Semra Özal’ın doğum gününe katıldım

Güncelleme Tarihi:

Semra Özal’ın doğum gününe katıldım
Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2006 00:00

Bütün derdim Ferdi Özbeğen dinlemekti. Beni hiç açmaz ama çıktığı yerde kıyamet kopuyor, "sosyete" rezervasyon için birbirini yiyor. İzzet Çapa’nın mekanında çıkacağını duyunca dur bir gideyim dedim, iyi ki gitmişim Semra Özal’ın doğum gününe düştüm.

Ferdi Özbeğen’in ne sesi, ne müziği, ne de yorumu pek benim tarzım değil. Filmine gitmişliğim, dizisini izlemişliğim, kasedini almışlığım yoktur. Piyanonun üstünde mutlaka kırmızı bir mumla çekilen kliplerini hatırlıyorum, o kadar.

Fakat, sevelim ya da sevmeyelim Ferdi Özbeğen deyince, önce bir durmak gerekir: Bu adam 1974 yılında çıktığı yolda piyanist-şarkıcı akımının öncüsü oldu. Taklitlerinin çokluğu da bunu gösteriyor. Onun yarattığı ve "salla salla salla, kavunları salla" tadındaki bu müzik, 80’lerin görgüsüzlüğünün, yeni zenginlerin, puroların, fiskinin, çi-köftenin, aslanbaşı kesimli kelebek tokalı saçların da en uygun fon müziği benim için. Haddimi aşmak istemem ama bence bir dönem müziği, Ferdi Özbeğen’in yaptığı.

Özbeğen epeydir ortalarda görünmüyor, sesi soluğu çıkmıyordu. Ama sanmayın ki kral öldü. Sanatçının geçen yıl birkaç gece için çıktığı Meridyen İce’da kıyamet koptu, sosyetenin rezervasyon için birbirini yediği bu geceler yoğun talepten ikişer kez uzatıldı.

İzzet Çapa’nın burnu iyi koku alır. Özbeğen’deki potansiyeli gören Çapa, bu yıl sanatçıyla anlaştı, kendi mekanına bağladı. Durumu haber alır almaz, İzzet’i aradım, ne zaman başlayacağını öğrendim. Gecenin bomba olacağından emindim ama bu kadarını ben de beklemiyordum.

Artık tescilli papatyayım

Mekana bir girdim ki, içerisi tıklım tıklım. Özbeğen "İşte bu bizim hikayemiz" şarkısını söylüyor, bütün salon eşlik ediyor. Derken gözüm faça (en ön) masaya takıldı. O da ne? Semra Özal!

Ex-first lady, 25 kişilik maiyetiyle en baş masaya kurulmuş, bir elinde purosu, diğer elini sallaya sallaya şarkıya eşlik ediyor. Fazla takıp takıştırmamış, alışılmışın dışında sade. Şöyle bir göz gezdiriyorum, Yıldırım Bekçi, hatta Fatih Ürek bile orada. Bir yandan yazacaklarımı not edip, bir yandan Dilektaşı, Sen Benim Eskimeyen Dostumsun gibi şarkılara eşlik ediyorum. Demeye kalmadan, Özbeğen’in okuduğu happy birthday eşliğinde çikolatalı pastalar geliyor. Meğer hanımefendinin, Meltem Demirören’le birlikte (o da orada) doğum günüymüş. Bir alkış, bir kıymet. Bana n’ooluyorsa, ben de alkışlıyorum. Halimi görseniz, sanki 40 yıllık papatya dersiniz. Madem kaçınılmaz, bari tadını çıkarayım: İkinci rakımı da hüpledikten sonra artık "Eski Dostlar"ı Semra Özal’la göz göze söylüyorum.

Ferdi Özbeğen Kokosh’a cuk oturmuş

Kokosh, İzzet Çapa’nın Tepebaşı’nda iki ay kadar önce açtığı yeni mekanı. Çarşamba ve cumartesileri özellikle eğlenceli oluyor; Cihat ve Pınar (Nazan Öncel’in kızkardeşi) 80’lerin Türkçe ve yabancı pop şarkılarını söylüyor. Kokosh, Çapa’nın diğer mekanları gibi, "eğlenecek yer bulamayan" 30 yaş üstü grup için biçilmiş kaftan. Perşembe akşamları Özbeğen’e ayrıldı. Saat 10 buçuk gibi sahne alıyor, ara vermeden iki buçuk saat çalıp söylüyor.

Kokosh duvarlarda ayna üstü taşlı avizeleriyle falan tam bir kitsch abidesi. Ferdi Özbeğen de buraya cuk oturmuş. Gerçi müziği bana hiçbir zaman hitap etmedi ama "gözeee mi geeeldiiiin..., gelmiyorsun ah" şarkısında adama eşlik etmemek mümkün değil. Zaten bütün Kokosh da ediyor. Mekandaki 80 sandalyenin 80’i de dolu. Fiks mönü Özbeğen’in çıktığı perşembe akşamları adambaşı 100 lira.

(212) 243 76 79

Fatih Ürek meraklıları

Kokosh’un en renkli siması tabii ki Semra Özal’la birlikte gelen Fatih Ürek’ti. Bütün salon Faaa-tih, Faaa-tih diye tempo tutunca, o da sahneye çıktı. Bir ara barda yanıma geldi. Bence çok komik bir tip. Yazılarımı çok beğendiğini söyleyip bana ait olmayan bir-iki yazı salladı kafadan. Bozmadım tabii. Meraklısına duyurulur, şubat ortası gibi Fatih Ürek de Kokosh’da çıkmaya başlıyormuş.

Geçen sene Asmalı Ziya’ydı

Kokosh geçen yıl "Asmalı Ziya" olarak hizmet verdi. İşletmecisi arkadaşım olduğu için mekanın isim babası bendim. Safran’ın eski müdürü Ziya Yağtu işletiyordu. Ziya, İzzet Çapa’yla yolları ayrılınca mönüsünü bu yıl Tünel’deki House Cafe’nin üst katına taşıdı. Ebru (Çapa) ve Sibel’den (Balık) dinledim, cuma-cumartesileri eğlenceli oluyormuş. Yılbaşı gecesi süpermiş mesela. Yeni adı da "Tünel Ziya" olur artık...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!