Sevişmeyen kadın kendini öldürsün

Güncelleme Tarihi:

Sevişmeyen kadın kendini öldürsün
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 01, 2009 00:00

Monica Bellucci ile özel bir röportaj yapan Tempo, İtalyan oyuncunun seksi fotoğraflarını yayınladı.

Haberin Devamı

MONICA BELLUCCİ FOTOĞRAFLARI

“Bir kadının seks hayatı yoksa, kendini öldürmeli” diyen Bellucci, kadın olmayı ve Sophie Marceau ile çektiği son filmi anlattı.   

Tempo, kadının 40 yaş zaferini kapağına taşıdı. 45 yaşındaki Monica Bellucci ile özel röportaj yapan dergi, İtalyan oyuncunun birbirinden seksi fotoğraflarını yayınladı. “Bir kadının seks hayatı yoksa, kendini öldürmeli” diyen Bellucci, kadın olmayı ve Sophie Marceau ile çektiği son filmi “Don’t Look Back”i anlattı.

Kızınız Deva’nın oyunculuk yeteneği var mı? Belirtilerini görmeye başladınız mı?
- Şimdilik bunu düşünmüyorum. Oyuncu olmak isterse olur.

Bir anne olarak, kızınızın bir gün özgür olmak, kendi hayatını yaşamak isteyeceğini biliyorsunuzdur, değil mi?
- Beş yaşında bir kızım var. Bir gün 14 yaşına basıp, benden nefret edeceğini biliyorum. “Sana benzemek istemiyorum”, “Seninle yaşamak istemiyorum” diyebilir. Bunlar normal şeyler, çünkü büyümek isteyecek. Büyüdükçe zaten benden nefret etmek zorunda. Hayat böyle gelişir. Eğer bir noktada böyle isyan yaşamazsanız, bir anlığına ailenizi tamamen reddetmezseniz, hiçbir zaman büyüyemezsiniz.

Sizin çocukluğunuz nasıldı?
- “Don’t Look Back”in son bölümünde, çocukluğumuza döndüğümüz bölümü izlerken çok etkilendim. Çünkü benim çocukluğum çok güzel geçti. Ailem bana karşı her zaman çok iyiydi. Belki de bunun sebebi, hep bağımsız olmamdı. Yalnızca çocukluğun kendisi reddetmek istediğim bir şeydi. İnsanların bana ne yapacağımı söylemelerinden nefret ediyordum. Bu yüzden çabucak kadın olmak istiyordum. 14 yaşında çoktan olgunlaşmıştım. Oldukça genç yaşta, henüz okuldayken çalışmaya başladığım için, bağımsızlığımı da erken kazandım.

Çabuk büyüyüp hemen kadın olma fikrini çekici kılan neydi?
- Ailemdeki bütün kadınlar çok feminendi. Büyükannem 80 yaşındayken, kiliseye kırmızı ruj sürüp giderdi. O kadar güzel, zarif, minyon bir kadındı ki, ona bayılırdım. Ben yüksek topuklu ayakkabıların giyildiği, makyaj yapılan bir ailede büyüdüm. O yüzden küçük bir kız çocuğu olmaya dayanamadım, hemen onlar gibi olmak istedim.

Erkekleri manipüle edebilmenin harika bir tarafı yok mu sizce?
- Bence bu, kadınların sezgisinin bir parçası. Aslında erkekleri manipüle etmek, kadınları etmekten daha kolay. Benim kadınlarla aramda güzel bir kimya var. Kadınlar, beş dakika içinde ne olduğunuzu anlar. Onları kandırmak zordur. Erkekler içinse durum farklı. Onlar, dış görünüşe fazla takılıp vakit kaybediyorlar.

İÇİMDEKİ AKDENİZ KADINI BU FİLMDE ORTAYA ÇIKTI

Sizin için Fransızca, İtalyanca veya İngilizce dilde rol yapmak arasında bir fark var mı?
- Ben İtalyanca’yı tercih ediyorum.

Neden?
- Çünkü hiç zorlanmıyorum, kelimeler ağzımdan akıyor. Ama aynı zamanda farklı dillerde rol yapmak da ilginç.

“Don’t Look Back”te ağır fiziksel değişimden geçen bir karakteri oynamak nasıl bir duyguydu?
- İlginçti, çünkü güzel görünmediğim sahnelerde filmdeki acı çekme hissi daha çok hissediliyor. Zaten bu film, kendiyle bağlantısı kopmuş bir kadın hakkında. Yaşadığı yeri anımsamıyor, hatta kocası ve çocuklarını bile unutmuş durumda. Özel efektler sayesinde, kendi iç dünyasında olanları, acı çekerken neler yaşadığını görebiliyorsunuz. Sophie (Marceau) ve ben, aynı karakterin iki farklı tarafını canlandırıyoruz. Aslında gerçek hayatta birbirimizden o kadar farklıyız ki, yönetmenimiz Marina (de Van) bu farklılığı vurgulamak istedi. Ben, içimdeki Akdeniz kadınını her zamankinden daha çok ortaya çıkardım ve böylece film çok daha şaşırtıcı oldu.

O kadar güzelsiniz ki, oynadığınız çoğu filmde bir aşk sahnesi var. Sanki insanlar sizi görünce dayanamıyor gibi. Bunu bir iltifat olarak alıyor musunuz?
- Bir kadının seks hayatı yoksa, kendini öldürmeli. Sonuçta ben de, bir filmde yetişkin bir kadını oynuyorum. Çocukları olan, seks yapan, sorunları olan, bazen güzel bazen de çirkin olabilen bir kadınım. Bu filmin en sevdiğim yanlarından biri de karakterin yaşadığı sorunları basit ve anlaşılabilir bir şekilde anlatması. Sophie’nin ve benim, karaktere yansıttığımız bir hassasiyet var. Film boyunca hep güzel değiliz. Yaşadığımız değişimi yansıtmak için çirkinleştiğimiz oluyor. Ama değişim boyunca her zaman karakterle özdeşleşebiliyoruz. Paniğiyle, kafa karışıklığıyla ve acı çekmesiyle... Tabii filmde bu değişim biraz abartılıyor ama hayatımızda hepimizin kendimizden şüphe duyduğumuz anlar var.

KOCAM BARDA ONU SEVİP SEVMEDİĞİMİ SORDU

Filmin senaryosunu ilk kez okuduğunuz anı hatırlıyor musunuz?
- Senaryoyu okumadan, yönetmen Marina’nın ilk filmini izlemiştim. Çok komplike ama ilginç bir filmdi. Çok beğendim ve Sophie’nin de rolü kabul etmesiyle ben de üçüncü kadın olarak bu deli projeyi gerçekleştirmek için aralarına katıldım. Zor bir film olduğunu kabul ediyorum ama yine de bu filmde oynadığım için çok mutluyum.

Yönetmeniniz, iki farklı kıta gibi olduğunuzu söylüyor. Katılıyor musunuz?
- Evet.

Aradaki farkı siz de gördünüz mü?
- Sophie, filmin ilk başlarında görünüyor, kafası çok karışık ve neler olduğundan haberi yok. Çok korkuyor. Karakterin delirmemesi için cevapları kendi içinde ve geçmişinde araması gerektiğini fark ettiği anı ben oynuyorum.
Gerçek hayatta tamamen farklıyız, her yanımızla. Ama filmde ikimizin birleşimi mükemmel bir sonuç çıkarıyor ortaya. Rolü benimsemem, gerçek hayatımda da beni etkiledi, o kesin. Bir gece barda kocamla oturuyorduk ve onu hâlâ sevip sevmediğimi sordu. Ben de eve gitmesini, filmi unutmasını söyledim kafam karışık bir biçimde.

Haberin Devamı

KİMSEYE BAĞLI DEĞİLİM

Haberin Devamı

Aktris olmak bazı şeylere bağlı olmak da demek. Bununla nasıl başa çıkıyorsunuz?
- Ben kimseye bağlı değilim.

Ya yönetmenler?
- Evet ama ne yapmak istediğime, neyi istemediğime ben karar veriyorum. Elbette hepimiz arzularımıza, eşlerimize, ailemize -sen bir gazeteci olarak, ben aktris olarak- işimize bağımlıyız. Bu yüzden diğerlerinin gözü üzerimizde. Bu çok önemli, çünkü ancak diğerleri sayesinde kendimizi anlayabiliriz.

HAYATIMDAKİ ÖNEMLİ İNSANLARDAN BİRİ

Ünlü yönetmen Ferzan Özpetek, sadece bir oyuncu değil, aynı zamanda bir ‘dost’ olarak Monica Bellucci’yi anlattı: “Filmlerimle ilgili hep arayan, kompliman yapan, çok ince bir insandır. Çok zeki, her şeyin düzeyini bilen biri. 1990 yılında tanıştığımızda, içimden ‘Ne kadar güzel bir kız, yazık olacak’ demiştim. Ardından 6-7 sene sonra Fransa’da star olarak çıktı karşımıza. Sadece güzellik değil, insanca yaklaşımı da çok önemli bence. Bütün bunların birleşimi, onu hayran olunacak bir kadın yapıyor. Mesela bir yerde hakkınızda moral bozucu bir haber çıktığında, hemen arayıp, ‘Aptal onlar’ diye konuşur. Yanımda hep desteğini hissettiğim, hayatımdaki önemli insanlardan birisi.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!