Sevgi tanımayanlar...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Bu yazı mı bir gün gecikmiş sayılmalı, yoksa pazar günü mü bir gün geç kaldı, onu siz tayin edin. Ama ‘‘Sevgililer Günü’’ ile ilgili bir yazıyı 14 Şubat'ta değil de 15 Şubat günü okumak zorunda kalırsanız, elbet birinde bir gecikme var diye düşünebilirsiniz.

Neyse ki gecikme işe yaradı: O sayede 14 Şubat Sevgililer Günü (St.Valentine's Day) kime göre ne imiş, onu dün görme olanağı doğdu.

Aslını ararsanız ‘‘Sevgililer Günü gazetelerimizde nasıl işlenmiş. Onu görüp de değerlendirmemi okuyucuyla paylaşayım’’ diye bir düşünce zihnimizin kenarından dahi geçmiyordu. Ama dün birbirini seven binlerce insanın Hürriyet, Milliyet, Sabah, Cumhuriyet gazetelerine ilan verip, sevgilerini yedi cihanın huzurunda ilan etme keyfine ve coşkusuna tanık olunca Sevgililer Günü'nün ne masum, ne güzel ve ne yaşam dolu bir gün olduğunu bir kere daha anladık.

Sayfalar dolusu ilanlar... Biri ‘‘Yeşim, kocan seni seviyor. Recep’’ demiş. Öteki ‘‘Nurdan... Seni kelimelerle ifade edilmeyecek kadar seviyorum sevgilim. S.S.S.’’ diye imza atmış. Bir başkası ‘‘Sevgili Can’’ diye başlamış ve ‘‘Seni çok seviyorum. Bunu hiçbir şey değiştiremez’’ dedikten sonra kimliğini ‘‘S.C.S’’ harfleriyle ifade etmiş.

Gördüğünüz gibi insanların içi kaynıyor. Sevmek, sevilmek ve bunu ifade etmek, öteki insanlarla paylaşmak istiyor.

Hem de bir yazarımıza göre Sevgililer Günü yurdumuzda tanınmaya başlayalı topu topu 17 sene olduğu halde. Bir başka yazarımız da konuyu ilk defa kamuoyumuza kendisinin duyurduğu kanaatiyle başlangıcı 1991'e, yani Sevgililer Günü hakkında bir yazı kaleme aldığı tarihe bağlıyordu.

Demek ki ister 17, ister 7 yıl geçmiş olsun... Sevgililer Günü belli ki toplumumuz tarafından içtenlikle benimsenmiş. Binlerce ilana konu olmuş.

Buna karşılık dünkü Hürriyet'te yine ‘‘sevgi’’ konulu bir haber vardı. Hem de manşetten verilmişti. Ama ‘‘Sevgililer Günü’’nün mutluluk ve coşku mesajlarını değil, ‘‘Zorla evlendirildikten sonra sevgilisiyle kaçtığı için, aile meclisi kararıyla boğularak Fırat Nehri'ne atılan 19 yaşındaki Gönül Aslan'ın’’ hikâyesini ve bu genç kızın ‘‘mucize kabilinden kurtuluşunu’’ anlatan haber.

Tüm günahı, kendi hayatını, ana-babasının istediği biriyle değil de kendi sevdiği biriyle paylaşmaya teşebbüs etmekten ibaret...

Bu ilkel geleneğin sevgisini sayfalar dolusu ilanla açığa vuran insanlar Türkiye'sinde hâlâ yaşaması çok hazin değil mi?

Hazin ama, ‘‘Sevgililer Günü’’ne ‘‘sevgi tanımamış’’ kara bir yürekle bakıp onu ‘‘Laikçilerin zina bayramı’’ diye niteleyecek kadar içi nefret ve kin dolu mahlukların da bulunduğu bir toplumda, şaşılacak bir şey değil.

Bunlar nasıl öğrenecek ki, sevgi, verdikçe ve bölüşüldükçe çoğalır.













Yazarın Tüm Yazıları