GeriSeyahat Dünyanın birbirine en yakın iki başkentini Kongo Nehri ayırıyor
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Dünyanın birbirine en yakın iki başkentini Kongo Nehri ayırıyor

Dünyanın birbirine en yakın iki başkentini Kongo Nehri ayırıyor

Kongo Nehri’nin suladığı verimli Orta Afrika toprakları bir zamanlar Fransızlar ve Belçikalılar tarafından paylaşılmıştı. Yeraltı zenginlikleri öylesine fazlaydı ki, bağımsızlıklarını kazandıktan sonra da uzun yıllar huzura kavuşamadılar.

Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin başkenti Kinşasa ile Kongo Cumhuriyeti’nin başkenti Brazzaville şimdilerde huzur içinde. Lübnanlı, Çinli yatırımcıların girişimiyle yenilenen şehirleri Türkiye Gezginler Kulübü İkinci Başkanı Selman Arınç gezdi, izlenimlerini yazdı.

230 metreye ulaşan derinliğiyle dünyanın en derin akarsuyu Kongo Nehri. Angola sınırından başlayıp, Afrika’nın tam ortasında bir orak çizerek, iki kez Ekvator çizgisini kesiyor, tropikal ağaçları, geçit vermez karanlık ormanlarını besleyip Atlas Okyanusu’na boşalıyor. 4700 kilometre uzunluğuyla dünyanın dokuzuncu, okyanusa saniyede taşıdığı 41 bin metreküp suyla üçüncü büyük nehir. Bu görkemli akarsu iki komşu başkenti birbirinden ayırıyor.
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin yeşilliklerle kaplı başkenti Kinşasa’ya, İstanbul’dan hareketle, Kazablanka üzerinden aktarmalı ulaşıyorum. Kongo - Kinşasa, yüzölçümüne göre, Afrika’da üçüncü büyük ülke. Geçmişte, Serbest Kongo, Belçika Kongosu ve Zaire olarak biliniyordu. Bu yaralı ülke Belçika’dan bağımsızlığını kazandıktan sonra büyük bir yıkım yaşadı. Dokuz Afrika ulusu, 20 silahlı grup 1998’den 2003’e savaştı. Açlık ve hastalıkların da etkisiyle 4 milyon kişi öldü. 2006 Ekimi’nde BM gözetimindeki seçimlerde iktidara Başkan Joseph Kabila geldi. Ülkeye gitmek isteyenler, İstanbul’daki fahri konsolosluktan vize almak, yola çıkmadan sarı humma aşısı olmak zorunda.

FRANSIZCA’NIN EN GÜZELİ

N’Dijili Havalimanı’ndan 35 kilometre uzaklıktaki Kinşasa yoğun trafikten dolayı ancak 1 saatte ulaşılıyor. Deniz seviyesinden 240 metre yükseklikte, geniş bir alana yayılmış. 12 milyon nüfusuyla, Afrika’nın üçüncü büyük başkenti. Paris’ten sonra dünyanın iyi Fransızca konuşulan en büyük kenti. 1972’de inşa edilen, 27 katlı en yüksek binasının terasına çıktığınızda bir yanda coşkun şekilde akıp giden Kongo Nehri’ni, hemen ardında Kongo Cumhuriyeti başkenti Brazzaville’i görüyorsunuz. Doyumsuz manzaranın özelliği iki başkenti birden içermesi.
Kinşasa, tarihi ve turistik mekanlara sahip değil. Buna karşın Ulusal Müze’deki benzersiz yerel sanat objeleri Kinşasa Üniversitesi’ndeki Etnoloji Müzesi mutlaka görülmeli. Diğer gözde mekanlar Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Parlamento, Bakanlıklar ve Hükümet Binaları. Kentin en önemli ve işlek ana caddesi, 30 Haziran Bulvarı asfaltlanmış. Fransızca itmekten gelen pus, lastik tekerlekli çekçeklere ismini vermiş: Puspus. İnsanların çektiği araçlarla bu caddede ağır yükler taşınıyor.
İçsavaştan geriye kalan çürüme ve durgunluk, terk edilmiş pek çok modern binada derhal kendisini gösteriyor. Kent altyapısı büyük oranda işlevsiz; sık sık elektrik kesintisi yaşanıyor. Kentin banliyölerinde, ahşap ve metal parçalar üreten zanaatkarlar ürünlerini pazarlıyor. Özel sektör hızla gelişiyor, Çinli inşaat firmaları sayısız proje üstlenmiş. Afrika ülkelerinde çok sık gördüğüm, aşırı cep telefonu reklamları burada kontrol altına alınmış. Binalar,genelde kırmızı, mavi veya turuncuya boyanıyor. Şehrin güvenli bölgesi Gombe’de kiralar 1000 dolardan başlıyor. Burada Müslüman cemaatin devam ettiği tek minareli ve gri renkli bir cami göze çarpıyor. Bazı merkezi yolların asfalt olmasına rağmen, çoğu arka sokaklar toprak, yer yer çukur dolu.

HİROŞİMA’NIN URANYUMU

Pazarda dolaşırken satıcılar bana Mundela (beyaz adam) diye hitap ediyor. Ticarete beş bin civarındaki Lübnanlı’nın yanısıra Çin ve Hintliler hakim. Akşam yemekten sonra, uğrayacağınız yerel gece kulüplerinde, Afrika’nın dayanılmaz ritimli Sukos müziğini canlı olarak izleyip müzik eşliğinde dans edebiliyorsunuz. AIDS, sıtma yaygın. Ülkenin maden zenginliği nefes kesici. Elmas, altın, bakır, kobalt, ham petrol, kahve, kereste ihraç ediyor. Dünya uranyum üretiminin yarısını yapıyor. Hiroşima, Nagazaki bombalarının uranyumu da buradan. Elmas Belçika’da işleniyor. Bu sayede dünya elmas ticaretinin merkezi Anvers. Elmasın çıkarıldığı Demokratik Kongo’da kişi başına milli gelir 320 dolar, Belçika’da 37 bin 500 dolar!
Gölleri, el değmemiş yağmur ormanları, şelaleleri, doğal yaban hayatı ve yemyeşil bitki örtüsüyle kaplı ülkenin hâlâ keşfedilmemiş, insan eli değmemiş bakir yöreleri bulunuyor. Dağ gorilleriyle pigme şempanzeleri (bonobo) ancak burada görebiliyorsunuz. Beş parkı UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde: Virunga, Kahuzi Biega, Garamba, Salonga, Okapi Yaban Bölgesi ve Maiko Ulusal Parkı. Kisanto’da 100 yaşını aşan etkileyici yerel ağaçları içeren botanik bahçesi bulunuyor.
Demokratik Kongo’nun Atlas Okyanusu’nda 37 kilometrelik dar bir sahili var. Kinşasa, Goma ve Kisangani dışında, karayoluyla seyahat son derece tehlikeli. Belirli bölgelerde isyancı güçler varlığını sürdürüyor. Ateşkesle kontrol altında tutuluyor. Türk polisinin de katıldığı BM Barış Gücü asayişi sağlıyor.

NEHİR KIYISINDA MÜZİK PAZARDA CANLI BÖCEK

* Kentin kırsal alanının doğu kısmındaki Eden Bahçesi, Nsele Nehri kıyısında Kongo müziği dinleyip, uygun fiyata yemek yiyebileceğiniz şirin bir yer. * Merkez Pazarı’nda her çeşit ihtiyaç maddesi satılıyor. Meyveler çok pahalı. * Halk topladığı kurt ve makenena denen böcekleri canlı satıyor. Çiğ ya da pişmiş yenebiliyor.

False