Serdar Turgut: Milli performans sanatı

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Pazar günkü yazımda ABD'deki ‘performans sanatçılarını’ yazmış, havam olursa bugün de Türkiye'de bu olay olsaydı nasıl olurdu, onu yazacağım demiştim.

Aslında havam yok ama beklentileri de boşa çıkarmamam lazım, bunu biliyorum.

Çünkü okuyucu hayal kırıklığına uğrarsa beni okumaz artık.

Beni okumayınca da bir fırsat çıksa da bu heriften kurulsak diyen Hürriyet üst yönetimi beni büyük bir keyifle işten atar.

Yazmaktan başka bir şey bilmeyen orta yaşlı bir herife de kimse iş filan vermez.

Böylece sokakta káğıt mendil satmaya başlamaktan başka da çarem kalmaz.

Bu olası gelişmeyi biraz daha ertelemek için dün söz verdiğim konuya bugün balıklama atlıyorum.

***

Dün ABD'de kendisini kırbaçlarken şarkı söyleyen bayanın, çıplak vücuduna krem şanti sürerek dans eden hanımefendinin, kendisini jiletle doğradıktan sonra kanını seyirciye tavandan akıtmaya çalışan beyefendinin sanatlarından söz etmiştim.

Bu tür sanat olayları maşallah her yönüyle küçük bir Amerika halini almış olan Türkiye'de nedense henüz yok.

Olsaydı bizzat benim oynayacağım şu tür performansları sahnede izlemeniz kesinlikle mümkün olurdu.

1- ŞARKILI GÖSTERİ

Bu performansta yardımcı bir aktöre gereksinimim olacak.

Bunun için en uygun isim Ertuğrul Özkök.

Kendisinin fazla bir şey yapmasını istemiyorum aslında.

Sadece ezbere bildiğine emin olduğum ‘Bir Başkadır Benim Memleketim’ şarkısını gülümseyen bir ifadeyle sahnede söylemesi gerekiyor, o kadar.

O bu şarkının nağmelerine dalmış gitmişken ben arkasına dolanacağım ve şarkının en heyacanlı yerinde tek bir balta darbesiyle kafasını gövdesinden ayıracağım.

Bu tür durumlarda gövdeden ayrılan kafa susması gerektiğini 30-40 saniye gecikmeyle kavrar hep.

Bu şovumuzun en çok alkış olacak bölümü de onun gövdeden kopmuş başı sahnede yuvarlanırken hálá daha ‘Bir Başkadır Benim Memleketim’ şarkısını söylemeye devam etmesi olacaktır.

Ne yazık ki bu temsili tekrar etmeye imkán yoktur, onun için seyircilerden tekrar için ısrarlı olmamalarını rica ediyorum.

***

2- MUHTEŞEM ELMO

Bu gösterinin ana fikrini Bugs Bunny'den aldım.

Tavşanı avlamak isteyen Elmo adında bir tip var ya.

Bugs bir filmde kendisini ‘Bu tavşan da ne yapıyor’ diye hayretle seyreden Elmo'yu çalan vals müziğinin temposuna uygun bir şekilde bir güzel döver.

Ben de bu performansımda misafir sanatçı olarak Süleyman Demirel'i sahneye davet edeceğim.

Onu bir güzel iskemleye bağlayacağım.

Sonra vals müziği çalmaya başlayacak.

Ben dans edeceğim.

La la la la, TAM TAM, TAM TAM.

(Hep beraber!!!!!!!!)

La la la la, TAM TAM, TAM TAM.

La la la la TAM TAM, TAM TAM.

Her tamtamda çok ince hareketlerle Süleyman Bey'in yanına gelip kafasına iki kez tak tak diye vuracağım.

Bu şov benim canımın istediği sürece devam edecek.

***

3- DUMMY ŞOV

Bu gösteride ventrologluk yapmam gerekecek, yani karnımdan konuşacağım!

Kullanacağım cansız bebek, yani ‘Dummy’ olarak Bülent Ecevit maketini seçtim kendime.

Sahnenin ortasındaki iskemleye oturacağım, Bülent Ecevit bebeğini kucağıma alacağım ve ben soracağım, o cevap verecek.

Doğru cevap veremediği zaman sahnenin arkasında yerde durmakta olan Hüsamettin Özkan bebeğini dizimin üstüne yatırıp poposunu bir güzel pataklayacağım.

Şov Hüsamettin dummysinin yüksek sesle ağlamasıyla sona erecek.

***

4- POSTMODERN ŞOV

Bu şovda sahne tamamen boş olacak.

Hatta ben başartist olarak bile sahnede görülmeyeceğim.

Seyirci yaklaşık bir saat boyunca tamamen aydınlık ve boş olan sahneye bakacak.

Bir saatin sonunda ben sahneye çıkacağım ve ‘Baylar ve bayanlar, son bir saat içinde Türkiye’de bugüne kadar işlenmiş olan faiili meçhul cinayetlerden İBDA-C tarafından üstlenilmemiş olanların bir dökümünü izlediniz' diye konuşacağım.

Şovumuz benim bu konuşmamla sona erecek.

***

5- SESSİZ ÇOĞUNLUK ŞOVU

Bu gösteride sahnede iki saat boyunca hiç kıpırdamadan, tek bir kelime bile etmeden duracağım.

Şov, yetkililerin beni tutuklamasıyla sona erecek.



Yazarın Tüm Yazıları