GeriSeyahat Seni özleyeceğim Mostar
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Seni özleyeceğim Mostar

Seni özleyeceğim Mostar

Hürriyet Seyahat’in 10’uncu yıl yarışmasında üçüncü olan okurumuz Melih Uslu, ödül olarak Balkanlar turu kazandı.

Ağustos sonunda, Jolly Tur’un sponsorluğunda, eşiyle çıktığı gezide yolu Bosna Hersek’e düştü. Mostar’da şehirle özdeşleşen köprüyü, çevresindeki tarihi yerleşimleri gezdi. İzlenimlerini yazdı.

Yeryüzünde köprülerinin güzelliğiyle ünlü pek çok şehir bulabilirsiniz. Ancak Mostar kadar köprüsüyle özdeşleşmişine az rastlarsınız. Adını bile köprü (most) kelimesinden alan kentteki Eski Köprü, sadece Mostar’ın değil Balkanlar’ın ve barışın simgesi gibi. Kuşaklar boyunca anılara, aşklara, hasrete ve savaşlara tanıklık eden bu köprü, sadece Mostar’ın iki yakasını buluşturmakla kalmıyor. Tabiri caizse Doğu’yu Batı’ya, Osmanlı’yı Avrupa’ya taşıyor. Acımasız bir savaştan yaralı ama sağ salim çıkan kente vardığımızda heyecanlıyız. Çünkü Stari Most denilen Eski Köprü sadece birkaç sokak ilerimizde. Yol üzerindeki binaların çoğu kurşun izleriyle dolu. Mostar’da gezerken insanın içinin burkulmaması gerçekten imkânsız. Deneyimli rehberimiz Nihat Esen, yanından geçtiğimiz mezarlıkta yatanların çoğunun 1992-95 arasındaki savaşın şehitleri olduğunu söylüyor. Bursaspor’un efsane futbolcusu ve teknik adamı Nejat Biyediç’in de burada yattığını öğreniyoruz.

AŞKIN VE SAVAŞIN KENTİ

Son köşebaşını dönünce Mostar Köprüsü bütün güzelliğiyle karşımızda beliriyor. Hava harika, gökyüzü ise pırıl pırıl. Köprünün altında nazlı nazlı süzülen Neretva Nehri, her zamanki gibi zümrüt yeşili akıyor. Köprüyü fon alarak bol bol fotoğraf çekiyoruz. Sıkça söylendiği gibi Mostar’da hayat bu köprünün çevresinde geçiyor. Görünen o ki Mostar, Avrupa’nın en kanlı etnik çatışmalarından birine sahne olduktan sonra yeniden turizm sahnesine çıkıyor. Dünyanın dört bir yanından gelenler, savaşın henüz kapanmamış izlerine tanıklık etmek yerine Mostar’da barış tablosuyla karşılaşmayı tercih ediyor. Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle Mimar Sinan’ın öğrencisi Hayreddin tarafından inşa ettirilen köprü, tıpkı Mostar gibi küllerinden doğuyor. 1993 sonbaharında top atışıyla yıkılan köprü, Türkiye’nin desteğiyle yeniden inşa edilmiş.

Suya düşen parçaları Macar dalgıçların desteğiyle nehirden çıkarılıp yenisinin inşasında kullanılmış. 24 metre yüksekliğindeki yapı, 2004’te yeniden açıldıktan bir yıl sonra UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş. Köprünün açışına İngiltere Prensi Charles’in yanı sıra, Türkiye’den ve dünyadan pek çok devlet adamı katılmış. Elimizdeki kitaplardan şehrin geçmişini okurken ilginç bir aşk hikâyesine rastlıyoruz. Âşık olduğu Müslüman kadınla evlenmesine izin verilmeyen Şair Aleksander Şantiç’in kaleme aldığı sevda yüklü satırlar, Mostar’ın sokaklarına çok yakışıyor. Yaklaşık beş yüz yıldır şiirlere, romanlara, filmlere ve resimlere konu bu kentin neden aşkın ve savaşın kenti olarak anıldığını şimdi daha iyi anlıyoruz.

TÜRK MAHALLESİ GİBİ

30 metre uzunluğundaki köprüde sizi oyalayabilecek pek çok etkinlik var. En yüksek yerinden aşağı atlayıp sevgililerine cesaretlerini kanıtlayan gençleri izlemek, basamaklarda poz vermek gibi... Mostar’ı gezmeye Eski Köprü’nün karşı kıyısındaki Eski Çarşı’dan başlıyoruz. Bu bölgede hediyelik eşya dükkânlarının sayısı da artıyor. Magnetler, seramik objeler, deri işleri, gümüş takılar ve daha neler neler... Çoğu Türkiye’den ithal. Fiyatlar Türkiye’nin neredeyse yarısı. Çeşitlilik bol, ürünler kaliteli. Dükkânlardan biri köprünün yıkıldığı anları belgeselde müşterilerine izletiyor. Mostar’da gezilecek yerlerin çoğu Eski Kent (Stari Grad) adlı Boşnak mahallesinde toplanmış. Bu civardaki lokantalarda yemek hem ucuz hem de dev porsiyonlarla servis ediliyor. Cavabi denilen ızgara köfte çok seviliyor. Burada kişi başı yaklaşık 10 Euro’ya güzel bir ziyafet çekebilirsiniz. Kebap ve biftek gibi et yemekleri dışında, Dalmaçya tarzı deniz ürünleri tepsisi, peynir çeşitleri, çoban salata ile baklava ve tulumba gibi hamurlu tatlılar Mostar mutfağının vazgeçilmezleri arasında. Çarşıya açılan sokaklar hafta sonları konserlerle şenleniyor. Saat Kulesi, Kajtaz Evi ve Karagöz Bey Camii çarşıya yürüyüş mesafesinde. Eski Hamam ise nehrin karşı kıyısında. Kendimizi bir Anadolu kasabasında hissettiğimiz çarşının en gözde adreslerinden biri Koski Mehmet Paşa Camii. Avlusundaki güzel çeşmeyle dikkat çeken camiden çıkışta biraz ilerleyip sola sapınca güzel bir sürprizle karşılaşıyoruz. Burası, karakteristik bir Osmanlı yapısı olarak ziyaretçilere sunulan Türk Evi. Bu güzel evin üst katına çıkıp Neretva Nehri’ne nazır manzarayı izlemenin keyfi bambaşka gerçekten de...

Balkan usulü aşk

Bosna Hersek, müziğin her zaman çok sevildiği bir coğrafya olagelmiş. Saraybosna modern müzik konusunda daha istekli görünürken, Mostar geleneksel müziğe daha yatkın. Şehrin ruhunu yansıtan ezgilerin en bilinen türü ise sevdalinka. Boşnaklara özgü olan ve yoğun bir duygusallık içeren bu müzik çeşidi, Osmanlı döneminden bu yana ayrı bırakılan âşıkların hislerini dışa vuran bir form olarak doğmuş. Ancak daha sonra bütün Balkanlar’da popüler hale gelmiş. Akordeon, flüt ve klarnetten oluşan küçük bir orkestranın icra ettiği türün adı Türkçe’deki sevda kelimesinden geliyor. Safet Isoviç, Illiajaz Delic, Esma Redzepova gibi isimler Balkanlar’a özgü bu müzik türünün önde gelen isimleri arasında. Buraya gelmişken Balkan turunuzu genişletmeyi düşünüyorsanız size iki müzik etkinliği önerimiz var. 2-6 ve 11 Kasım’da Priştine Caz Festivali (www.jazzprishtina.com), 5-10 Kasım’da ise 17’nci Saraybosna Uluslararası Caz Festivali düzenlenecek (jazzfest.ba).

Osmanlı köyünde hâlâ Türkçe konuşuluyor

Mostar’ın güzellikleriyle büyülendikten sonra yakın çevredeki Osmanlı köylerini keşfetmeye karar veriyoruz. İlk durağımız ormanlık bir vadiye bakan yamaç üzerindeki Poçitel. Köy meydanındaki kahvehanede esnaf ve ahaliyle rahatça Türkçe konuşuyoruz. Burası sanki Anadolu’da bir köy... Çay keyfinden sonra köyün sokaklarını arşınlıyoruz. Derken ezan okunmaya başlıyor. Köyün camiine uzanan merdivenlerin taş basamaklarında hediyelik eşya satan kadınlarla tanışıyoruz. El örgüleri ve zarif kolyeler ilgimizi çekiyor. Civarda incir başta olmak üzere bol miktarda meyve ağacı var. Köyün ahalisi genellikle yaşlılardan oluşuyor. Köyün sakinleri savaşın acılarını unutmaya çalışıyor. “Burası huzur köyüydü, gençler önce savaşa sonra çalışmaya gitti. Şimdi burası sakin kaldı” diyorlar. Poçitel köylüleri son yıllarda bölgede turizmin gelişmesinden memnun. “Türkiye’den gelen çok, hiç yalnız kalmıyoruz” diye ekliyorlar. Ayrılırken bu güzel Balkan köyünü çok özleyeceğimizi hissediyoruz.

False