Serdar Turgut: İstanbul'u bana sorun






Serdar TURGUT
Haberin Devamı

İstanbul'da her şeyin bir cehennem ıstırabı biçiminde gelişeceği şehre gelmeden iki gün önce belli olmuştu.

Bir süredir şehirden uzağız ya, Rana'nın ‘yapılması gereken şeyler listesi’ oluşmuştu. Son derece uzun bir liste bu. İnsan bunu okurken sanki Proust okumaya başlamış gibi hissediyor kendisini. Listeyi okumaya başlamadan önce bir adet diazem almakta da yarar var.

Çünkü bugüne kadar sizin ‘yapılması gereken şeyler’ olabileceğini hayatta hiç aklınıza getirmemiş olduğunuz şeyler bile var bu listede.

Bunun mantığını sorguladığınızda da rasyonel görünümlü cevaplar alıyorsunuz ve doğal olarak onlara da cevap veremediğiniz için siniriniz bozuluyor.

***

Rana şehrin dört bir yanına tamir edilmesi gereken eşyaları dağıtmış.Son derece ilginç bir yaklaşımı da var bu konuya.

Örneğin ütü tamir edilecek değil mi? Bana kalsa evin yanındaki belki de Boeing 747 de dahil olmak üzere her şeyi tamir edebilen adama götürüp, bu işi orada bitirirdim. Baktım o bu işi beceremiyor ütüyü o zaman atardım. Rana ise bunu illa da o markanın yetkilisine yaptırmak zorunda. Üstelik -ki bu nokta çok önemli çünkü temelde benim mahvolmama bu neden oldu- yetkili temsilciliklerle de yetinmiyor, illa da o tamiratı ilgili markanın genel merkezinde yaptıracak.

Bence bu önemli bir psikolojik bozukluk ama o aynı fikirde değil.

***

Böylece şehrin her yerinde bize ait olan, toplanılması gereken onlarca belki de yüzlerce bence lüzumsuz olan eşya var.

Sadece ben karar veriyor olsaydım bu konuda onları kestirmeden imha eder ve bu işten acilci yaklaşımla kurtulurdum ama o bunları kullanma niyetinde hálá daha.

Şimdi diyeceksiniz ki neden sen mahvoldun yani, gidin alın tamir olmuş malları olsun bitsin. Detayları verince anlayacaksınız neden mahvolduğumu.

Ben araba kullanmayı bilmiyorum, hiç öğrenmedim, hiç de öğrenemeyeceğim. Rana iyi araba kullanıyor ancak yön bilmiyor. Tek başına arabada olsa eve dahi geri gelebileceği şüpheli. (Ona binlerce kez yalvardım biraz yalnız başına dolaş diye, bilmem anlatabiliyor muyum?)

Ben İstanbul'da sadece belirli bölgeleri tanıyorum, gerisini hiç bilmem. Ama Rana beni illa da yanında götürmek istiyor çünkü ona ben yol gösterecekmişim. Rana üstelik araba park etmekten pek hoşlanmıyor. Onun için en ideal park yeri boş bir futbol sahası filan. Ondan daha küçük alanlar onu zorluyor park etme açısından.

Şimdi bu özelliklerimizi alt alta koyarsanız ve İstanbul içinde beş günde 1000, evet bin kilometre yaptığımızı düşünürseniz benim neden şu anda mahvolmuş, tükenmiş, bitmiş bir insan olduğumu da anlarsınız.

***

Rana'nın ‘yapılacak işler listesi’ aynı zamanda bir kutsal doküman anladığım kadarıyla.

Listedeki sıranın hiç bozulmaması lazım. Satırları sanki Feng-Şu yapar gibi yazmış tavrına bakarsanız.

Örneğin tamir edilmesi gereken ütü Maltepe'deyse, elektrikli su ısıtıcısı tamircisi Yeşilköy'deyse ve listede bunlar alt alta geliyorsa yandınız demektir.

Hiçbir kuvvet bizi o sırayı bozmaya ikna edemez anlaşıldı mı bayım!

İlk önce Maltepe'ye gidilecek, sonra Yeşilköy'e, sonra Kozyatağı'na ve sonra da Rami'ye.

İşte böyle böyle bin kilometre yaptık, bilmem herhalde şimdi konu aydınlığa kavuşmuştur.

***

Gittiğimiz her yerde Rana bana ‘‘Şimdi nereye döneceğiz’’ sorusunu soruyor.

Ben bir gün uçağa atlayıp safari için Zimbabwe'ye gitsem, sabah uyandığımda sokağa çıkar çıkmaz bir Zimbabweli yanıma yaklaşıp, ‘‘Ey ahbap, Nijerya otoyoluna nasıl çıkılır’’ diye sorsa nasıl bunu bilemeyeceksem Rana'nın bana yol sorduğu yerlerde de aynı durumdayım.

İnsan hayatında ilk kez ve eğer biraz talihim varsa da umarım son kez gördüğü bir yerde yolu nasıl tarif eder Allah aşkına?

Böylece her yerdeki, Rana tarafından ‘yarım saatlik iş’ olarak nitelendirilen şey ortalama dört saatte bitirildi, korkunç ama gerçekten korkunç oto park sorunları yaşandı, ben sadece bir hafta içinde yanlışlıkla hem Maltepe hem de Cihangir pazarının içinde kayboldum, hatta Maltepe pazarının içinde ikinci kez de kayboldum çünkü ilkinden arabaya döndüğümde Rana'nın aklına başka mağazada tamir edilen başka bir malın da orada bir yerlerde olduğu gelmişti, en azından 30 kez filan başka arabaların şoförlerine ana avrat dümdüz gittim, onlar da bana aynen iade ettiler, tam dört semtte okulu beş dakika önce dağılmıış olan çocukların arasında kaldık ve çocuk yapma fikrinden gayet tabii ki tekrar vazgeçtik, Rana üçüncü günden itibaren trafik ışıklarına riayet etmemeye başladığından yol tarif etme yanı sıra bunları da hatırlatma görevi bana düştü ve bu yüzden tam üç gece üst üste kábus görerek ter içinde uyandım.

İşte böyle...

Yazarın Tüm Yazıları