Sermayenin İslamisi olur mu

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Devlet Bakanı Güneş Taner, dün kurmayları ile birlikte çok önemli bir paket üzerinde çalışıyordu.

Çalıştıkları konunun önemli bir bölümü, son günlerin moda deyimi ile ‘‘İslami sermayenin’’ yeniden düzenlenmesiyle ilgili.

Taner, önceki gün yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısına katıldı.

KORKUTAN FOTOĞRAF

O toplantıda İslami sermayenin fotoğrafı çıkarıldı.

Görünen fotoğraf gerçekten ürkütücü.

5 holding, 4 bin özel şirket, 15 finans kurumu ve 5 bin civarında vakıf ve dernek.

MGK'da listesi çıkarılan bu ekonomik armada, Türkiye'nin önündeki en önemli meselelerden birini oluşturuyor.

MGK bu konudaki tavsiyesini yaptı:

‘‘Bu sermaye üzerindeki kontrolünüzü artırın.’’

Taner'in dün yaptığı çalışma, işte bu tavsiyenin yerine getirilmesiyle ilgiliydi.

Bu konuyu Güneş Taner'le konuştuğumda, söze şu ilginç saptama ile başlıyor:

‘‘Benim için sermayenin İslamisi, İslami olmayanı diye bir şey yoktur. Sermaye sermayedir.’’

İlk bakışta bu sözler, sanki MGK kararını eleştirir mahiyette görünüyor.

Ancak dikkat.

Bu sözler son derece dikkatle seçilmiş ve telaffuz edilmiş sözler.

Güneş Taner'in sözlerinin asıl hedefi MGK'dan çok, kendisine ‘‘İslami kılıf’’ arayan kesimle ilgili.

Çünkü Türkiye'de son yıllarda İslami bankacılık ve finans kurumları diye bir olgu ortaya çıktı. Yani bu ayırımı yapan MGK değil, bizzat o kesim oluyor.

AVANTAJLI DURUMDALAR

Bu kuruluşlar kâr ve zarar esası üzerine çalışıyorlar. Banka değiller ama, banka gibi davranıyorlar.

Böyle olduğu için de bankacılık hizmeti yaptıkları halde, bankaların uyması gereken zorunluluklardan kaçıyorlar.

Mesela bankalar kendi kurumlarına yüzde 25'ten fazla kredi kullandıramıyorlar. Oysa İslami bankacılık adı altında çalışan kurumların böyle bir zorunlulukları yok.

Kendi kurumlarına istedikleri kadar kredi kullandırabiliyorlar.

Böyle olunca bu tür kurumlar bankalara göre daha avantajlı oluyorlar.

Ayrıca risk açısından da rahatsız edici bir durum var.

YENİ BAŞVURULAR

Bankalardaki mevduat güvence altında. İslami bankalardakiler için ise böyle bir şey söz konusu değil.

Taner, ‘‘Bunlardan birisi batarsa, zarar görenler benim kapıma dayanırlar’’ diyor.

İşte banka sisteminin kurallarını bozan bu ikili yapının yeniden düzenlenmesi gerekiyor.

Aslında bugün için sayıları çok fazla değil. Ancak Hazine'nin önünde 5-6 tane daha başvuru bekliyor. Bunlara da izin verilirse bankacılık sisteminde dengelerin bozulması ihtimali kuvvetlenecek.

Yani her sakallı işadamına, ‘‘İrticayı destekleyen zengin’’ gözüyle bakmak yanlış.

Ama daha çok İslami kesimin elinde bulunan bu tür finans kurumlarına bir de avantajlı durum sağlamak da doğru değil.

Taner'in üzerinde çalıştığı paket sadece bununla da ilgili değil. Bankalar Kanunu, Sermaye Piyasası Kurulu Kanunu da değişecek.

Bu değişiklikler ocak ayında tamamlanacak.

Bu yapıldığı zaman, MGK'da ‘‘İslami sermaye’’ olarak nitelenen kesimin elindeki finans kuruluşlarının hareket alanı sınırlanacak.

Ama ne kadar?

Normal kurallara göre çalışan bankalar ve finans kurumları kadar.

PİYASA KURALLARI

Zaten, serbest piyasa kuralları içinde bunun yapılması bile çok önemli. Çünkü normal kurumların şartlarında çalışan sermayenin kontrolü kolaylaşır.

Sonuç: Bu sorunu serbest piyasa kuralları ile çözmek hem demokrasinin, hem ekonominin gereğidir.

Yazarın Tüm Yazıları