Sevgililer Günü'nde maça gitmek suç mu?

Güncelleme Tarihi:

Sevgililer Gününde maça gitmek suç mu
Oluşturulma Tarihi: Ekim 04, 2002 00:00

İLHAN Uçkan, dışarıda örneklerine sık rastlanan türde bir kitapla bu senenin en çok kitap satan yazarları arasına girdi. Şubat ayında çıkardığı ‘‘Erkekleri Kullanma Kılavuzu’’nun çok satması üzerine bu kez ‘‘Kadınları Kullanma Kılavuzu’’nu yazmış.Kitap elime ulaşalı bayağı oldu ama ancak geçen gün kurcalama fırsatını buldum. İlk kitabın modeline sadık kalmış İlhan Uçkan.Öyle sayfalar arasında atlaya zıplaya gezerken bir tablo dikkatimi çekti. Tablo hastası biri sayılmam ama takılıverdim, neymiş bu diye.Şöyle diyor İlhan Uçkan, ‘‘Biz (kadınlardan söz ediyor tabii ki) bir erkeğe neden aşık olduğumuzu madde madde sayabiliriz...Bir kadınla güzel bir başlangıç yapmışsanız, ilişkiniz son derece yolunda gidiyorsa, 'Benim neyimi seviyorsun?' ya da 'Neyime aşıksın?' türünden sorularla karşılaşmanızın nedeni de budur. (Bak bunu öğrenmek hakikaten iyi oldu.)Ama sizin cevabınız genellikle 'Bilmiyorum' olur (Bak öküze, bak öküze!..) Biz bu cevaptan hoşlanmayız. (Haklısın güzel ablacığım)Çünkü kaçamak bir cevap olarak algılarız bunu. Ne de olsa bize böyle bir soru soracak olsanız gayet açık ve net bir cevapla karşılaşacaksınız.Bir çoğumuz birkaç seçenek arasında karar vermeye çalışırken belirlediğimiz maddelere puan vermek yoluyla sonuca ulaşırız...’’***İşte tablo da burada devreye giriyor. Yazar; Ahmet, Ulvi ve Adnan adlı hayali üç arkadaşa 10 dalda puan vermiş.Bu enteresan dekatlonun etapları şöyle:1- İş2- Öpüşme3- Sevişme4- İlgi5- Cömertlik6- Telefonla arama7- Özel günleri hatırlama8- En sık görüşme9- Arkadaşlarının beğenisini kazanma10- Sosyal ortamdaki hal ve tavır***Yazarın hayali yarışını Ahmet birinci, Ulve ikinci, Adnan üçüncü sırada bitirmiş.Ben de deneyeyim dedim. Ve görüşlerine çok güvendiğim eski bir sevgilimi aradım.Telefonu ‘‘Ne var Kanat?’’ diye açtı.‘‘Çok kibarsın’’ dedim ve devam ettim ‘‘Ya, çok acayip bir durum var. Kendimle ilgili bir test yapacağım. Yardım eder misin?’’‘‘Ne testiymiş bu?’’ dedi. Durumu açıkladım. Cevap olarak ‘‘Sen hakikaten aklını kaybettin herhalde, farkında mısın? dedi.Israr edince ikna oldu.‘‘İş konusunda 10 üzerinden kaç verirsin?’’ dedim.‘‘El becerisi gerektiren işlerde 1 veririm. O da ampul değiştirebildiğin iin. Ama mesleğinde 8 veririm’’ dedi.‘‘Niye 10 değil?’’ diye zorlamadım, teşekkür ettim.İki ve üçüncü sorulara cevap verdi ama ‘‘Manyaklaşma, yazmayacaksın di mi?’’ dedi. Ben de üç dakika kadar kınadım kendisini. Yazar mıyım hiç?..Dördüncü soruya verdiği cevap biraz kalbimi kırdı: ‘‘Kanatçım, senin hayatta başta ben olmak üzere 10 dakikadan fazla ilgini yoğunlaştırdığını hatırlamıyorum. Tabii futbol maçları hariç. Bu konudaki öküzlüğün üzerine bir kitaba başlamayı düşündüm ama ömrüm vefa etmez diye vazgeçtim. Notun 0... Hatta 0'ın altında puanlama yapabiliyorsam, sıfırın altında 10’’ dedi.Beşinci maddeye cevabı şöyle oldu: ‘‘Bu konuda hakkını yemem. Ama buna cömertlik değil, maçoluk deniyor...’’ dedi.Bunu da sineye çektik.Altıncı soruyu atlamayı bile düşündüm. Cevabı milyon kere dinledim çünkü: ‘‘Kanat bırak telefonla aramayı, ben aradığımda telefonda uyumuş bir insansın sen... Vır vır vır...’’İyi mi ettik, kötü mü diye düşünmeye başladım haliyle.Yedinci soruyu da cevabı bilerek sordum: ‘‘Özel günler... Enteresan tabii. Tarih 14 Şubat 2001. Yani Sevgililer Günü. Sen o gün neredeydin Kanatçım? Ben hatırlatayım sana. Onu da hatırlamazsın sen çünkü... (Tam bu noktada 'Yok daha neler, tabii hatırlıyorum' deme hatasında bulundum. Bir daha fırça attı ya!) Sen o gün Galatasaray-Deportik (Burada Deportivo La Coruna diye müdahale edince, bir daha fırya yedim. pırıl pırıl oldum...) maçındaydın... Sana sıfır gözüktü yine Kanatçım...’’En sık görüşme maddesini mantıksız olduğu için geçtik. Çünkü o sırada sadece birbirimizle görüşüyorduk... Ama verdiği sıfırlara üzüldüğü için burada açıktan bir 10 çaktı bana...Dokuzuncu madde için şunları söyledi: ‘‘Arkadaşlarımın beğenisini kazanma... Şimdi severler seni, 8 vereyim bari’’ dedi.‘‘Sosyal ortamlardaki hal ve tavır’’ hadisesi için de ‘‘Sizin (Bu konuda böyle yapar. arkadaşlarımla beni bütün olarak görüyor) tek sosyalliğiniz, perşembe geceleri yaptığınız 'Öküz' toplantınızdır. Onu da benim midem kaldırmıyordu zaten. Basketbol muhabbeti ve bira. Iyyy! 7 vereyim yine de. Sinemada sadece gürültülü sahnelerde mısır yiyordum çünkü...’’‘‘Yani bu durumda ben çakmış mı oluyorum hocam?’’ dedim.Güldü ve ‘‘Çalış bakalım biraz, belki ikmalde verirsin’’ dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!