Selda Bağcan

‘‘ANNE ben geldim.

Ağdaki balık, bardaktaki su kadar umarsızım

Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?

Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın.’’

‘‘Nereden çıktı şimdi bu?’’
demeyin. Hep gülüp oynayacak değiliz. Hüzünlenmek de var bu dünyada. Hem fena bir şey de sayılmaz.

Buyurun bir tane daha:

‘‘Gecenin yarısı, dağın başında

Siperde beklerken ay ışığında

Hedef oldu geldi, durdu karşımda

Yüzümü çevirdim, ağladım anne.’’

Vallahi ben de ağladım. Öyle zırt pırt ağlayan biri değilimdir aslında. İllaki esaslı bir neden olacak.

Burada iki neden var.

Birincisi, bana anneden bahsetmeyeceksiniz. Gidip de dönmeyen sevgililer falan hiç koymaz ama böyle ‘‘Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?’’ dediğiniz zaman kimse tutamaz artık beni. E, bir de dağ başında birbirini vurmak zorunda kalan çocuklar var...

İkincisi Selda Bağcan'ın insanın içine işleyen sesi.

Evet, Selda Bağcan'ın son albümündeki iki şarkının sözlerinden alınma yukarıdaki dörtlükler.

‘‘İlle de yár’’ diyenler için de şarkılar, türküler var elbet.

Misal,

‘‘Gelecek günlere hayal kurmuştuk

Bırakıp da gitmek hesapta yoktu

Aniden ayrılık hesapta yoktu.’’

* * *

Sesini ilk duyduğum günden beri hayranıyım Selda Bağcan'ın.

Sade ve gerçek bir müzisyen o.

Sırf sesini, yorumunu, bestelerini sundu bize yıllardır.

Allayıp pullamadan.

Aksesuvarsız.

Takviyesiz.

Çırılçıplak.

İşte yine aynı şeyi yapıyor.

Yeni bir albümünün çıktığından haberiniz yoktu büyük ihtimalle. Nefesini sadece şarkılarına harcayanların ortak kaderidir bu Türkiye'de.

Halbuki konuşsa biraz da.

Akım derken kakım dese...

Pire kadar iş yapsa, deve kadar gösterse...

Yediği lokmayı, içtiği suyu basına haber verse.

Yok.

Ama neyse ki buna rağmen... Yani aşağıya inip bizi dürtüklemese de... Tepede sessizce parlayıp duran bir yıldız o.

Son albümünün ismi ‘‘Ben Geldim’’.

Hoş geldin Selda Bağcan.

Daha sık bekliyoruz seni, arayı uzatma.


MIŞ-MUŞ


Çiller seçim bölgesi Milas'ta kendisini ‘‘Zeytincinin kızı’’ olarak ilan etmiş.

Kimin arabasına binerse onun türküsünü çığırıyor; adaylığını Maraş'tan koysaydı ‘‘Dondurmacının kızı’’ olacaktı.

*

Ecevit korse ve varis çorabını atmış.

A, onlar zaten Ecevit'i bırakıp YT'yi kurmamışlar mıydı?

*

Çiller, ‘‘ANAP oyun oynuyor’’ demiş.

Kendisi oyun sevmez!

*

Seks için kadınların önce kalbini ve beynini kazanmak, ardından takdir, ilgi, sevgi ve şefkati üzerlerinden eksik etmemek gerekiyormuş.

Yani seks falan yok anlayacağınız.
Yazarın Tüm Yazıları