Sen kendine bak Avrupa
Güncelleme Tarihi:
Bir hafta Türkiye'deydim. Benim Türkiye'ye uçtuğum gün, IŞİD teröründen kaçan binlerce Suriyeli Kürt, sınırın öte yakasında aç susuz Türkiye'nin sınırı açmasını bekliyordu. Görüntüler içler acısıydı.
Ancak Suriye sınırındaki gelişmeler üzerine Alman basınında çıkan haberler bir gazeteci olarak beni çok şaşırttı. Şaşırmanın ötesinde öfkelendirdi. Türkiye'ye üç günde yaklaşık 150 bin Kürt mülteci giriyordu ve Alman basını ağız birliği etmişçesine Türkiye'yi topa tutuyordu. Bir zulümden kaçarken bir başka zulmün kucağına düştüler havası estiriliyordu haber ve yorumlarda. “Bazı mülteciler ‘Türkiye'de ölmektense, kendi ülkemde öleyim’ diye geri dönmek istiyor ama Türkiye bırakmıyor” deniliyordu.
***
Pazar günü Almanya'nın en ciddi gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung'da (FAS) çıkan haber çok daha şaşırtıcıydı. Gazete, Türkiye'nin mülteci sayısını bilinçli olarak çarpıttığını yazıyordu. Türkiye'ye giren mülteci sayısı 144 bin değil, en fazla 20 bin deniyordu. Kaynak olarak Suruç Belediye Başkanı’nı gösteriliyordu. Gazete, Birleşmiş Milletleri, Türkiye'nin verdiği sayıya inanmakla suçluyor ama Suruç Belediye Başkanı Zühal Ekmez'in verdiği tahmini sayıyı hiç araştırmadan kendisi doğru kabul ediyordu. FAS gazetesinin servise koyduğu bu haberi tüm gazeteler kullandı.
***
Elbette basın eleştirel olmalı. Ama bu, eleştirel değil, önyargı dolu bir bakış. İstisnalar da var. Süddeutsche Zeitung gazetesi yazarı Stefan Kornelius, 1.5 milyon Suriyeli mülteciyi alan Türkiye'nin yergiye değil, övgüye layık olduğunu yazdı.
Almanya'ya geçen yıl iltica başvurusunda bulunanların sayısı 200 bin. BM verilerine göre Türkiye'ye son üç günde giren mülteci sayısı tüm Avrupa'nın son 3.5 yılda aldığı Suriyeli mülteci sayısına eşit.
Türkiye'nin Suriyeli mültecilere harcadığı para 3.5 milyar dolar. Birleşmiş Milletlerin verdiği yardım ise 245 milyon dolar. O zaman “Sen kendine bak Avrupa!” deme hakkı bizim.