lahana konuluyor. Restoranın diğer spesiyalitesi bulgogi (80 TL). Çorbayla birlikte yiyebilirsiniz... 

21:00

Pirinç rakısı yine gözde

Birkaç yıl öncesine kadar modaya düşkün Koreliler makgeolli’ye dokunmazdı bile... Filtre edilmemiş pirinç şarabının bu kültürde uzun bir öyküsü var. Kıymet verilmeyen bu içki butik üreticiler ve trend oluşturan barlar sayesinde kalite kazandı, mönülere yerleşti. Öncülerden Wolhyang’da, takım elbiseli, marka eşarplı şık kalabalık iş çıkışı buluşup pirinç şarabı (20-30 TL) içip, bir yandan da baharatlı ahtapot, yaban otlarından yapılmış çörekler atıştırıyor.

PAZAR 11:30

Kralların sığınağı

Changdeokgung Sarayı’nda bir zamanlar Kore aristokratlarının nasıl yaşadığını görmekle kalmayacaksınız, kralların şiir yazdığı, içki masaları kurduğu Gizli Bahçe’yi de gezme şansını bulacaksınız. 15’inci yüzyılda sarayla birlikte yapılan bahçe tam 285 dekar genişliğinde. Akçaağaç, ginkgo, çamların gölgesindeki yaseminlerle kaplı havuzlar, küçük düzenlenmiş bölümlerin dışındaki alan vahşi orman bırakılmış.  

13:30 

Zen yemeği

Huzurlu pazar turunuzu Baru Gongyang’da öğle yemeğiyle sürdürün. Jogyesa Tapınağı’nın karşısındaki restoran Koreli Budistlerin Jogye cemaati tarafından işletiliyor. Önerilen atıştırmalıklarla başladığınız yemeğinizi duvarda İngilizce açıklamaları olan mönülerden biriyle (80 TL) sürdürebilirsiniz. Mevsimlik sebzelerin ağırlıklı olduğu, yanında tatlı patates püresi, susamlı lahana, pancar sosuyla servis edilen kırmızı biber sosuyla pişirilmiş yaban mantarı gibi lezzetler bulunuyor. Yemekler besin değeriyle vücudu, zarif sunumlarıyla da ruhu besliyor. Zaten Seul gibi başarılı tasarım ile geleneğe saygının el ele yürüdüğü bir şehre bu yaraşır...

 

False