Seksi görünmenin nesi kötü!

Güncelleme Tarihi:

Seksi görünmenin nesi kötü
Oluşturulma Tarihi: Şubat 01, 2013 00:00

Kendisiyle “Türkiye’nin Yıldızları” yarışmasıyla müşerref olduk. Ardından “Çılgın Dershane”nin seksi kızı olarak izledik. Sonrasında TV dizilerindeki performansıyla oyunculuk gücünü kanıtladı. Duygu Çetinkaya sadece yetenekli bir oyuncu değil; aynı zamanda besteci, şarkıcı, söz yazarı... Tam bir kitap kurdu, müzik tutkunu... Yetmezmiş gibi hasta bir Fenerbahçe taraftarı ve futbol profesörü. Çetinkaya, futboldan müziğe tüm hayatını Boxer’a anlattı.

Haberin Devamı

Denizli’de doğmuşsun ama babanın mesleği nedeniyle neredeyse bütün Türkiye’yi görmüşsün. Sürekli şehir değiştirmek senin için zor oldu mu?

- Babam asker olduğu için çok şehir gezdik. Ankara, İzmir, Gölcük, İskenderun yaşadığımız yerlerden bir kısmı. Şehir değiştirmek bazen sıkıntı yaratabiliyor ama benim için çok problem olmadı. Yeni şehir, öğrenecek yeni şeyler demekti çünkü.   

Çocukluğunu biraz anlatsana. Yaramaz mıydın? Derslerle aran nasıldı?      

- Çok yaramazdım. Arkadaşlarımı da hemen kendime benzetirdim. Yaramaz olsam da derslerimde hep başarılıydım. Yüzmeyi ve spor yapmayı çok severdim. Eğlenceli ve sosyal bir tiptim.

İktisadi ve idari blimler fakültesinden mezunusun. Nereden bulaştın oyunculuk serüvenine?

- Oyunculuk hep hayallerimde vardı. Zaten çocukken tiyatro ile uğraşıyordum. Hatta konservatuvara gitmeyi çok istiyordum ama babam iktisat okumamı istedi. Üniversitede okurken “Türkiye’nin Yıldızları” yarışmasının tanıtımlarını gördüm. Bir arkadaşımın zoruyla yarışmaya başvurduk, beni kabul ettiler. Sonra da arkası geldi.

Kafana koyduğunu yapan birisin galiba. Kendini kısaca özetlesene bize.

- Evet, kafama koyduğum şeyi gerçekleştirmek için elimden geleni yaparım. Çünkü hedeflerimi inandığım şeyleri üzerine kuruyorum. Fikirlerine önem verdiğim ve birçok konuda danıştığım insanlar var tabii ki. İnatçı biriyim ama bunu hayatıma olumlu şekilde yamamaya çalışıyorum. Onun dışında öğrenme açlığımı bastırmak için her zaman okuyup araştırıyorum. Laf gevelemekten hoşlanmam. Açık sözlüyümdür.

AYNAYA BAKTIĞIMDA GÖRDÜĞÜMDEN MEMNUNUM

Oynadığın rollere bakınca, genelde seksi kız imajının sana yakıştırıldığını görüyoruz. Sen kendini seksi buluyor musun?

- “Çılgın Dershane”de seksi kızı oynadım. Evet, oradaki Duygu seksiydi, rol onu gerektiriyordu. Gerçek hayattaki Duygu’ya gelirsek, aynaya baktığımda gördüğümden memnunum. Güzelliğin zekâyla birleştiğinde önem kazandığını düşünüyorum ve bu konuda da şanslı olduğuma inanıyorum. Zaten kendinizi nasıl görürseniz etrafa da o şekilde yansıtırsınız. Günümüzde oynanan roller oyuncuların üzerine çok yapıştırılıyor. İnsanların da beni bu şekilde görmesi rahatsız etmiyor açıkçası. Seksi olmak neden kötü olsun ki?

“Şu rolü oynamam” gibi sınırların ya da kuralların var mı?

- Gerçekten inandığım bir proje için her şeyi yaparım ki yapıyorum da. Sert kurallarım yok. Yaptığım meslekle ilgili sorumluluklarımın farkındayım. Bizler insanlara bir şeyler aktarıyoruz işimiz bu. Adı üstünde; oyuncu...

Hem dizi hem de film çekmiş biri olarak hangisini daha çok seviyorsun? Çalışmak istediğin yönetmenler kimler?

- İkisinin tadı çok ayrı. Açıkçası dizi ve sinema arasında tercih yapamam, ikisi de çok keyifli. Çalışmak istediğim yönetmenlere gelince de Fatih Akın, Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz ve Uğur Yücel ile bir gün yolumuzun kesişmesini çok isterim.

Sit-com mu yoksa dram mı desek ne dersin?

- İkisini de oynadım, ikisi de ayrı ayrı tatlara sahip. Ama komedi her zaman çalışma ve ezber açısından daha eğlencelidir.

SAKİNKEN DAHA ÜRETKEN OLUYORUM

Yoğun bir çalışma tempon var. Kendine ayıracak zaman bulduğunda neler yaparsın?

- Hayatta en çok keyif aldığım iki şey kitap okumak ve müzik dinlemek. Yeni çıkan albümlerin neredeyse hepsini alıp dinlerim. Kitaplara gelince, özellikle mesleğimle alakalı kitapları okumaktan inanılmaz zevk alıyorum. Bunun yanında fotoğraf çekiyor, beste yapıyorum. Vakit olunca kısa film çekiyorum. Herkes gibi ben de dinlenmeyi ve sakin kalmayı çok seviyorum. O zaman isteklerimi gözden geçirme, yanlışlarımı düzeltme, kendimi anlama ve içsel yolculuğumu yapabilme şansı buluyorum. Genellikle o anlarda daha üretkenim.

Türkiye’deki müzik piyasasını da yakından takip ettiğini söyledin. Sevdiğin müzikler ve sanatçılar kimler?

- Sadece Türkiye müzik piyasasıyla kısıtlamıyorum kendimi. Müzik evrensel bir paylaşım, o yüzden kulağımı ve ruhumu besleyen her şeyi dinlerim. Türkiye’de Tarkan ve Sezen Aksu herkesin gönlünde eminim ki ayrı yerdeler, çünkü benim gönlümde öyleler. Onların dışında Mustafa Ceceli’yi çok severim, gerek aranjör olarak gerek insan olarak benim için çok ayrıdır. Listeye devem edersem Soner Sarıkabadayı, Ozan Doğulu, Eflatun, Murat Boz, Sıla, Ajda Pekkan diye devam ederim. Vivaldi’den başlayan müzik zevkim Mozart, Adele, Chet Baker, edith Piaf gibi isimlerle devam eder, Sarah Vaughan’dan çıkar. Ama dediğim gibi her şeyi dinlerim.

Peki kimleri okursun? Yerli yabancı fark eder mi senin için?

- Fark etmez. Beni en çok besleyen kitaplardan bazıları; Psikiyatri ve Sinema, Bir Aktör Hazırlanıyor ve Karamazov Kardeşler.

Yakında müzik piyasasında ismini bol bol duyacak gibiyiz. Şarkı sözü yazıyorsun, peki şarkılarını okumak isteyen birileri var mı? Ya da kendin albüm yapmayı düşünüyor musun? Güven Baran’la düet yaptığım “Kıvılcım” çok sevildi.

- Evet, şarkı sözü yazmaya ve beste yapmaya başladım. Çevreden bunu duyan birçok şarkıcı arkadaşım da besteleri dinlemek için beni arıyor. Yolladıklarım da var, tepkiler güzel. Albüm yapmam konusunda bana yıllardır çok baskı yapılıyor ama yapar mıyım, yaparsam ne zaman yaparım bilmiyorum. Çünkü o çok ayrı bir iş ve ciddi bir donanım istiyor. “Kıvılcım” şarkısındaki düet olayının hikayesi de çok ilginç. Sadece klip yönetmenliğini ben yapacaktım, ama gözümü bir açtım şarkıya düet yapmışım, oynamışım! Yetmemiş klibi de çekmişim. Zevkli bir işti. Şimdilik şarkılarımı doğru insanlarla buluşturmak ilk hedefim.

Haberin Devamı

ALEX HER ZAMAN KALPLERİMİZDE  BİR NUMARA OLACAK

Sıkı bir Fenerbahçe taraftarısın ve futbol seyircisi olduğunu biliyoruz.

- Ben hem fanatik bir Fenerbahçe taraftarıyım hem de ciddi bir futbol tutkunuyum. Birçok insan benim bu kadar futbol seviyor olmama şaşırıyor. Bazen arkadaşlarım “İngiltere Premier Lig’de ne oldu?” diye bana soruyor. Birkaç yıl önce bir internet sitesinde Fenerbahçe ile ilgili köşe yazıları yazıyordum, çok da beğeniliyordu. Yoğun set programları yüzünden ara vermiştim, yakında tekrar yazmaya başlayacağım.

Sevgilinin başka takım tutması gibi bir durum söz konusu olur mu? Yoksa illa Fenerbahçeli bir sevgili mi?

- Düşünsene kız arkadaşın bir futbolcunun bildiği kadar futbol terimi biliyor ve Fenerbahçeli. Sen Galatasaraylı’sın. Çok zor bir ilişki olurdu. Ama imkânsız bir ilişki değil. Kendisi başka bir takımı seçerse demek ki hayatta üzülmeyi seçmiştir. Yapacak bir şey yok.

Bir fanatik duruyor karşımızda. Peki Alex hakkında ne düşünüyorsun gidişi Fenerbahçe’yi etkiledi mi?

- “Bir Alex değil” cümlesini her futbolsever kullanır. Yani Alex hem bir yıldız hem de örnek bir futbolcu olarak her zaman kalplerimizde bir numara olacak bir sporcu. Onun yokluğu tabii ki bizleri çok üzdü ancak Fenerbahçe büyük bir camia. Kendini toparlamayı her zaman bilir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!