Selin Sayek Böke : MYK, Beşiktaş Belediye Başkanımızın disipline sevk edilmesi konusunda bir karara vardı

Güncelleme Tarihi:

Selin Sayek Böke : MYK, Beşiktaş Belediye Başkanımızın disipline sevk edilmesi konusunda bir karara vardı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 13, 2016 16:56

Selin Sayek Böke : MYK, Beşiktaş Belediye Başkanımızın disipline sevk edilmesi konusunda bir karara vardı

Haberin Devamı

Aliye ULUSOY / ANKARA, (DHA) - CUMHURİYET Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, MYK Toplantısının gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Böke, "Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye için hukuk derken bunu boşta kalmış bir kavram olarak söylemiyor, kendi içinde de hukuku işleten bir parti, Türkiye'de gerçek hukuku getirecek olan partidir. Cumhuriyet Halk Partisi bahsettiğiniz bu her iki konuda da kendi hukuki çerçevesi içerisinde bugün MYK'da değerlendirmelerini yaptı, Beşiktaş Belediye Başkanımızın disipline sevk edilmesi konusunda bir karara vardı. Bundan sonra artık disiplin kurulunun bu süreci yönetmesini takip edeceğiz. Bizim tartıştığımız mesele bunun bir disiplin sürecine dönüşüp dönüşmemesi meselesiydi, Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'de ki her vatandaşa çok değer veren bir siyaset güdüyor" dedi.

Konuşmasına hayatını kaybeden şehitlere ve yakınlara başsağlığı dileyerek başlayan Böke :"Şehitlerimizi anarak başlama ihtiyacı da maalesef yine ortada, bugün de can kayıplarımız var. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, tüm ailesine ve geride bıraktığı tüm Türkiye'ye baş sağlığı diliyoruz. Gündem böyleyken Türkiye bir kez daha AKP ve AKP'nin koltuk değnekliğini misyon edinmiş bir muhalefet tarafından suni ve ihtiyaç duyulmayan, bir rejim tartışmasına sokuldu. 15 Temmuz bize bir şey göstermişti. Biz 15 Temmuz'da Türkiye'nin demokrasiye ne kadar ihtiyacı olduğunu ve demokrasi gerçekten işlediği zaman nelere engel olabileceğini çok somut bir şekilde yaşadık. Bombalar altındaki bir parlamento demokrasiyi işletti. Özgür basın demokrasinin sesi olabildi. Türkiye'nin tek ihtiyacı daha kuvvetli bir demokrasi. Biz Türkiye'de demokrasiyi değil, başkanlığı konuşuyoruz, vatandaşın beklediği tek şeyin, kendi sorunlara bir çözüm olduğunda siyasi partilerin göz ardı etmesine izin veriyoruz. Biz vermeyeceğiz. AKP'nin ve AKP'nin muhalefetten sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bahçeli'nin, tek derdinin bir siyasi hırs ve o hırsın sonunda bir başkanlık rejimi olduğunu görüyoruz, ve biliyoruz. Bu konuyu ısıtıp ısıtıp karşımıza koymalarının sebebi budur. Biz de açıkça söylüyoruz, bizim için, vatandaşımızın işsizliği derttir, vatandaşımızın açlığı derttir, doların alıp başını gittiğinde zarar gören şirketlerimiz derttir. Bizim için, Vatanını koruyan gençlerin şehit olma tehdidiyle yaşıyor olması derttir. Bizim için dert demokrasiyi güçlendirmektir. AKP'nin bu sistem tartışmasının üzerine neden balıklama atladığını artık hepimiz çok iyi biliyoruz. Bize her gün yeniden yeniden faşizmi yaşatıyorlar. Tek dertleri, ülkenin iradesine tek bir kişinin, el koyduğu diktatörlüğü artık resmiyete dökmek" ifadelerini kullandı.

"AKP'NİN MUHALEFETTEN SORUMLU GENEL BAŞKAN YARDIMCISININ BİR KOLTUK KORKUSU MU VAR "

"AKP Türkiye'yi anlamsız bir şekilde hiç ihtiyacı olmayan bir sistem tartışmasına sürüklüyor" diyen Selin Sayek Böke: "15 Temmuz'da parlamenter demokrasiyi zayıflatmanın bedelinin ne olacağını o bombalar hepimize çok açık bir şekilde gösterdi. Şimdi bu yaşanmışken, ne oldu da AKP ve MHP buzdolabından başkanlık tartışmasını yeniden çıkardı. Herhalde ortada anlayamadığımız bir pazarlık var. Bir pazarlık olmalı, öyle ki pazarlığın bir kefesinde Türkiye'nin demokratik parlamenter sistemi var , diğer kefesinde ne olduğunu da MHP'ye sormak gerekiyor. Acaba seçim korkusu mu var? Acaba AKP'nin muhalefetten sorumlu Genel Başkan Yardımcısının bir koltuk korkusu mu var ? Gerçi bu tutum çok da yeni bir tutum değil, 2002'den 2015'e AKP ne zaman ihtiyaç duyduysa MHP'yi kendi yanında buldu. Sonuç olarak çok uzun süredir ikiz kardeş gibi hareket eden 2 parti Türkiye'yi anlamsız bir şekilde hiç ihtiyacı olmayan bir istem tartışmasına sürüklüyor. Ve bu sistem tartışması çok açık bir şekilde Türkiye'de istikrarsızlığı besliyor. Türkiye'yi geriyor. Bu sorumsuzluğun bedelini de en nihayetinde vatandaş ödüyor. Dün sorumsuzca başlatılan bu tartışma esnasında dolar, bir anda aşırı değer kazandı. Türk Lirası aşırı değer kaybetti. Başkanlığın ismi geçtiğinde Türkiye ve Türk lirası eriyor. Bırakın başkanlığın gelmesini. Başkanlık gelirse Türkiye daha da fakirleşecek. Türkiye'de hukuk da kalmayacak. Türkiye'de vatandaşın başını koyabileceği içine sokabileceği evi, ve güvende hissedeceği bir yuvası da kalmayacak. Sistem tartışması açıldı açılalı, doların alıp başını gittiği yolda nerede duracağı belli değil. Ve dolar her değer kazandığında Türk Lirası her değer kaybettiğinde ithal edilen ürünlerin fiyatları otomatik olarak artıyor.Vatndaşın hayatı AKP ve MHP konuştuğu için daha pahalı bugün, Türk Lirasının dolara karşı her yüzde 10'luk değer kaybında vatandaş için enflasyon yüzde 1 buçuk daha artıyor. Her 1 kuşluk değer kaybında Türkiye şirketler 1. 8 milyar lira zarar yapıyorlar. İflas ediyorlar, işsizlik artıyor, başkanlık konuşunca bu oluyor, bırakın başkanlığın Türkiye'ye gelmesini. Ne zaman ağızlarını açsalar fatura hepimize, işsizlik, enflasyon açlık, ve pahalılık olarak geri dönüyor. Türkiye'nin ekonomik sorunları her gün büyürken AKP bırakın sorun çözmeyi, iş yapmıyor. Tek derdi var başkanlık, sürekli bir sistem tartışmasıyla da AKP Türkiye'yi bizzat kendisi istikrarsızlaştırıyor" diye konuştu.

"BİZ AKP'NİN İSTİKRARSIZLAŞTIRMA YOLUYLA GÜÇ DEVŞİRME PROJELERİNE MAALESEF ALIŞIĞIZ"

Selin Sayek Böke "AKP'nin bu tek adam iddiası ve siyasi kaprisi Türkiye'ye her gün, kabul edilemez boyutta maliyetler ortaya çıkartıyor" diye konuştu. Böke, "Biz AKP'nin istikrarsızlaştırma yoluyla güç devşirme projelerine maalesef alışığız. Türkiye 7 Haziran'dan beri tamda bu oyunun sahnelendiği bir tiyatroya dönüştürüldü. Görevini yapmayan ülkeyi yönetmeyen hükümet nedeniyle, ülke istikrarsızlaşıyor, sonra bu istikrarsızlıktan çıkma için, sarayın daha da güçlenmesi gerektiği hikayesi anlatılıyor. Sarya daha çok güç talep ediliyor. Bize ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışıyorlar. Biz Türkiye için ne ölüme ne sıtmaya razı değiliz. Biz Türkiye'nin var olan potansiyeliyle demokrasiyi yeşerttiği bir ülkede huzur içinde yaşamasını tek hedef biliyoruz. 7 Haziran'dan sonra sırf AKP iktidarda kalsın diye, ve tek adam rejimi inşa edilebilsin diye, yeniden bir seçime sürüklendik. O seçimde vatandaşı patlayan bombalarla , can korkusuyla ikna etmek için Türkiye göz göre , göre bir terör dalgasının içine sokuldu. Sarayın yönettiği kontrollü istikrarsızlıkla, Türkiye büyük bedeller ödüyor 7 Haziran'dan beri. Bir kez daha suni bir başkanlık tartışmasıyla bu istikrarsızlık, AKP'nin kendi eliyle yaratılmış oluyor. AKP vatandaşın sorununu çözmeyi falan düşünmüyor. AKP'nin tek derdi var kendi siyasi geleceği. Ve kendi siyasi geleceği Cumhurbaşkanı'nın iki dudağı arasında olduğu için, tek derdi Cumhurbaşkanı'nı güçlendirmek. Ortaya çıkan yük sadece ekonomik değil, her gün şehit, ölüm haberleri bir Türkiye gerçeğine dönüştü. Buradan Tüm kamuoyuna AKP'ye , saraya, ve sarayın yedek lastiğine bir kez daha sesleniyoruz, Türkiye'nin demokrasi sorunu var bir rejim sorunu yok. Vatandaşımızın hukuk sorunu var, rejim sorunu yok. Vatandaşımızın ekonomik sorunları var, rejim sorunu yok. Başkanlık olduğunda fakirleşiyoruz, saray mahkemeleri kuruluyor. Dolar 3,11 düzeyine kadar yükseliyor. bırakın başkanlığı, başkanlık lafı bugün Türkiye'yi açıkça eritiyor. Büyük bedeller ödenerek kurulmuş geliştirilmiş demokrasimizin, yok edilmesine asla izin vermeyeceğiz, ve korumak için yeni bedeller ödemek gerekiyorsa da bunları da hep beraber sonuna kadar ödeyeceğiz. Türkiye’nin birilerinin siyasi kaprisleri tatmin etmeye değil, sorun çözmeye iş yapmaya ihtiyacı var" dedi.

"DAMAT KORUNACAK DİYE İNSANLAR İŞLERİNE , DOSYALARINA , KENDİ BİLGİLERİNE ULAŞAMADILAR"

Selin Sayek Böke "Bizim yeni bir kalkınma hamlesine ihtiyacımız var. Bu yeni kalkınma hamlesi için hep söylüyoruz, özgürlük gerek, bilimsel eğitim gerek, teknoloji gerek. Bunları bütün insanları için dert edinen bir iktidar gerek. Eğer derdiniz ekonomiyi yüceltmek ve düzeltmek değil de damadı korumak ise o zaman ülkenin bütün politikalarını bir ailenin hırsı uğruna belirlersiniz. Türkiye bu uğurda bedel ödemeye devem eder. Geçtiğimiz hafta Türkiye sırf damat korunacak diye felç oldu. Türkiye'nin kendi çabalarıyla, bilgisiyle çağı yakalayan dünya ile dünya çapında iş yapan girişimcilerinin, bilim insanlarının, yazılımcılarının en çok kullandığı Dropbox. Dropbox ve Google Drive' a erişim yasaklandı. Neden derseniz tek bir amaç vardı, Damat korunacaktı. Damat korunacak diye insanlar işlerine , dosyalarına , kendi bilgilerine ulaşamadılar. Böyle bir rezalet demokrasilerde olmaz. Böyle rezalet hukuk devletinde olmaz. Böyle rezalet ancak ve ancak, tek adamın ve ailesinin sahip olduğu krallıklarda olur. Derdi vatandaşının refahı olmayan tek adam ve ailesi olan bir ülkede ne yatırım olur, ne istihdam olur, ne yatırım olur, nede kalkınma olur. Fiili başbakan Berat Albayrak için tüm ekonomi donduruluyor. AKP'nin ve tek adam rejiminin iktidarını sürdürmek için, okullara ihtiyacı var. İdeolojik arka bahçeye dönüştürebildiği okullara ihtiyacı var. 14 yıllık iktidarla4rının en önemli unsuru, eğitimi bir yapboz tahtasına dönüştürmüş olmaları. Türkiye'nin en iyi okullarına proje okulları rezaletiyle saldırmaya çalışıyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak ilk günden itibaren, Türkiye'nin aydınlık nesillerini hedef alan bu proje okul rezaletine karşı tüm kurumlarla ve velilerle omuz omuza mücadele veriyoruz. Saray ve saray vesaati altındaki AKP Türkiye'yi bir aile şirketi gibi yönetmeyi dert edinmiş vaziyette biz özgürlük mücadelemizi ve bu vesayete karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Demokrasiyi savunmak her şeyden önce anayasal düzeni savunmayı gerektirir. İster hükümet, ister Cumhurbaşkanı, ister bürokrat olsun, herkesin bir sorumluluğu var o da anayasaya uymak. Hiç kimse anayasada kendisine verilmemiş olan yetkileri kullanamaz. AKP 15 Temmuz'u bir darbe fırsatçılığına dönüştürdü, ve sivil bir darbe gerçekleştiriyor. Türkiye'yi KHK’larla yönetmeye kalkıyor. Anayasamızın açık hükmüne göre bu KHK'lar döneminin ötesinde düzenlemeler barındıramazlar. Anayasa Mahkemesi, kendi 1991 yılındaki ictihatını yok sayarak , bizim kendilerine yaptığımız başvuruda kendilerini yetkisiz ilan ettiler. Anayasa Mahkemesi önüne gelen inceleme konusun adının ne olduğuyla değil, içeriğiyle ilgilenmek zorunda. Bütün bunlar mahkemenin, saray mahkemesi değil, Anayasa Mahkemesi olmasını gerektiriyor. Karar bu yönde endişemizi arttırıyor" diye konuştu.

"MYK, BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANIMIZIN DİSİPLİNE SEVKEDİLMESİ KONUSUNDA BİR KARARA VARDI"

Selin Sayek Böke "Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye için hukuk derken bunu boşta kalmış bir kavram olarak söylemiyor, kendi içinde de hukuku işleten bir parti, Türkiye'de gerçek hukuku getirecek olan partidir. Cumhuriyet Halk Partisi bahsettiğiniz bu her iki konuda da kendi hukuki çerçevesi içerisinde bugün MYK'da değerlendirmelerini yaptı, Beşiktaş Belediye Başkanımızın disipline sevk edilmesi konusunda bir karara vardı. Bundan sonra artık disiplin kurulunun bu süreci yönetmesini takip edeceğiz. Bizim tartıştığımız mesele bunun bir disiplin sürecine dönüşüp dönüşmemesi meselesiydi, Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'de ki her vatandaşa çok değer veren bir siyaset güdüyor. Türkiye'nin 80 milyonu için ortak bir hayal kuruyor. Bu hayal demokrasiye kendini dahil edebileceği her yolun açılmasından geçiyor. İşte biz o yüzden aktif üyelik vurgusu yapıyoruz. Demokrasiye dahil olma heyecanı ve güvenini duyacakları bir Türkiye inşa etmek istiyoruz. Bu açıdan aktif olmayan üyelerimizde aktif konuma dönüştürecek, hep beraber bu demokrasiyi yaşatacak adımları atmak içinde bu hafta da MYK'mızda değerlendirmeler yaptık" dedi.

FOTOĞRAFLI 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!