Ohrid Gölü’nün suyu gözyaşı kadar duru

Güncelleme Tarihi:

Ohrid Gölü’nün suyu gözyaşı kadar duru
Oluşturulma Tarihi: Kasım 10, 2008 00:00

Dilbilimci, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Çiğdem Ülker, Makedonya tutkunu bir gezgin. Yıllar önce St. Kiril ve Metodiy Üniversitesi’nde dört yıl ders verdi. Bu dönemde bölgeyi gezdi. Makedonya ziyaretlerini her fırsatta sürdürüyor. Ülker, UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesindeki Ohrid Gölü ve çevresini yazdı.

Üç harfli, tek heceli göl sözcüğünü aşan derinliğiyle bir kez daha açıldı önümde Ohrid Gölü.

Yıllar önceki tanışmamızda sadece seyrettiğim suyuyla kucaklaştım, Galicitza Dağı’nı, Srno Drim Nehri’ni tekrar selamladım.

A. Haşim’in "Bir sırma kemerdir suya baksam / Göllerde bu dem bir kamış olsam / Akşam yine akşam yine akşam" dizeleri dilimde gölü seyrettim.

Ohrid, insancıl bir yumuşaklıkla bağrına bastı beni; izin verdi derinine dalmama, bir Ohrid incisini kolye yapıp boynuma takmama.
/images/100/0x0/55eade13f018fbb8f89bc8a5

Sert karakterli Galiçitza’nın eteğinde, Avrupa’nın en yaşlı gölüdür Ohrid.

Etnik, dinsel, dilsel türlü Balkan anlaşmazlığının tel tel çözüldüğü, suyunda durulduğu bir şeffaf göldür. Eski Ortodoks manastırı Saint Naum ve arkasında Srno Drım Nehri öyle enfes görüntüler sunarak gölle buluşur ki buranın niçin UNESCO Şehri seçildiğini anlarsınız.

AZİZ NAUM’UN KALP ATIŞLARINI BU KEZ DUYAMADIM

Bu cömert doğada efsaneler de iş başındadır elbet. Saint Naum’un kabrine kulağınızı dayarsanız sadece iyi insanların duyabildiği söylenen kalp atışlarını dinlersiniz. On yıl sonra bu kez, sesi duymamamın sebebi ise, eskiden daha iyi biri olmam mı yoksa şimdilerde kulaklarımın zayıflaması mıdır bilemem.

Ohrid restoranları, sizi horo ile karşılar. Melodisi bazen Türkçedir, bazen Makedonca. İster çifte faytonlar diye başlasın ister Srtze moje Jovana diye müziğin aşkın sesi olduğunu kim inkar edebilir ki?

Sadece aşkın enerjisi değildir Makedon müziğini böyle canlı kılan. Bu toprakta enerji birikmesini fark etmemek olası değildir. 1990’ların koca Yugoslavya’sı için bu sıkışıklığa alışmak da kolay değildir. Eski dostlar mı? Onlar çoktan başka sulara yelken açmıştır. Sırbistan, 1992’deki savaşta herkesi kendinden uzaklaştırmıştır. Hırvatistan ve Slovenya AB’nin yeni üyeleridir, Kosova’da bir Arnavut Devleti kurulmuştur.

AB’ye girme çabası hatta adı bile Yunanistan’ca engellenen Makedonya; şarkıya, şiire dökmektedir enerjisini.

ATATÜRK’ÜN TÜRKÜSÜNDEKİ HAVUZ YERLİ YERİNDE

Uluslararası Struga Şiir Akşamları her yaz aynı şiirle açılır. Tga Za Jug (Güneye Özlem)

Bu arada güney Makedonya’nın leziz üzümleriyle şarapçılığını geliştiren Makedonya’nın kırmızı şaraplarından birinin adı ne dersiniz: Tga Za Jug.

Şarabın ve şiirin kardeş olduğunu kim inkar edebilir ki? Hani bizim şair Nedim’in dediği gibi: Bir elinde gül, bir elinde mey geldin sakiya / Hangisin alsam; gülü yahut meyi, yahut seni?

Makedon şiirinde ise tek bir sözcük defalarca çarpar kulağınıza. Makedonya! Makedonya!

İşte onlardan biri: "Bitola moj roden kraj " (Bitola güzel memleketim / Ben sende doğdum / Sen benim yarimsin)

Bitola’nın Manastır kenti olduğunu, Mustafa Kemal’in okuduğu Askeri İdadi’de onun adına bir müze bulunduğunu söyleyelim. Atatürk’ün sevdiği türküdeki havuz da çeşme de işte hálá buradadır. Hani "Manastır’ın ortasında var bir havuz / Canım havuz" diye başlayan türkü...

Yahya Kemal, Kaybolan Şehir’de "Üsküp ki, Şar dağında devamıydı Bursa’nın" der ama Ohrid de Safranbolu’nun kardeşidir. Karabey Mahallesi’nde bir Türk evinde Rumeli böreği yemek, beni eskiden tanıdığım o dünyaya geri götürür.

Ohrid’de minare alemlerindeki hilale bir de yıldız eklendiğini içim sızlayarak fark ederim. Bu ay yıldız soydaşlarımızın ana vatana pek içli bir selamıdır.

Ohrid beş asırlık Türk izleri taşımasının yanı sıra ilk Makedon devletinin ve ilk Pan-Slavik üniversitenin merkezidir.

Aslında kent, bu bilimsel misyonunu hálá devam ettirmekte her yaz düzenlenen Makedon Dili Semineri’nde Prof Çrvenkovska ve ekibi konuklarına bir bilgi şöleni sunmaktadır.

(Çiğdem Ülker’in Ohrid’le ilgili daha kapsamlı bir yazısını Varlık Dergisi’nin kasım sayısında okuyabilirsiniz)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!