Serdar Turgut: Osmanlı fermanı üzerine

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

BANA sorarsanız, Ortadoğu'da tüm problemlerin çözümü gayet tabii ki Osmanlı türü bir fermanla olabilir.

Bunun gerçekleşebilmesi için fermanın sadece, ‘‘Bu yörede bulunan nüfusun yüzde 60'ının ibret olsun diye acilen başı vurula’’ şeklinde olması yeter.

Bizim bölgede meseleleri sadece bu yoldan kesin çözüme ulaştırabilirsiniz.

Daha sosyal içerikli fermanlar yayınlanmaya kalkışılırsa işler karışır; çünkü açıkça söylemek gerekirse bu yörelerin insanı öyle fazla incelikten, nezaketten pek anlamaz.

Hayatta kaldıkları anda da insanı arkadan vururlar.

Zaten Osmanlı fermanlarının zamanında gayet de güzel uygulanmasının tek nedeni, bu yöredeki tiplerin verilen emirleri uygulamadıkları takdirde İstanbul'dan çıkıp gelecek bir amca tarafından iyice bir kötekleneceklerini bilmeleriydi. (Benim atalarım Turgut Reis sülalesinden gelir, zaten amca lakabı da bana yadigár kalmıştır.)

Bu kötek tehdidi bittiği gün, yayınlanan tek bir ferman bile yerel ahali tarafından dikkate alınmadı.

* * *

Bana sorarsanız, Türkiye iyice kafayı yemiş durumda.

Yurt içinde hálá daha popomuzu toparlamaktan aciziz. Bizim hayal álemindeki yöneticilerimiz arkalarına bakacaklarına ülkeyi süper devlet olarak görmeye çalışıyor.

Ne yapacaksak süper olup, o da fazla belli değil; çünkü civarımızda öyle boyun eğdirmeye değecek tek bir ülke bile yok.

Yani Amerika süper olmaktan mutludur büyük ihtimalle; çünkü en azından Kanada gibi kaliteli bir komşusu var ve Kanada gibi bir ülkeyi bağımlı kılmak her ülkeye keyif verebilir.

Biz kazayla bir gün süper olsak, çevremizdeki hangi ülkeyi bize bağımlı kılsak, o bize sonunda beladan başka bir şey getirmez.

Süperliğimizi en son gösterdiğimiz Kıbrıs olayından sonra bugün gelinen noktaya bakın.

KKTC, dünyanın en sorunlu memleketi oldu, Güney Kıbrıs aldı başını gidiyor ve yavru vatan bizim için sadece bir zincirleme kriz yaratıcı öğe, o kadar.

* * *

Biliyorsunuz değil mi, yöneticilerimize göre biz süper devlet olduğumuz için çevre ülkelerin ve özellikle de kuzey komşularımızın petrol politikalarını kendi isteğimiz doğrultusunda yönlendireceğimizi sandık bir aralar.

Sonunda öyle bir noktaya gelindi, işler öyle karıştı ki, en benim diyen, bu işten en fazla anladığını zanneden uzman bile işin içinden katiyen çıkamaz hale geldi.

Kimin eli kimin cebinde, belli değil ve biz Türkler olarak böyle cepsel olaylara çok yatkın olduğumuz halde çevremizdeki insanların düzenbazlıkları bizi bile şaşırttı.

Bakın komşularımıza. Sayın tek tek onları.

İsimler sırayla ağzınızdan çıkmaya başladığı anda göreceksiniz ki, tek bir tane bile işe yarar komşumuz yok (En iyisi KKTC, onun da bize faydası katiyen olamaz).

Çoğunun ulusal kimliğinde sahtekárlık ve aşağılık bir arkadan vurmacı kişilik ön planda.

Bunu Türkiye'de herkes bilir, ama söyleyemez. Söyleyemez; çünkü ‘‘Böyle şeylerin söylenmesinin insan sevgisine aykırı olduğunu’’ düşünür. Bir kısım ahali de duyarlı oldukları için böyle şeylerin dile getirilmesini ‘‘şık’’ bulmaz.

Tamam, o halde ben şimdi resmen açıklıyorum kendi tutumumu. Türkiye'nin komşuları arasında bir tane bile işe yarar ülke yoktur ve bu bir kriter olacaksa ben insan sevmiyorum, tamam mı!

(Bir tek Yunanlılar bu kategorik yorumun dışında tutulabilirdi aslında. Ancak onlarda da Türk fobisi var ve fobisi olan her insanda görülen abuk yaşam sürdürme alışkanlığı doğal olarak onlarda da görülüyor. Yeri gelmişken söylemeliyim ki son zamanlarda nereye gidersem sürekli Yunan müziği dinlemek zorunda kalmaktan da çok sıkıldım. Tamam, gerekirse ve çok zorlanırsak kardeş de olabiliriz ama Yunan müziğini dinlemek zorunda kalmadan kardeş olursak barış çok daha kalıcı olur gibi geliyor bana.)

* * *

Ferman meselesi açılınca benim sinirim çok bozuldu, bunun bilinmesini istiyorum.

Çünkü Osmanlı fermanı filan dendi ve ben ister istemez Arapları hatırlamak zorunda kaldım.

Ben Araplardan Ebola virüsü kadar hoşlanırım.

Zorlarsanız beni, Ebola virüsünü tercih ederim.

Bu ırkın da güzel yanları olması gerektiği; çünkü dünya üzerinde bulunan her insanın temelde iyi bir yanının olabileceği yolundaki teorilere de inanmıştım zamanında.

Uzun yıllar boyunca Arapların iyi yanlarını arayıp durdum. Bulamadım.

Çok lüzumsuz vakit kaybettim. Bu arayışa vakit ayıracağıma birkaç Batı medeniyeti klasiğini okuyup daha anlamlı bir şeyler yapabilirdim.

Sonuçta, komşularımız arasında Araplar olmasını unutarak yaşama yolunu tercih ettim ve ferman olayı gibi şeyler bu konuyu bana hatırlatmadıkça da bu unutkanlığım nedeniyle mutluyum.

Aman, Türkiye süper güç filan olmasın ne olur. Zaten kendi içimizdeki belalar bize yeter de artar bile, bir de çevremizdekilerle uğraşmaya başlamayalım.

Yazarın Tüm Yazıları