Sevgiliye göre ‘değiş tonton’ yapmalı mı

Önceki gün Cafe Milliyet’te haberi vardı. Doğa Rutkay, şahan Gökbakar’dan ayrıldıktan sonra ilk kez bir davette görüntülenmiş.

Haliyle üzerinde bir davet şıklığı. Kıyafetiyle, topuklusuyla, saçlarıyla, makyajıyla... Dikkat çekilen nokta bu zaten: Doğa şahan’la beraberken hep biraz salaş, spor, bakımsız, hatta kilolu takılıyordu objektiflere.
“şimdi ondan ayrıldı ve özüne döndü” denilmek isteniyor.
Tekrar şıklaştı, tekrar bakımlı Doğa oldu, filan...
Sevgililik olayında hep böyle bir tehlike mi vardır?
Ya karşındaki kişinin tarzını tam olarak beğenmez, belli bir şekle şemale sokmaya çalışırsın.
Ya da üzüm üzüme baka baka misali, bir süre sonra onun ikizi gibi olur, aynı kılıkta dolaşmaya başlarsın.
Bu durumda Doğa’nın durumu ikincisine denk düşüyor.
Bu soruyu geçen gün blogda sormuştum, yani “sevgiliye göre tarzını değiştirmek doğru mu ey okurcan?” diye.
Çok hoş bir yorum gelmişti anında, aktarayım şip şak: “Öyle ikiz gibi dolaşan çiftler oldum olası bana itici gelmiştir! Ama şu da bir gerçek ki, eğer sevgilim dediğiniz insan çok spor bir tarza sahipse, siz de yanında beş santim topuklu ayakkabı, skinny jean’le dolaşamıyorsunuz! Ortasını bir şekilde bulmak lazım.”
Yorumu okuduktan sonra kafama takıldı haliyle: “Peki ortasını bulanın kim olacağı neye göre belirlenecek?”
Kendiliğinden mi? Yoksa fedakarlık eden genelde kadın mı oluyor?

“Deniz aslında hamile değilmiş” söylentisi

Deniz Akkaya’nın hamileliği üzerine konuşmalar bitti, şimdi de “aslında hamile değilmiş” söylentisi aldı yürüdü.
Evet, insan ilk anda Deniz’in karnına bakıp “hiç de 5 aylık hamile gibi durmuyor” diyebilir. Ama unuttuğumuz bir şey var. Son dönemde gördüğüm anne adaylarının hepsi böyle.
Aşırı kilo almıyorlar, kendilerine dikkat ediyorlar ve spor yapıyorlar. Deniz de onlardan farklı değil. Haftada iki kez pilates yapıyor, ayrıca üç gün 40 dakika yüzüyor.
Üstelik onu en son Dalaman’da gördüğümde karnı da vardı! şahidim yani.
Yine de dayanamayıp bu komplo teorisini sordum Deniz’e.
Kısa ve öz bir yanıt verdi: “Ne diyeyim ki? Ben sağlıklı ve fit bir şekilde dokuz ayı tamamlayacağım. Böyle diyenler/yazanlar, kendime bu kadar dikkat ettiğim için beni takdir ediyorlar sanırım.”

Netleşmeyen bir konser

Tonlarca Madonna yazısı yazınca olacağı buydu. Herkes birkaç gündür soruyor, “Gerçekten Maddy ıstanbul’a geliyor mu? Bak Sofya konserine bilet aldık gidiyoruz, ne yapalım şimdi?” diye.
Hayır, henüz Madonna’nın geldiği filan yok.
Ama kalkıp bir ya da birkaç firma 4.5 milyon dolar verirse, yani bu işe sponsor olursa elbette gelir.
Bu projeyle ilgilenen de sürpriz bir isim, Levent Ağaoğlu.
Levent’i Tarkan’ın koruması olarak tanıyordum.
Meğer epeydir konser projeleriyle ilgileniyormuş.
şimdilerde harıl harıl sponsor adayı firmalarla konuşuyor.
Kısacası, ortada kesin bir şey yok. Bu hafta içinde netleşir sanırım.

“Geri Dön”ün en fresh haline dikkat!

Türk popunda ne varsa yine eskilerde mi var?
Daha doğrusu eskilerin remiks hallerinde!
Günlerdir Betül Demir’in yeni bir düzenlemeyle söylediği Sezen Aksu klasiği “Geri Dön”ü dinliyorum. şarkının yeni versiyonu Hüseyin Karadayı’ya ait.
Tam da kulüplerde, plajlarda çalınası türden bir şarkıya dönüştürmüş “Geri Dön”ü Hüseyin.
Sadece bu şarkıyı değil üstelik.
“Fresh” adlı yeni albümünde bir başka pop klasiği “Gönül”ü de bambaşka bir şey yapmış. Onu da Ferhat Göçer’e söyletmiş.
Zaten albümdeki vokallerde ağırlık Ferhat Göçer ve Betül Demir’de.
Kısacası Hüseyin bu kez eski şarkıların tozunu almış, onlara yeni formlar vermiş.
Özellikle arabada “Fresh”i dinlemek şahane. Hele de dönüp dönüp “Geri Dön”ü... Tavsiye, bin kez tavsiye...
Yazarın Tüm Yazıları