Serdar Turgur: 12 Eylül özel köşesi

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

HERKES eleştiriyor 12 Eylül askeri darbesini. Halbuki darbenin son derece olumlu yanları da vardı.

Şöyle bakın meseleye: 20 yıl önce bugün darbe olmasaydı, ben fakültedeki asistanlık görevimden atılmayacaktım.

Fakülteden atılmasaydım gazeteci olmayacaktım.

Şimdi bensiz bir medya düşünebilmek mümkün mü, elinizi vicdanınıza koyun da doğruyu söyleyin lütfen.

Bir de şu var tabii ki: Fakülteden atılmasaydım sizler gencecik çocuklarınızı, o masum beyinli biricik evlatlarınızı benim gibi bir adama teslim edecektiniz.

Ne eğitim verirdim ama ben ha, değil mi ama?

Şimdi Allah'ı var, objektif olmak gerekir. Şu yukarıdaki kriterlerden yola çıkarsak 12 Eylül darbesi memlekete gerçekten hayırlı olmuş bir olay.

* * *

Ben darbenin olduğu ilk gün nasıl olup da tutuklanmadım, hálá hayret ediyorum bu işe.

Şöyle caddeye çıkıp bizim bölgeye bir baksaydı askerler, sadece bizim evde soba yanmakta olduğunu görürlerdi.

12 Eylül günü etraf kaynarken soba yakan bir ev, İngilizler atağa geçmişken saklandığı mağarada ateş yakarak ısınmaya çalışan bir yerli kadar, en azından onun kadar dikkat çeker herhalde.

Darbeyi duyduğum anda büyük bir hızla kitap yakmaya başlamıştım, sanki dosyamda yeterince tutuklanma nedeni yok da sadece kitaplar nedeniyle götürülecekmişim gibi.

İşte o gün Lenin'in lüzumsuz derecede fazla sayıda kitap yazmış olduğunu ilk kez fark ettim.

Aslında belki de sorun Lenin'de değil bendeydi. Yani o yazdı bütün onları da, hepsini alıp okumaya koyulmak bence pek de akıl işi değildi galiba.

Oysa Mao ne kadar iyiydi, bütün kitapları küçücük onun, şıp diye yanarak kül olup gidiveriyorlar.

Marx da iyi hoştu ama, bazı kitapları çok kalındı be abi! Yani Grundrisse'yi sobaya sokacağım diye imanım gevremişti, bugün bile çektiklerimi net olarak hatırlıyorum.

En kolay yanan kitap da Pllitzer'inkiydi. Tüm Marksizm'i, diyalektik materyalizmi ve insanlık tarihini yaklaşık 50 sayfada şık diye özetleyiveren bu kitabı yakmam 10 saniyemi bile almamıştı.

* * *

Bakın size şimdi söylüyorum, öyle kızmak filan yok tamam mı?

David Letterman, Jay Leno, Cem Yılmaz filan halt etmiş, bence en büyük stand-up'çı komedyen Kenan Evren'dir.

Yemin ediyorum size, bana inanmıyorsanız, gidin bir yerlerden bulun o dönemde yapmış olduğu konuşmaların bandını, bir izleyin.

Özellikle halka yaptığı konuşmalar çok komik.

Karşısında seyirci bulunca bütün ünlü komedyenler gibi o da coştukça coşuyor, müthiş bir şov çıkarıyor ortaya.

O laflar ciddi olarak, cidden inanılarak söylenemeyeceğine göre şuna karar verdim ki, Kenan Evren'de muhteşem bir mizah anlayışı var.

Bunu görmek istemiyor solcu arkadaşlar ve hálá olaya ciddi bakıyorlar. Ama bir de benim önerdiğim şekilde bir bakarsanız olaya ve yakın tarihimizi bir stand-up'çı komedyenler dizisi olarak algılarsanız, her şey komik olabiliyor anında. Benden söylemesi, bir deneyin bakın.

* * *

Sizin başınıza, benim başıma gelen gelseydi ne yapardınız?

Şimdi tam hatırlamıyorum ama, o zamanlarda sokağa çıkma saati galiba 21.00 filandı.

Saat 24.00'ü biraz geçe bizim evin kapısı çaldı.

Birkaç çorap, don ve kalın bir süveterimi koyduğum hapishane torbamı aldım. Kapıyı açmaya gittim.

Karşımda yetkilileri görseydim çok daha az korkardım herhalde; çünkü en azından onları bekliyordum.

Tabii nerede bende öyle şans, gelen o anda Türkiye'de aranmakta olan bir 100 kişilik liste varsa, bunun 20'nci sırasında filan olması gereken bir arkadaşımdı.

Öyle bir durumda ben de her Türk vatandaşının yapacağı şeyi yaptım, bir şişe rakı açtık ve sabaha kadar iki polisiye filmi videodan izledik.

* * *

Türkiye'de gerçekten demokrat olabilen insan sayısı taş çatlasa yüzde 5'i geçmez.

O gün Anayasa'ya ‘‘hayır’’ diyenlerin sayısı neyse, bugün de aynıdır bu gerçek demokrat sayısı.

Memleketimizin yüzde 95'i de çeşitli farklı siyasetlere inanmış görünmekle birlikte, onları bir araya getiren tek özellik demokrasiden fazla hoşlanmıyor oluşlarıdır.

Ve işte bu gerçek de sevgili okurlar, bizim hayatımızı, olan biten bütün komikliklere rağmen son derece dramatik yapmaktadır aynı zamanda.

Yazarın Tüm Yazıları