Sen uçuşu hatırla kuş ölümlüdür - 2

EĞER yaşadığınız ilişki, magazin kahramanlarınınki gibi “düzeyli bir ilişki” değilse, ikili bir yolculuğa çıkıyorsunuz demektir.

Haberin Devamı

Bir yandan kendi içinize doğru yaptığınız, kendinizi yeniden keşfettiğiniz bir yolculuktur bu.
Diğer yandan da karşınızdaki insanın içine akmaya, onu keşfetmeye yönelik bir yolculuk yaparsınız.
Birbirlerinin duygularına karşılık veren iki kişi kendi varlığının köklerini diğerine aktarır, birlikte düşünmeye ve hissetmeye başlarlar.
Küçük ayrıntılar birbirini besler, iki ayrı beden içinde de olsanız, ruhlarınız sanki tek bir ruhmuş gibi olur.
Aşka bu nedenle “kendinden geçme hali” de diyoruz.
Sarhoşluğa benzer bir kendinden geçme hali değil tabii bu. Kendi varlığından uzaklaşarak bir başka varlığın içinde erime, yok olma isteği.
Bu durum bugünden yarına gelişmez tabii. Dedim ya, küçük ayrıntılardan beslenerek ilerler.
Başlangıçta sadece saçlarını ya da gözlerinin rengini ya da yüzündeki ifadeyi ya da gülüşünü vs. beğendiğiniz insana doğru aktıkça yeni “ayrıntılar” keşfedersiniz.
Oturuşu, konuşması, bardağını tutuşu, saçını savuruşu, banyoda yüzünü kurulayışı... Bitmek bilmez bir keşif yolculuğudur çünkü bu.
Onun da sizde böyle ayrıntılar keşfetmesini bekler, bunun gerçekleştiğini gördükçe mutlu olursunuz.
Birçok insanın en sevdiği dönemin ilişkinin flört evresi olmasının nedeni budur.
Her yeni ilişki başlarken bu geçmiş tecrübeler nedeniyle heyecanlanırsınız, çünkü bilirsiniz ki sonsuza kadar sürecekmiş gibi görünen bir yolculuğa çıkıyorsunuzdur.
Ama her güzel şey gibi aşklar da bitebiliyor. Hiç bitmemesi için çabalamak, bazen yeterli olmayabiliyor.
Bir zamanlar onun için deli divane olduğunuz insan, hafızanızda giderek flulaşıyor, DJ jargonuyla söyleyecek olursak “fade out” oluyor.
İşte o zaman bu şiiri mırıldanmanın zamanıdır: “Sen uçuşu hatırla / kuş ölümlüdür!”
Sizlere geçen hafta bu şiiri kaydettiğim bir notu yıllar sonra odamı taşırken bulduğumdan söz etmiştim.
Şiirin kime ait olduğunu bilmediğimi yazmıştım, bir okuyucum beni aydınlattı: Bu mısralar İranlı şair Feruğ Feruhzad’a ait imiş.
Bir başka okuyucum da “Sen uçuşu hatırla / ben bu yazıyı hatırlıyorum” diye esprili bir not ile bir link gönderdi. Meğerse aynı şiirden yola çıkarak yıllar önce Milliyet’te de bir yazı yazmışım. Bire bir aynı değil ama ana fikir aynı. Unutkanlıktan söz ettiğim bir yazıyı yazarken kendi yazdığım bir yazıyı bile hatırlamıyor olmam, kaderin bir oyunu olmalı. Umarım şimdi “yeni bir yazı” yazdığım için ödeşmiş de oluyoruz!

Haberin Devamı

Yalan dostum aşk diye bir şey yok!

Haberin Devamı

LAFA gelince Türkçe rock şarkılarının hepsini bildiğimi söylüyorum ama arada atladığım da oluyormuş. Demek ki biraz daha bu konuya yoğunlaşmam gerekiyor.
Turgutreis Marina’da Tango’dan çıkmış, yelkenlilerin direklerine baka baka yürüyordum, d.way isimli bardan yükselen canlı bir rock şarkısını duyunca, ayaklarımın beni merdivenlerden yukarı çıkarmasına engel olamadım.
Sahnede dört “çocuk” vardı, çocuk diyorum çünkü benim yaşıma göre çocuk olmakla birlikte dört çok genç erkekten söz etmek daha doğru.
Görkem, Evren, Burak ve Gökhan’dan oluşan grubun adı Rok Band. Hayır, yazım hatası yok, “rock” değil, “rok”, satrançta şah ve kaleler ile yapılan “rok” hamlesinden alıyorlar isimlerini. Yolunuz Turgutreis Marina’ya düşerse kaçırmayın derim, ama program 24.00’te bitiyor, haberiniz olsun.
O geceye kadar hiç duymadığım bu Türkçe rock şarkısının adı “Yalan Dostum”.
Sözleri şöyle: “Bana hiç bi şey söyleme / Ateş kül oldum içinde / Büyüttüğüm sen zamanla / Yok olup gittin benimle / Türkü yakıp düştün mü yoluma / Adımı andın mı sabah olunca / Ne kaldı senden sonra elimde / Alışırım elbet yokluğuna / Yalan dostum aşk diye bi şey yok / Aşk dediğin üç günlük eğlence / Bilemedin beş gün sürsün / Kapılıp da sürünen çok.”
“Aşkın üç günlük bir eğlenceden ibaret olduğu” önermesine katılmasam da insanın içine neşe veren, kıpır kıpır bir parça bu!
Gece döner dönmez ilk işim internetten şarkıyı aramak oldu. Orijinalini Kurban grubu seslendirmiş, dinlemenizi öneririm.
Şarkının sonundaki espri de en az şarkının kendisi kadar etkileyici.
Melodi “fade out” olurken bir kadın ile bir erkekten birer cümle duyuyorsunuz. Erkek sesi Cüneyt Arkın’a ait. Kelimelere yaptığı o çok karakteristik vurgusuyla şöyle söylüyor: “Rüyaların en tatlısı aşktır.”
Hülya Koçyiğit, yine filmlerdeki sesiyle yanıtlıyor: “Yalvarırım bir daha aşktan bahsetme bana!”

Yazarın Tüm Yazıları