Serdar Turgut: İşte yine başladık

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Yeni yıldı, milenyumdu derken işte hepsi bitiverdi.

Ve işte yine başladık.

Ben tarihin tekerrürden ibaret olduğuna inanan ekoldeyim, dolayısıyla yeni yılda da çok parlak şeyler beklemiyorum.

Ancak bugün iyi tarafımdan kalktım. İç sıkıcı şeyler yazmak istemiyorum.

Biliyorum ki zaten hepiniz hafif depresyondasınızdır şimdi.

Gerçi önümüz bayram ama olsun yine de neşeli bir hafta sonunun o saçma rehaveti vardır üstünüzde.

Onun için, sadece halkın iyiliğini düşünen bir yazar olarak bugün tamamen farklı bir konuyu ele alıp, kafanızı hafiften rahatlatmanızda yardımcı olmaya çalışacağım.

***

The Economist dergisi 18-30 Aralık tarihli sayısında dünyadaki şarap üretimi ve tüketimi üzerine harika bir araştırma yayımladı.

Sonuçlar son derece ilginç ve Türkiye gibi şarap üretiminde atılım yapmaya çalışan bir ülkeyi de çok yakından ilgilendiriyor.

Uzun zamandan beri yeni yüzyılda dünya politikasının ‘yiyecek’ sektörü üzerinde oynanacağını anlatan bilimsel yazılar okuyorum.

Tarım sektörüyle bağlantılı olarak yiyecek üretimi, bunun dağılımı ve tüketimi, özet olarak ‘yiyecek siyaseti’ (politics of food) dünyadaki en büyük ve yaygın çatışma konularından bir tanesini oluşturacak 21'inci yüzyılda.

Dünya kapitalist sisteminde hegemonyaların nasıl değişeceğini de bu politika belirleyecek.

Örneğin önümde daha sonra yazmak için ayırdığım bir rapor var. Diyor ki; şu anda dünyadaki suni gübre üretimi sadece dört büyük şirketin hegemonyasında. Kısa sürede bunun ikiye düşmesi bekleniyor.

Düşünebiliyor musunuz, artık dünyadaki çiftçilerin neredeyse hayat kaynağı olan suni gübreyi sadece iki (Amerikan) firması tekeline almış olacak.

İşte bu ve buna benzer konular ‘yiyecek siyaseti’ konusunu son derece önemli yapıyor.

Acilen herkesin üzerinde kafa yorması gereken bir konu bu.

***

Şarap da dünya üzerinde yeni paylaşım savaşının en önemli unsurlarından bir tanesi.

İşin içinde üzüm üreticiliği, fabrikalar, dağıtım ve pazarlama şirketleri var.

Ve 21'inci yüzyılda şarap dalında ön plana çıkacak ülkeler belki de dünya sistemindeki hiyerarşileri bile değiştirme gücünü ellerine alacaklar.

Görünen o ki önümüzdeki yıllarda Avustralya, özellikle Fransa'nın ‘kaliteli ve pahalı şarap’ sektöründeki hegemonyasını kıracak.

Avustralyalılar tamamen ithale dayandığı için son derece önemli olan İngiltere piyasasını ele geçirmiş durumdalar. Orada çok hızlı güçlenmelerinin başta gelen nedeni tabii ki iki ülke arasındaki tarihi ve kültürel bağlantılar.

Ancak ‘yiyecek siyaseti’ açısından daha da önemli olan nokta Avustralya şaraplarının Fransız şarapları kadar kaliteli olmalarına rağmen fiyatlarının çok ucuz olmaları.

Birkaç yıl içinde ‘Pahalı şarap mutlaka iyidir’ ideolojisinin bu ve bunun gibi gelişmeler sonucunda tam anlamıyla çökeceğini tahmin ediyor uzmanlar.

***

Şarap konusunda son 20 yılda büyük atak yapan Amerika'da ise sadece iç pazara bağımlı olarak gelişmiş bu sektör.

Amerikan piyasası çok büyük olduğundan üreticiler iç pazara ağırlık verip ihracatı tamamen ihmal etmişler.

Orada iç pazar ise çok istikrarsız. 1980'li yıllarda ‘esrara ve alkole hayır’ kampanyası başlayınca şarap tüketimi de radikal biçimde düşmüş. Sonra ‘Fransız sendromu’ denilen ve sağlıklı kalp ile günde birkaç kadeh kırmızı şarabın neden-sonuç ilişkisi içinde olabileceğini anlatan raporlar yayınlanınca iç pazar da canlanmış tekrar. Şu aralar ise Amerikan piyasası hızla büyüyor.

Ancak Amerikalı üreticiler ihracatı ihmal etmeyi sürdürdükleri takdirde dünya pazarında tamamen yenileceklerini anlamışlar.

Bu nedenle de bugünlerde Mondavi gibi büyük üreticiler Avustralyalı üreticilerle, onların ihracat uzmanlığından yararlanmak amacıyla ortaklık görüşmeleri içindeler.

(Yarın: Azgelişmiş ülkeler ne yapıyorlar? Türkiye'nin pozisyonu ne? Japonya nasıl siyaseti etkiliyor?)

Yazarın Tüm Yazıları